28 Nisan 2019 Pazar

Romantizm

Romantizm (Schelling - Hegel): Çıkış noktası Kant’tır. Varlık, insan aklının ve duygularının dışarı vurumudur. Duyguların önem kazandığı, duygusallığın belirleyici ve her şeyin önüne geçtiği bu akımda; doğal olarak deney, gözlem, akıl v.b. nitelikler geri planda yer alırlar. Çünkü Romantizm; “Aydınlanma Dönemi” olan 18. yüzyılın salt akılcı görüşlerine karşı tepki olarak doğmuştur. Bilimin insan ruhunu sınırladığını ve daralttığını söylerler. Önemli temsilcileri; Schelling, Hegel ve Musset’tir. 

Ek Bilgi:

19. yüzyılda Alman düşünürler felsefeyi bir doğa felsefesi ve sanat felsefesi olarak tanımlamışlardır. Romantizm; akılcı eleştiriden çok, canlı hatta bilinçdışı yaratma adı verilen öncelikle dikkat çeken felsefi bir uyarlanışı dile getirir. Önemli ya da önemsiz birçok düşünür romantik olarak kabul edilebilir; ama felsefede romantik olguyu en yetkin biçimde Novalis ve Schelling dile getirmiştir; şair yanı daha ağır basan Novalis, eserlerini tamamlayamadan genç yaşta ölmüştür; Schelling ise metafizikçi ve sistematiktir.

Romantik düşünce aydınlanmacı ideallerin ve onların dayanağı olan kuramsal konumların ilk eleştirisini ortaya koyan düşünce biçimidir. Bu felsefe, büyük ölçüde Kant felsefesinden kaynaklanır.

Doğa ve doğallaşma romantik düşüncenin temel önermeleridir. Romantizm farklı yerlerde farklı konumlarda ortaya çıkar. İngiltere’de daha çok bir estetik teorisi ve pratiği, Fransa’da bir sosyal tepki ve yeni bir toplumsal sözleşme arayışı, Almanya’da bir felsefe ve düşünce hareketi olarak kendisine yer bulur.

İnsan kavrayışı noktasında aydınlamacıktan temel olarak ayrılır. İnsan her zaman belirli bir gelenek, bir kültür ve bir yaşama biçimi içine doğar; doğarken elbette tüm doğal varlıklar gibi çıplaktır, sonradan giyinir ve bu giyinme ile insanlaşır. İnsanlaşma bu anlamda insanın kendi doğasına yabancılaşması, doğal bir varlık olmaktan uzaklaşıp yapaylaşmasıdır.

Romantizm kuramsal soyutlamalara ve akılın aşkın bir konuma getirilmesine derin bir kuşkuyla yaklaşır. Rasyonel analiz yerini sezgisel ve duyusal olana bırakır. Bilim yerine estetiksel ve yaratıcı coşku öne çıkarılır. İnsanı doğanın bir parçası olarak ele almıştır. Bu anlamda romantizm muhafazakar fakat gerçekçi bir düşünce olarak konumlanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder