23 Haziran 2020 Salı

Platon ile Aristotales’in Anlaşmazlıkları

Platon ile Aristoteles’in Anlaşmazlıkları
Platon: M.Ö 427-347 yılları arasında yaşamış olan ve düşünce tarihinin tanıdığı en büyük filozoftur.
Aristoteles: M.Ö 384-322 yılları arasında yaşamış olan, Yunanlı bilim adamı ve filozof. Mantığı, metafiziği, fiziği ve biyolojisiyle modern çağa kadar tek ve en büyük otorite.

Platon ile Aristoteles arasındaki ilişki diğer filozoflarınkinden biraz farklıdır çünkü aralarındaki ilişki öğrenci-öğretmen ilişkisidir. Platon sürekli olarak tartıştığı ama çok sevdiği öğrencisi Aristoteles’e Latincede “akıllı” anlamına gelen “nous” ismini takmıştır. Aralarında ki tartışmalar o kadar önemli ve büyüktür ki aradan yüzyıllar geçmiş olsa bile bu konu üzerinde tartışmalar devam etmektedir ve bu konu üzerine kitaplar yazılmıştır.
Aristoteles, Platon’un tersine gerçeğin idealar gibi gözle görülmeyen şeyler değil de bu dünyada duyusal olarak algılayabildiğimiz varlıklar olduğunu söyler yani her şey bu dünyadadır ve duyusal dünyanın dışında herhangi bir gerçeklik yoktur.
Bilgi konusunda da taban tabana zıt düşünmektedirler; Platon’a göre duyularımızla algılayabildiğimiz her şey sürekli değiştiğinden bunlardan alınacak bilgi yanlış bilgi olacaktır. Bilginin doğru olabilmesi için değişmez varlıkları yani ideaları araştırmamız gerekir oysa ki Aristoteles, doğru bilgiye duyusal dünyada ki formların ilk nedenlerini bularak ulaşılabilineceğini savunur ve bu da ancak o şeyi, türler ve cinsler hiyerarşisi içinde bir yere, bir tür ve cins içerisine koyabilmekten geçer. Aristoteles’e göre “var olmak”,hakkında konuşulabilecek, tam olarak tanımlanabilecek bir şey olmaktır. O halde “var olmak”,Aristoteles için bir şey olmak anlamına gelir. Bundan dolayı ona göre gerçekten var olan, Platonda olduğu gibi tümeller değil de bireylerdir,”şu” diye gösterdiğimiz belirli bir doğaya sahip olan varlıklardır.Onlar, Aristoteles’in mantıkla ilgili eserlerinde sözünü ettiği nicelik,nitelik,ilişki,yer gibi kategorilerin,temel nitelik ya da yüklemlerin kendilerine yüklenebildiği öznelerdir.
Var olan her şey somut bir birey olarak var olur ve her şey maddeyle formun birliği olarak ortaya çıkar. Bundan dolayı Aristoteles’de, Platon gibi ayrı formlardan, duyusal dünyanın dışında olan bir idealar dünyasından söz etmek mümkün değildir.Form,ayrı bir dünyada değil,duyusal dünyada tözün
bileşenlerinden (töz:madde+form) biri olarak bulunur yani Platon’da ki gibi idealarla,duyusal dünyada ki varlıklar birbirinden tamamen kopuk değildir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder