27 Şubat 2019 Çarşamba

Aşırı ve Yetersiz uyarılma

Aşırı ve Yetersiz uyarılma
Yetersiz Uyarılma
İç ve dış uyarıcılar organizmada herhangi bir tepki oluşturmuyorsa uyarım yetersizdir. Dış uyarıcıların, organizmada uyarım yaratabilmesi için ne ölçüde bir şiddette olması gerektiği ölçülebilmektedir. Eğer bir uyarıcı, duyu organlarının duyum eşiğini aşabilirse duyulabilmektedir. Saniyede 20 frekanslık bir yüksekliğe sahip olan bir ses işitilebilir. 380 milimikronluk bir ışık dalgası görülebilir. Aynı biçimde tat, koklama, dokunma gibi uydularca duyulabilen uyarıcıların güçleri de ölçülebilmektedir. Demek ki, dış uyarıcıların uyarım yapabilmesi için belli bir güçte olmaları gerekir.

İhtiyaçlar, istekler, ilgiler ve meraklar gibi iç uyarıcıların gücünün ölçülmesi çok zordur. Ancak, bunların sonuçları davranış olarak görüldüğünde, uyarımın olduğu kanısına varılır. Eğer acıkan bir organizma, bu ihtiyacını gidermek için harekete geçerse, açlığın onu uyardığı anlaşılır, Ama ne ölçüde bir açlık olursa organizma etkinliğe geçer? Bunu ölçmek olası değildir. İnsanda, uyarım yapan iç ve dış uyarıcıların gücü kesin olarak bilinse de, insanın andaki durumu, uyarım yapabilecek güçte olan uyarıcıları duymasına engel olabilir. Okuduğu kitabı çok beğenen bir kişi, okurken, yanına gelen arkadaşının ayak sesini işitmeyebilir. O halde, iç ya da dış uyarıcıların şiddetleri ne olursa olsun, organizmada tepki oluşturamıyorsa yetersiz bir uyarılma söz konusudur. Yetersiz uyarılmanın sonucunda ya hiç bir davranış yoktur ya da ölçülemeyecek kadar az bir davranış vardır. Yetersiz uyarılma organizmanın işlevlerini bozmakta ve insanı gerilime düşürmektedir.

Aşırı Uyarılma
Yetersiz uyarılmanın tersine, organizmaya etki yapan uyarıcıların şiddetinin, büyük ölçüde artırılması, organizmada aşırı uyarılmaya neden olur. Çok şiddetli bir gürültü, ışık ya da başka fiziksel uyarıcılar organizmayı çok güçlü bir biçimde uyarır. Dış uyarıcılar gibi iç uyarıcıların da şiddetli olması, organizmayı aşırı derecede uyarmaktadır. Çok acıkma, çok susama, çok üşüme, aşırı güvensizlik gibi birçok iç uyarıcılar, insanı şiddetli bir biçimde etkileri altına almaktadır. Organizma, aşırı uyarılma sonucunda gerilime girer. Onun gerilmesi, uzun süre ve şiddetli olursa ruh sağlığı bozulur. Organizma, aşırı ve sürekli uyarılması sonucunda, uyarıcıya uyamadığından, aniden duraklar, etkinliği azalır. Sonra da aşın bir çabaya ve telaşlı bir uğraşa başlar. Bunlar organizmanın alarm tepkileridir. Örneğin, organizmada gerilim başlayınca iç organların normal koşullardaki çalışma biçimi bozulur. Vücut sıcaklığı yükselir, kan basıncı düşer ya da artar, kalp atışı şiddetlenir ve buna benzer birçok belirtiler ortaya çıkar.

İlk çabasıyla, gerilimi doğuran uyarıcıdan kurtulamayan organizma, buna karşı direnmeye başlar. Bu direnme etkin ya da edilgindir. Örneğin, kandaki asit ve baz miktarındaki değişiklikler, organizmayı ölüme kadar sürükler. Ancak, bunun dengelenmesi otomatik bir biçimde yapılır. Yine çok üşüyen ya da terleyen bir organizma böyle bir durumdan kurtulmaya (giyinmek ya da soyunmak gibi) çalışır. Organizma, direnme gücünü yitirince bitkin düşer. Dolayısıyla, uyumsuzluğun verdiği gerilimle sağlığı tehlikeye girer. Örneğin, çok acıkan bir insan, uzun bir süre (beş-on gün) aç kalırsa, organizmanın işlevleri bozulur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder