Takiyettin
Mengüşoğlu (1905-1984), Felsefi antropoloji ve
değerler üzerine çalışmalar
yapmış Türk filozof. Malatya'nın Hekimhan Kazası'nda 1905 yılında doğmuştur. 1928 yılında Sivas Lisesi'ni bitirmiştir. Aynı yıl Avrupa'da eğitim göreceklerin katıldığı sınavda başarılı olarak Almanya'ya gitmiştir. 1929 yılında Göttingen Üniversitesi'nde Geiger rehberliğinde fizik ve kimya dersleri almıştır. Öğrenci müfettişi Prof. İzzettin Bey'le konuşarak Berlin'de Nicolai Hartmann'ın yanında bilgi teorisi, mantık (umumi felsefe ve mantık; kendi ifadesi) dersleri okumağa karar vermişler. Nicolai Hartmann'ın yanında çalışırken aynı zamanda psikolog Prof. Köhler, diğer bir mantıkçı olan Prof. Maier, kültür felsefecisi Prof. Spranger'in derslerini de takip etmiştir. Yoğunluk olarak Hartmann'ın sahası olan, mantık, bilgi teorisi, tarih felsefesi, etik ve tabiat felsefesi konularında çalışmış; yine Hartmann'ın tavsiyesi üzerine yardımcı olarak fizik ve kimya dersleri almıştır. Fizyoloji, bilgi teorisi için gerekli görülen tecrübî psikoloji ve idrak psikolojisi derslerini de izlemiştir. Felsefe doktorası için zorunlu olan Latinceyi buna ek olarak Grekçe'yi de öğrenmiştir. 1933 yılında, «Husserl ve Scheler'de Bilginin Hududu» (Fakülteye sunduğu özgeçmişte bu ad var) adlı doktora çalışmasına başlamıştır. 1937 yılında tez bitmiş, doktora sınavına genel felsefe ve mantık ile yardımcı disiplin olarak da fizik ve kimyadan girmiştir. Bu çalışma Berlin Üniversitesi tarafından yayınlanmıştır. 1937 de Umumi Felsefe ve Mantık asistanı olarak İÜ Edebiyat Fakültesi'ne girmiştir. Ernest von Aster'in tercümanlığını yaptığı gibi onunla birlikte seminerler düzenlemiştir.
yapmış Türk filozof. Malatya'nın Hekimhan Kazası'nda 1905 yılında doğmuştur. 1928 yılında Sivas Lisesi'ni bitirmiştir. Aynı yıl Avrupa'da eğitim göreceklerin katıldığı sınavda başarılı olarak Almanya'ya gitmiştir. 1929 yılında Göttingen Üniversitesi'nde Geiger rehberliğinde fizik ve kimya dersleri almıştır. Öğrenci müfettişi Prof. İzzettin Bey'le konuşarak Berlin'de Nicolai Hartmann'ın yanında bilgi teorisi, mantık (umumi felsefe ve mantık; kendi ifadesi) dersleri okumağa karar vermişler. Nicolai Hartmann'ın yanında çalışırken aynı zamanda psikolog Prof. Köhler, diğer bir mantıkçı olan Prof. Maier, kültür felsefecisi Prof. Spranger'in derslerini de takip etmiştir. Yoğunluk olarak Hartmann'ın sahası olan, mantık, bilgi teorisi, tarih felsefesi, etik ve tabiat felsefesi konularında çalışmış; yine Hartmann'ın tavsiyesi üzerine yardımcı olarak fizik ve kimya dersleri almıştır. Fizyoloji, bilgi teorisi için gerekli görülen tecrübî psikoloji ve idrak psikolojisi derslerini de izlemiştir. Felsefe doktorası için zorunlu olan Latinceyi buna ek olarak Grekçe'yi de öğrenmiştir. 1933 yılında, «Husserl ve Scheler'de Bilginin Hududu» (Fakülteye sunduğu özgeçmişte bu ad var) adlı doktora çalışmasına başlamıştır. 1937 yılında tez bitmiş, doktora sınavına genel felsefe ve mantık ile yardımcı disiplin olarak da fizik ve kimyadan girmiştir. Bu çalışma Berlin Üniversitesi tarafından yayınlanmıştır. 1937 de Umumi Felsefe ve Mantık asistanı olarak İÜ Edebiyat Fakültesi'ne girmiştir. Ernest von Aster'in tercümanlığını yaptığı gibi onunla birlikte seminerler düzenlemiştir.
1942 yılında «Nicolai Hartmann'ın 20. Asır Felsefesi'ndeki Yeri» adlı çalışmasıyla doçent olmuştur.
1953 yılında profesör olmuş ve Sistematik Felsefe Kürsüsü'nün başına geçmiştir.
1959 yılında İÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı seçilmiştir.
1961-62 yıllarında Tubingen Üniversitesi'nde misafir profesör olarak çalışmıştır.
1968 yılında Sistematik Felsefe ve Mantık Kürsüsü'nü kurmuştur.
1978 yılında, 70 yaşında emekli olmuştur.
1984 yılında İstanbul'da vefat etmiştir.
Fransızca, Almanca Latince ve Grekçe biliyordu. Mengüşoğlu’nun felsefi antropolojisi daha ilerde göreceğimiz felsefi antropolojik teorilerden iki temel farkla ayrılır. Bu farklardan birisi Mengüşoğlu’ya göre insan somut bir bütünlük olarak algılanmalıdır. Bir başka dile getirişle Mengüşoğlu için insanın düalitesi söz konusu olamaz ve olmamalıdır; çünkü bu bilimsel sonuçlara da ters düşer. İkinci fark ise şurada ortaya çıkar: insan ve diğer canlı varlıklar arasındaki yapısal, niteliksel fark, insanı oluşturan ve aynı zamanda insan tarafından gerçekleştirilen varlık koşullarında ve varlık koşullarıyla kavranılmalıdır. Mengüşoğlu’nun felsefi antropolojisini diğer antropolojilerden ayıran bir başka önemli nokta da felsefi antropolojinin ontolojik temellere dayanmasıdır. Bu konuda şunları söylüyor: “Ontolojik temellere dayanan Felsefi Antropoloji, artık insanın biyolojik özelliklerinden, iç hayatından, ruh ve beden arasındaki ilişkiden, süje ve bilinç alanlarından değil, insanın somut varlık bütününden, bu varlık bütününde temelini bulan varlık koşullarından, fenomenlerden hareket edecektir.” Mengüşoğlu, özellikle 'insan felsefesi' konusundaki düşünceleriyle, yalnız Türkiye'de değil, dünya felsefecileri arasında da önemli bir yer kazanmayı hak etmiş bir Türk filozofudur.
Kaynak:
http://www.msxlabs.org/forum/felsefe-tr/102694-takiyettin-mengusoglu.html#ixzz3OAflm4uh
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder