19 Şubat 2019 Salı

Egemenliğin Kullanılış Biçimleri Nelerdir?

Egemenliğin Kullanılış Biçimleri Nelerdir?
Siyaset felsefesinde, "siyasal iktidarın kaynağı" ve "siyasal iktidarın meşruiyeti" ile yakından ilişkili olan "Egemenliğin kullanılış şekilleri nelerdir?" sorusuna verilen cevaplar; M. Weber (Veber, 1864 -1920)'in görüşlerine dayanılarak açıklanabilir. Weber'e göre, üç egemenlik tarzı vardır: geleneksel egemenlik, karizmatik egemenlik ve rasyonel-yasal egemenlik.

Geleneksel egemenlik; yazılı hukuka değil, örflere ve adetlere dayanır. Bu egemenlik biçiminde, hükümdar, yönetme gücünü geleneklerden ve yerleşik inançlardan alır. Yönetilenler de alışılmış geleneklerin dışına çıkmadığı sürece yöneticiye itaat ederler.İlkel, gelişmemiş toplumlarda hakim olan egemenlik tarzıdır.

Karizmatik egemenlik; olağanüstü özelliklere sahip olduğu kabul edilen bir kişinin üstün otoritesine dayanır. "Karizma"nın sözcük anlamı "lütuf ve inayet"tir. Burada hükümdarın Tanrı tarafından bahşedilmiş bazı olağanüstü özelliklere sahip olduğu kabul edilir. Bundan dolayı hükümdarlar, yanılmazlar ve her zaman için doğru olanı yaparlar. Yönetim gücünü kullanan kişi, egemenliğini; yaptığı olumlu işlerden, başarılarından, yani karizmatik kişiliğinden alır. Weber, bu egemenliğin geleneksel egemenlikten farklı olarak yenilikçi, devrimci bir nitelik taşıdığına inanır. Siyasette, sanatta, sporda üstün yeteneğiyle, başarılarıyla ve toplum üzerindeki etkileriyle karizmatik nitelik kazanan kişiler vardır. Geçmişteki ve günümüzdeki bazı siyasî liderler karizmatik özellik taşır. Örneğin, ulusumuzun kaderini belirleyen, cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk karizmatik bir liderdir.

Rasyonel-yasal egemenlik; akla ve hukuka dayanır. Weber'e göre çağdaş devletlerde hâkim olan egemenlik tipi, budur. Anayasa ile biçimlenen yazılı hukuka, parlamenter düzende somutlaşan halkın egemenliğine, yönetim biliminin gereklerine uygun akılcı işleyişe dayanan demokratik bir egemenlik tarzıdır. Rasyonel-yasal egemenlik; özellikle, sanayileşmenin gelişmesiyle yeni bir nitelik kazanan günümüz toplumları için kaçınılmaz bir yönetim biçimi olmuştur. Bu yönetim anlayışında, meclis yasa çıkarma yetkisini, hükümet yönetme yetkisini, bağımsız yargı organları (mahkemeler) yargılama yetkisini kullanır. İktidar gücünün bu şekilde yasama, yürütme ve yargı organları aracılığıyla kullanılmasına, yani egemenliğin tek elde değil, ayrı organlarda bulunmasına "kuvvetler ayrılığı ilkesi" denir. Bu ilke, rasyonel-yasal egemenlik tarzının belirginleştiği günümüzün demokratik toplumlarının en temel özelliklerinden birini oluşturur.

Nihayet egemenlik, kendisinin niteliğine göre de sınıflandırılabilir: yönetenin güç ve yetkisinin mutlak ve sınırsız olduğu mutlak egemenlik (mutlakıyet), anayasal monarşi de denen sınırlı ve koşullu egemenlik (meşrutiyet) ve yasalarla sınırlandırılmış ve yapılandırılmış olan toplumun egemenliği (cumhuriyet).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder