19 Ocak 2024 Cuma

Skolastik Düşünüş

Skolastik Düşünüş

Skolastik felsefe özellikle Ortaçağ’da kilise tarafından geliştirilmiş bir felsefe anlayışıdır. Hristiyanlığın monoteist (tek tanrıcı) din anlayışının dogmalarıyla Roma’nın politeist (çok tanrıcı) din anlayışının dogmaları birbiriyle uzlaşmazlığa düşmüştür. Önceleri Hristiyanlar ağır baskı ve kovuşturmaya uğramıştır. Daha sonra İmparator Konstantin’in Hristiyanlığı resmi din olarak kabul etmesiyle bu baskı bitmiştir. Bu olaydan sonra Hristiyanlık için düşünce devri baş­lamıştır. Bu dönemde üzerinde durulan temel konu Hristiyan dogmalarını Antik Felsefe’nin yardımıyla felsefi bir temele oturtmaktır. Bu döneme “Patristik" (kilise babaları) dönemi denir.

Patristik Felsefe Hristiyanlık ilkelerini (dogmaları) temellendirerek, Hristiyanlığı felsefi bir temele oturtma amacını güder. Artık felsefe tamamen dinsel bir nitelik kazanmış ve dinin hizmetine girmiştir. Böylece Ortaçağ boyunca sürecek olan dinsel felsefe başlamıştır. Artık felsefe yapanlar din adamlarıdır.

Ortaçağın asıl, kendine özgü felsefesi Skolastik felsefedir. Skolastik genel anlamda kilisenin denetiminde olan okullarda ve kilisenin otoritesini kabul eden üniversitelerde okutulan felsefedir. Bu okulların temel amacı din adamlarını yetiştirmek, dolayısıyla felsefe ve akıl yardımıyla inanç konularını anlaşılır yapmak ve bu konuları kanıtlamaktır. Skolastik belli bir zihniyetin ve bu zihniyeti oluşturan yöntemin de adıdır. Bu belirli bir otoriteye bağlanıp kendini her türlü eleştiriye kapatmaktır. Bu zihniyet, bir zamanlar her şeyi bilen insanların yaşamış olduğunu kabul eder. Şimdiki insanlara düşen görev, onların kitaplarını okumak, onları İyice öğrenmektir. Örneğin bu zihniyeti benimseyenler atın ağzında kaç diş oldu­ğunu öğrenmek için atın ağzına bakmazlar. O dö­nemde otorite kabul edilen Aristo’nun bu konuda yazdıklarına bakarlar.

Skolastik felsefenin temel konusu ‘Tümeller sorunu’ dur. Tümeller sorunu, tümel kavramların gerçek olup olmadıkları sorusu üzerindeki tartışmalardır. Bu sorun üzerindeki tartışmalarla ilgili olarak üç görüş ortaya çıkmıştır.

Kavram realizmi: Skolastiğin ilk döneminde etkili olan bu görüş, "Platon felsefesine dayanır. Tümel kavramlar bilincin dışında ve nesneden önce kendiliğinden bir gerçekliğe sahiptir. Tanrının varlığı da böyledir.

Konseptualizm: Aristo metafiziğine dayanan akımdır. Tümel kavramlar gerçektir ancak nesnelerin içindedir. Nesnelerden ayrı değildir, anlayışını öne süren görüştür.

Nominalizm (adcılık): Tümel kavramların insan aklının ürünü olduğunu ve nesnelere verilen adlardan ibaret olduğunu öne süren görüştür. Skolastiğin son döneminde felsefe ile dinin dolayısıyla akılla imanın birbirinden ayrılmasında, skolastiğin zayıflamasında etkili olmuştur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder