Anaximandros'a göre
tanrılar değişik mevsimlerde doğup ölüyorlardı ve sayıları sonsuz dünyalardı
bunlar.
Anaximenes'e göreyse hava
tanrıydı , yaratılmış , uçsuz bucaksız ve hep hareket durumundaydı.
Anaxagoras , ilk kez ,
her şeyin düzen ve davranışını sonsuz bir ruhun gücüne ve aklın yönetimine bağladı.
Alkmeon tanrılığı
güneşe , aya , yıldızlara ve ruha veriyordu.
Pythagoras'ın tanrısı
bütün nesnelerin yaratılışına dağılan bir ruh oluyor , bizim ruhlarımız da
ondan kopuyordu.
Parmenides tanrıyı , göğü
çevreleyen ve dünyayı ışığın kızgınlığıyla ayakta tutan bir çember haline
getiriyordu.
Empedokles'e göre
tanrılar dört unsurdu ve her şeyi bunlar yapıyordu.
Protagoras tanrıların
varlığı , yokluğu ve nitelikleri üstüne bir diyeceği olmadığını söylüyordu.
Demokritos'a göre tanrı
olan kimi zaman imgeler ve çevrintileridir , kimi zaman bu imgeleri çıkaran
doğa ve sonunda bilgimiz ve zekamızdır.
Platon , inancını
değişik yönlere dağıtır : Tanrı’nın evreni “kaos”tan yarattığını , bu “kaos”a
şekil verdiğini söyler.
Timaios'da dünyayı
yaratanın adı olmayacağını söyler ; Yasalar'da tanrı varlığının araştırılmasını
ister ; aynı kitapların başka yerlerinde dünyayı , göğü , yıldızları , toprağı
ve ruhlarımızı tanrılaştırır , ayrıca her devletin eski düzeninde benimsenmiş
olan tanrıları da benimser.
Xenophanes Sokrates'i
aynı karışık öğretiler içinde gösterir : Kimi zaman tanrı'nın biçimi
araştırılmamalıdır , kimi zaman tanrı güneştir , kimi zaman ruhtur hem bir
tektir hem de bir sürüdür.
Platon'un yeğeni
Speusippos tanrıyı , her şeyi yöneten , bir çeşit hayvansı güç olarak düşünür.
Aristoteles'e göre tanrı
kah evren , kah ruhtur ; kimi zaman evrene başka bir baş bulur , kimi zaman da
tanrıyı göğün ateşliliği olarak görür.
Zenokrates'te sekiz olur
tanrı : Beşi gezegenlerin beşlisi , altıncısı duran yıldızların tümü , yedinci
ve sekizinci de ayla güneştir.
Herakleitos değişik
görüşler arasında gider gelir *, sonra tanrıyı duygudan yoksun eder , biçimden
biçime geçiştirir ve sonunda yerle gök olduğunu söyler.
Theophrastes aynı
kararsızlık içinde türlü fantazyalardan geçer , dünyanın yönetimini kah zekaya
*kah yıldızlara bağlar.
Strato'ya sorarsanız
tanrı üretme *çoğaltma ve azaltma gücü olan doğadır , biçimi ve duygusu yoktur.
Zenon'un tanrısı
iyiyi buyurup kötüyü yasaklayan doğal yasadır , yaratıklara o can verir. Zeus ,
Hera , Vesta gibi geleneksel tanrılaraysa yer vermez Zenon.
Diogenes
Apolloniates'in tanrısı havadır.
Xenophanes'in tanrısı
yuvarlaktır , görür , işitir ama soluk almaz , insan yaratılışıyla hiçbir ortak
yanı yoktur.
Ariston tanrının
biçimce hiçbir şeye benzetilemeyeceğini , duyarlığı olmadığını söyler , canlı
mı *nedir *ne değildir bilinmez.
Kleanthes'e göre tanrı bazen
akıl , bazen evren , bazen doğanın ruhu , bazen de her şeyi kuşatıp saran
yüksek bir sıcaklıktır.
Zenon'un çağdaşı
Perseus'a göreyse insanlığa önemli bir hizmette bulunmuş ya da yararlı şeyler
bulmuş olanlara tanrı adı verilmiştir.
Khrysippos yukarıda
söylenenlerin hepsini karmakarışık bir araya getiriyor ve yarattığı bin bir
çeşit tanrı arasına ölümsüzlüğe ulaşmış insanları da katıyordu.
Diagoras ve Theodonıs tanrı adına ne varsa hepsini yadsıyorlardı.
Epikuros'da tanrılar
ışıklı ve saydamdırlar , içlerinden hava geçebilir ki kale arasındaymış gibi
iki dünya arasında otururlar , kaza bela semtlerine uğramaz ; yüzleri insan
yüzü , uzuvları insan uzuvlarıdır , ama hiçbir işte kullanılmaz bu uzuvlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder