İdeal
toplumsal bir düzenin gerçekleşmesi için, üç temel değerin bir arada bulunması
gerekmektedir. Bunlar; "özgürlük”,
"eşitlik" ve "adalet"tir.
Özgürlük: İnsanın, eylemlerine kendi iradesi ile karar vermesi ve bu kararları yerine getirirken başkaları tarafından engellenmemesidir. Bu mutlak özgürlük halidir ve insan toplum içinde yaşadığı sürece, mutlak özgürlük kesinlikle söz konusu değildir. Çünkü toplum içindeki bir insanın özgürlüğü, diğer insanlarınki ile çatışır. Bu nedenle toplumda yaşayan kişi, mutlak anlamda özgür değildir. Ancak belirli sınırlar içinde istediği şeyleri yapabilir. Özgürlüğün sınırı başkalarının özgürlüklerinin sınırları ile belirlenir.
Eşitlik:
Her bireyin özgürlüklerden yararlanabilmesi eşitlik ilkesi ile gerçekleşebilir.
Eşitlik, bireylerin yasalar karşısında aynı konumda olmalarından ibaret
değildir. Gerçek eşitlik, tüm bireylerin toplumsal ve ekonomik olanaklardan
yeterince yararlanmalarını gerektirir. Bu nedenle, özellikle toplumcu düşünürler,
ideal düzeni belirleyen ölçütler konusunda eşitliğe daha fazla önem verirler. Çünkü
toplumda; ekonomik, zekâ ya da bedensel yönden yetersiz olanlar, yasalarda
belirtilen soyut bir özgürlük ve eşitlik anlayışı ile ezilmekten kurtulamazlar.
Bu nedenle, ideal düzeni amaçlayan devlet; ekonomik ve toplumsal olanaklar
yönünden de tüm bireyleri kapsayan eşitliği sağlamalıdır. Özgürlük ve eşitlik ilkeleri birbirlerini tamamlar.
Fakat bir arada oldukları zaman bile yeterli olmayabilir. Bu nedenle üçüncü bir
ilke ile tamamlanmaları gerekir ki bu ilke de adalettir.
Adalet:
Yurttaşların haklarının yasal olarak güvence altına alınmasıdır. Adalet, aynı
zamanda, haklı ile haksızın ayırt edilmesi, haklıya hakkının verilmesidir.
Özgürlük, eşitlik ve adalet, bir arada, dengeli ve uyumlu bir şekilde bulunduğunda, ideal bir düzen gerçekleşmiş olur. Geçmişten günümüze kadarki yönetim biçimleri incelendiğinde, bu üç unsuru bir arada, dengeli ve kaynaşmış biçimde içeren yönetim şeklinin demokrasi olduğu görülmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder