19 Ağustos 2020 Çarşamba

Bilgelik

Bilgelik
İnsanın dünya ile uyumlu kendi kendine yeterli ve tam bir bilinçle yaşamasını tutumunda bilginin belirleyici bir yer tutmasını eylemlerinin enine boyuna düşünülmüş olmasını öngören yaşam ülküsü.
Genellikle dinsel nitelikte olan ama din dışı örnekleri de görülen bu ülkü tarih boyunca birçok kültürde çıkmıştır. İslam düşüncesinde hikmet kavramıyla dile getirilir.
Bütün dinlerin topluluğun gündelik yaşamında söz sahibi uzmanlaşmış görevlilerinin yanı sıra dinin düşünsel yanını işleyen “bilgin”leri de olmuştur. Bunlar dinsel ilkeleri bilgisel düzeyde ele almakla kalmamış Tanrı’nın bilgeliğine yaklaştırdığı düşünülen bu ilkelerin gereklerini kendi yaşamlarında gerçekleştirmeye de çalışmışlardır. Bu yolla bilgiyle düşüncenin insan yaşamını yönlendirmesinin örnekleri olmuşlardır.
Dinsel bilgelik çevresinde genellikle kendilerine özgü yaşam biçimleri olan topluluklar oluşurken dindışı bilgelik örnekleri daha çok tek tek kişilerde ortaya çıkmıştır. Budacılıkta Brahmanlar Yahudilikte Kabala bilginleri dinsel bilgeliğin ilk örneklerindendir.
Bilgeliğin belli bir dinsel temele bağlı olman biçimleri çağdaş anlamda felsefe ve bilimin de başlangıcını oluşturan Eski Yunan’da Sokrates öncesi filozoflarsa görülür. Bu örneklerde bilgelik (sophia) gündelik uğraşlardan uzak kuramsal çabaya dayalı bir yaşam sürdürmeyi içerir. Dünyayı genel bir bakış açısı çerçevesinde kavramaya düzenli ve anlamlı bir bütün olarak düşünülen evrenin (kosmos) kurucu ilkelerini bulmaya yönelik olan bu kuramsal çaba aynı zamanda bilge kişinin kendisinin de bütünlüklü bir yaşam sürdürmesinin temelini oluşturur. Bu yolla ortaya çıkan Eski Yunan bilgesi (sophos) hem içinde bulunduğu toplumu eleştirir hem de kendisini daha geniş bir düşünsel topluluğun üyesi sayardı. Bu yüzden bir yandan kendi toplumu için anlaşılmaz hatta komik işlerle uğraşan ve yarı korkulu bir saygıyla karşılanan ama bir yandan da yaygın toplumsal kalıplara uymadığından kuşku bazen de kızgınlık duyulan bir kişiydi. Bu özelliklere Thales Herakleitos Parmenides Pythagoras gibi filozoflara ilişkin geleneksel öykülerde rastlanır.
Sokrates ise bilge kişinin tarihteki en üstün örneği sayılır. Kendisine felsefenin de kökenini oluşturan “bilgelik sevgisi”ni (philosophia) yakıştıran Sokrates özellikle düşüncelerini sürekli eleştiren bilgisinin sınırlarını sorgulayan vardığı hiçbir sonuçla yetinmeyen bilgeyi temsil eder. Bilgelik çabası içinde “kendini bil” ve “ölçülü ol” ilkelerini düşünce ve yaşamında sonuna değin uygulamıştır. Ayrıca bilge kişiliğiyle topluma aykırı düşerek düşmanlık çekmiş ve bu yüzden öldürülmüş bilgenin de en ünlü örneğidir.
Eski Yunan felsefesinin Aristotales sonrası döneminde Sokrates’in de etkisini taşıyan stoacılar bilge yaşam ülküsünü sürsürsüler. Arzuları ve istekleri sınırlandırmak doğaya uygun yaşamak kötülüklere ve ölüme sessizce katlanmak gibi ilkeler bu bilgelik anlayışının temelini oluşturdu.
Tek tanrılı dinlerde bilgelik kavramı Eski Yunan’dan da izler taşıyarak farklı ve yeni anlamlar kazandı. Eski Yunan felsefesi içinde özel bir yeri olan logos (söz us) kavramı kazandığı dinsel içerikle hem yaratılışın hem de zihnin Tanrı’yı kavramasının aracısı olarak görülmeye başladı. Yuhanna İncili’nde İsa Mesih “Söz”ün bedenleşmesi olarak tanımlanıyordu (1:14). İsa’nın Söz’le özdeşleştirilmesi Eski Ahit’te “Rabb’ın Sözü” deyimiyle belirtilen vahiy kavramına olduğu kadar bilgeliği insanı Tanrı’ya yakınlaştıran göksel aracı olarak gören ve Tanrı’nın sözü ile özdeşleştirilen Yahudi inancına da dayanıyordu.
Eski Ahit’in Süleyman’ın Meselleri adlı kitabında bilgelik (hohma) Tanrı’nın ilk ve gözde yaratılarından biri olarak sunulur. Apokrif metinlerden Ekklesiastikos’ta bilgeliğin Tanrı’nın bütün işlerinde var olduğu ve sevdiklerine de bilgeliği cömertçe bağışladığı yazılır. Gene apokrif bir metin olan ve aslını adı bilinmeyen bir Yahudi yazarın Yunanca yazmış olduğu sanılan Süleyman’ın Bilgeliği’ndeki bilgelik Tanrı’nın iyiliğinin görüntüsü ve ebedi ışığının yansıması olarak tanımlanır. Bu görüşlerin Hıristiyan ilahiyatı üzerinde önemli etkileri olmuştur.
Katolik Kilisesi Meryem Ana’yı tanrısal bilgelik ile özdeşleştirir. Buna karşılık Ortodoks Kilisesi’nde tanrısal bilgeliği Meryem Ana’nım dışında ele alıp işleyen bir ilahiyat öğretisi geliştirmiştir. Aralarında Istanbul’daki Ayasofya’nın da bulunduğu birçok Aya Sofya (Hagia Sophia) kilisesi bu tanrısal bilgeliğe adanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder