Refleksif
Düşünce
İnsanın yaşadığı evren karşısındaki merakı ve
şaşkınlığı onu sorular sormaya yöneltmiştir. Bu da onun düşünmeye, bilmeye ve sorgulamaya başlaması demektir.
Fakat felsefi düşünme sadece sorgulananı tek
taraflı düşünme değildir; aynı zamanda sorgulamanın kendisini veya sorgulama
sonucunu da sorgulamaktır. Bu çift yönlü düşünme tavrı felsefi bir yöntemdir. Felsefeyi derin düşünme olarak tanımlamak, onda
birinci dereceden değil, ikinci dereceden bir bilgiyi, yani bilginin bilgisini
görmek demektir. Bir düşünür, felsefe konularını
ele alırken, "derin
düşünme" veya "düşünmenin kendi üstüne dönmesi, içeriğini
düşünmesi" anlamına gelen meditation (teemmül)
denilen zihinsel süreçleri yaşayarak
düşüncesini olgunlaştırır. Tefekkür (reflection), ise düşünürün akıl yorarak, düşünceleri ölçüp tartarak, kıyaslamalar
yoluyla incelemesidir.
Felsefe
bilgisi refleksif bir bilgidir.
Yani, o sadece evren hakkında bir bilgi değildir; evreni kavramaya çalışan düşünce
üzerine bir düşünce, evren hakkında bize verilen bilgiler üzerine bir bilgidir.
O sadece bir bilgi değildir, aynı zamanda bilginin
bilgisidir. Düşüncenin
kendi üzerine tekrar yönelmesi felsefi tavır olup buna refleksif düşünme denir, örnek: Alman düşünürü I.Kant’ın düşünceyi ortaya
koyan aklı mahkemeye çıkararak onun neyi, ne kadar bilebileceğini sorgulaması
gibi. Immanuel Kant’ın (İmanuel Kant,
1724-1804) bütün felsefesi dünyayı,
doğayı değil; dünyayı, doğayı bilmeye çalışan insan zihnini konu alır. O, insan
zihninin, insan aklının ne olduğunu, nasıl çalıştığını, bilgiyi nasıl elde ettiğini
araştırır.
Ek Bilgi:
Refleksif düşünce ya da refleksivite, kendini gözlem
ve analiz konusu olarak alan öznenin tutumudur. Refleksivite, kendi hakkında,
kendi üzerine düşünen, kendisini bir obje gibi ele alıp bakabilen bir öznenin
durumunu ifade etmektedir. Bu anlamda refleksif düşünce, her şeyden önce kendi
dışına çıkıp bakabilmeyi, bir desantrasyon kapasitesini gerektirmektedir.
Taylor gibi yazarlar radikal refleksiviteyi,
modernliğin karakteristiği olarak görmektedir. Refleksif tarzda düşünmek
(düşüncenin kendi üzerine dönüşümlü oluşu), bilincimizin bilincinde olmak ve
dünyanın bizim için var olma tarzı üstünde odaklaşmak, yani kendi öz
sübjektivitemiz hakkında düşünmeye önem vermek demektir. Bu tutum Hıristiyan
Batı dünyasında Saint Augustinden itibaren bir emir, bir model haline
gelmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder