9 Ağustos 2020 Pazar

Burrhus Frederic Skinner

Burrhus Frederic Skinner
20 Mart 1904′te Pennsylvania’nın Susquehanna kasabasında doğdu. Babası birincil olarak kendini eğitmiş bir tüzeciydi. Hem mahkeme salonunda hem de Cumhuriyetçi partiyi desteklemek için politik kürsüde yetenekli bir konuşmacıydı. Emekçilerin tanzimat yasaları üzerine oldukça saygın bir ders kitabı yazmış ve ailesi için her zaman iyi bir geçim düzeyi sağlamıştı -ve gene de Skinner babasının yaşamının bir başarısızlık olduğunu bildirir.
Skinner annesini gençliğinde “parlak ve güzel” olarak betimler. Annesi sevilen biri ve iyi bir şarkıcıydı ve lisede sınıf ikincisiydi. Oldukça katı terbiye anlayışlarıyla ilgili olarak Skinner şunları yazıyordu: “Tanrıdan,polisten ve başkalarının ne düşüneceklerinden korkmam öğretildi. Bir sonuç olarak, genellikle yapmam gerekeni büyük bir çaba göstermeksizin yaparım.”

Skinner’in en erken anlıksal tutkuları yazınsal tutkulardı. Piaget gibi o da ilk çalışmasının basıldığını on yaşında gördü. “O Kötümser Arkadaş” başlıklı bir şiir.

Skinner, 1922′de Hamilton Koleji’ne yazıldığı zaman ailenin üniversiteye başlayan ilk üyesi oldu. Aralarında yaşambilim ve Wundt’un eski öğrencilerinden biri tarafından verilen felsefe dersi olan çeşitli dersler aldı ama aralarında ruhbilim yoktu.

En sevdiği dersler İngilizce ve yazın olmayı sürdürdü. Kolej eğitiminin son yılından önceki yaz Middlebury Kolejinde bir yazarlar seminerine katılmıştı ve konuklar arasında Robert Frost da bulunuyordu. Frost Skinner’den yakından incelemek için çalışmalarının bir bölümünü isteyecek kadar etkilendi. Skinner kabul etti ve o yılın sonlarına doğru Frost’tan bir mektup aldı: “Değerin düz yazıda bu yıl gördüğüm herhangi başka birinin iki katı eder.” Skinner şimdi yazgısı konusunda hiçbir kuşku taşımıyordu: profesyonel bir yazar olacaktı.

Hamilton’u bitirdikten sonra evine geri döndü ve kendine tavan arasında bir çalışma odası yaparak yazı yazmaya çalıştı. Deneme dört dörtlük bir yıkımdı ve Skinner daha sonra bu dönemden “Karanlık Yıl” olarak söz edecekti. Babası başarısız bir dönem geçiriyordu,kendileriyle düşüncelerini çok az arkadaş ve meslektaş bulabilen Skinner yalıtılmış olduğunu gördü. Ve hepsinde kötüsü,yazacak önemli bir şey düşünemiyordu. Ve sonunda Kömür İşletmeleri Uzlaştırma Kurulu tarafından eline verilen binlerce tüzel kararı özetleme yoluyla oyalanmaya ve kazanç sağlamaya karar verdi.

Skinner bir eleştirmenin, romancı Thackery’ın karakterlerinden birine ilişkin bir yorumu tarafından çarpıldı: “Thackeray bilmiyor ama, kız sarhoştu” diyordu eleştirmen. Skinner yazarların sık sık karakterleri doğru olarak betimleyebildiklerini ama onların niçin betimledikleri gibi davranmaları gerektiği konusunda hiçbir şey bilmediklerini düşündü. Yalnızca davranışa bilimsel bir yaklaşım bu bilgiyi sağlayabilirdi.

Bu sıralarda davranışçılık yaygın bir ilgi konusu olmaya başlıyordu. Watson’un Davranışçılık adlı kitabı daha yeni yayımlanmıştı ve Skinner bu kitapta anlaşacağı çok şey buldu.

Skinner, H. G. Wells tarafından Pavlov ve İngiliz yazarı G. B. Shaw üzerine yazılan bir makaleyi okuduğu zaman simgesel bir dönüm noktasına ulaştı. Ürkütücü bir saygınlığı olan Shaw, Pavlov üzerine bir saldırı yayımlamış,onu, salt ne olduğunu görebilmek için bebekleri diri diri kaynatmaya alışmış alçak bir diri-kesici olarak etiketlendirmişti. Well her iki insan için de kişisel hayranlığını anlattı ve ortaya varsayımsal bir soru atarak bitirdi: Pavlov ve Shaw rıhtımın iki yanında boğuluyorlardı; sen, rıhtımdaki tek bir can simidini hangi tarafa atardın? Skinner kendi yanıtının ne olacağı konusunda karar vermede pek sıkıntıya düşmedi.
Davranışçı ruhbilim öğrenmeye karar verdi ve 1928 sonbaharında Harvard’a kabul edilir.

EDİMSEL KOŞULLANDIRMA

Skinner Harvard’daki son sekiz yılı lisansüstü öğrenci,doktora-üstü üye ve sonunda saygın Society of Fellows’da Junior Fellow olarak geçirdi. Bu sekiz yıl sırasında bütünüyle yeni bir tür davranışçı çözümleme için temel attı.
Skinner’in erken başarısı o zamandan beri “Skinner Kutusu” olarak bilinen yalın ama dahiyane bir laboratuar aygıtı geliştirmiş olmasına bağlıydı. Aygıt, onun edimsel koşullanma dediği bir davranış türü üzerinde bir dizi ayrıntılı ve dizgesel deneyde bulunmasını olanaklı kılıyordu. Skinner kutusunu nasıl icat ettiğinin öyküsünü “Bilimsel Yöntemde Bir Olay Öyküsü” başlıklı hayranlık verici bir yarı-ciddi makalede anlattı. Bu anlatıya göre, dört “formülleştirilmemiş bilimsel uygulama ilkesi” başarısının giziydi.
“ilginç birşeyle karşılaştığın zaman,başka herşeyi bırak ve onu incele.” Kutu içine hayvan özne yerleştirildikten sonra deneycinin etkin katılımını hemen hemen hiç gerektirmiyordu. Bu Skinner’in ikinci ilkesini örneklendiriyordu: “kimi araştırma yolları başkalarından daha kolaydır.” Aygıtın en yararlı yanlarından kimileri terkedilen kimi parçalarla doğaçlamanın önceden niyet edilmemiş sonuçlarıydılar, ve bu da üçüncü ilkeyi örneklendiriyordu: “kimi insanlar şanslıdır.” Skinner’in son ilkesi “aygıtın kimi zaman bozulduğu” yolundaki kesin olguydu. Daha ilginç deneylerinden bazıları aygıtın rastlantısal bozulmalarından esinlenilerek yapılmıştı.

Davranışta tepkesel (reflex) karşılıkların yalnızca edilgin bir kazanımdan daha çoğu olduğunu biliyordu. Dokunulmayan ve normal olarak işlev gören örgenliklerin (organ) çevre üzerinde etkin olarak işlemde bulunma,onu ayarlamayı ve en azından belli bir düzeye kadar denetlemeyi öğrenme yolunu incelemenin davranışçı bir yolunu araştırdı. Skinner kutusu edimsel koşullanma adını verdiği bu tür öğrenmeyi incelemek için ideal bir araçtı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder