27 Şubat 2019 Çarşamba

Taklit Olarak Sanat

Taklit Olarak Sanat
Bu kuramın en önemli temsilcisi Platon’dur. Platon, sanatın esasta taklit (mimesis) olduğunu söyleyen ilk filozoftur. Platon duyusal dünyadaki varlıkları, ideaların birer kopyası, taklidi olarak ele almaktadır. Öte yandan ona göre sanat eserleri de bu doğal nesnelerin bir taklididir. O hâlde Platon'a göre sanat, esasta bir taklidin taklidi veya ikinci dereceden bir taklittir. Bu ise hakikati ifade etmek bakımından sanat eserinin hiçbir değeri olmadığı anlamına gelir. O hâlde gerçeği temsil etmesi bakımından sanat eserlerini, idealar ve onların kopyaları olan doğal nesnelerden sonra üçüncü sıraya koymak gerekir.

Bu taklit kuramında bir sanat eserinin güzelliğini, onun taklit ettiği nesneyi ne kadar başarılı olarak taklit ettiğinin oluşturacağı açıktır. Buna göre duyusal nesne, aslı olan ideayı ne kadar başarılı olarak taklit ederse o kadar gerçek olacaktır. Bir sanat eseri ideaya ne kadar benziyorsa, o kadar değerlidir, güzeldir. Yine aynı şekilde Pascal da: “Asıllarına hayran olmadığımız şeylerin benzerlerine hayran olmamız şaşılacak şeydir diyerek sanatın bir taklit olduğu görüşünü dile getirmiştir. Aynı şekilde bir sanat eseri de bu duyusal nesneyi ve tabii onun aracılığıyla ideanın kendisini ne kadar başarılı olarak taklit ederse o kadar başarılı olacaktır.

Taklit kuramı, sanatı sınıflandırırken sanatların gerçeği taklit etme şeklini dikkate almıştır. Başka bir ifadeyle sanat türleri sanatçının kullandığı taklit araçlarına göre farklılık gösterir. Örneğin, şiir ve edebiyat söz aracılığıyla taklit eden sanatken, müzik doğayı ses aracılığıyla taklit eden sanattır. Resim ise renk ve çizgilerle doğadaki nesneleri taklit eder. Bu sanat kuramına göre güzellik, asıllarına benzediği ölçüde ortaya çıkan bir özelliktir. Doğadaki ahenk ve düzen ne kadar yansıtılırsa, o sanat eseri de o kadar güzel olur. Buna göre yansıtma ve taklit derecesi güzelliği belirleyen ölçüdür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder