20 Haziran 2020 Cumartesi

Felsefe-Bilim İlişkisi

Felsefe-Bilim İlişkisi
Felsefenin, sağlam bilgiler edinmeyi amaç, dindiğini, hakikati bulup ortaya koymaya çalıştığını söyledik. Ama, bütün bilimlerin ortak amacının da bu olduğunu biliyoruz. Bilimler de, kendi araştırma alanlarında doğrulara ulaşmak amacını güderler. Felsefenin, sağlam bilgiler edinmeyi amaç, edindiğini, hakikati bulup ortaya koymaya çalıştığını söyledik. Ama, bütün bilimlerin ortak amacının da bu olduğunu biliyoruz. Bilimler de, kendi araştırma alanlarında doğrulara ulaşmak amacını güderler. Demek ki, amaç bakımından, felsefe ile bilimler arasında fark yoktur, öyleyse fark nerededir? Fark, bilimlerin, ele aldıkları olaylar arasındaki ilişki ve bağıntıları belirtmekle yetindikleri halde, felsefenin bu ilişkilerin daha derinine gitmeye çalışmasındadır.

Bilim, duygularımızın ve deneylerimizin bize tanıttığı olayların birbirlerini «nasıl» izlediklerini, hangi kanunlara uyarak ortaya çıktıklarını belirtmekle ve açıklamakla yetiniyor. Oysa felsefe bu olayların «ne» olduklarını bulmaya çalışıyor. Meselâ, toplumbilimi, toplumsal olayların arasındaki ilişkiyi, bu olayların ortaya çıkışlarının hangi kanunlara uyduğunu bulmaya çalışıyor. Oysa felsefe, toplumun «ne» olduğunu soruyor. Biyoloji, bayat olaylarının; psikoloji ruh olaylarının ilişkilerini inceliyor. Oysa felsefe, hayatın ve ruhun «ne» olduğunu soruyor, bunların özünü açıklamaya çalışıyor.

Bilimlerin hepsi, hakikatleri bulmaya çalışıyorlar, ama hakikatin ne olduğunu sadece felsefe araştırıyor. Böylece, felsefe, bilimlerin ele almadıkları en genel sorulara cevap vermek istediği gibi, vardıkları sonuçları da inceleyerek bir araya getirmek ve bunlardan genel sonuçlar çıkarmak istiyor. Demek ki felsefe, bilimlerin kendi özel inceleme alanlarında elde edilen sonuçları bir araya getirmek, bütünlemek, toplu bir bilgi ortaya koymak istiyor; evren hakkında, bize, toplu ve kapsayıcı bir görüş vermek istiyor. Burada, felsefî düşüncenin temel bir özelliğinin ortaya çıktığını görüyoruz. Felsefe, bilimler gibi, belirli bir yöntemle belirli ve sınırlı bir alanda bilgiye ulaşmaya yönelmiyor. Felsefe, daha çok, edinilmiş bilgi üzerinde sorular sormaya, düşünmeye yöneliyor. Demek ki, felsefî düşünce, zihnin kendisi üzerine dönen, kendisine yönelen bir içdüşünme (teemmül-reflexion) olarak ortaya çıkıyor. Bilgilerimiz hakkında bir soruşturma, araştırma, eleştirme olarak beliriyor. Bilimlerin gittikçe ilerlemesi ve genişlemesi, felsefî düşüncenin bu özelliğini daha da belirginleştirmîştir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder