28 Mayıs 2020 Perşembe

Viking Mitolojisi

Viking Mitolojisi
MÖ 1000’li yıllardan sonra Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunda Hint-Avrupa dilleri yaygınlık kazanmaya başlar. MÖ ilk bin yılın ortalarından itibaren, Germen kabileleri kuzey İskandinavya’da ve kuzey Almanya’da yaşadılar. İskandinav ve Alman mitolojileri temelde ortak bir kültürel yapıya sahiptir. Romalı Julius Caesar (Sezar) ve Tacitus’un gözlemleri dışında Germen mitolojisi Hıristiyan kaynaklarına dayanmaktadır. Efsanelerin büyük çoğunluğu hakkındaki bilgiyi, eski İskandinav mitlerini tercüme eden, İzlandalı tarihçi Snorri Sturluson’un (1179-1241) Prose Edda’sından almaktayız. Yaratılış mitinin en detaylı örneğini yine birçok versiyonu gözden geçirip tutarlı bir hale getiren Snorri vermektedir:

İSKANDİNAV MİTLERİNDE YARATILIŞ
Başlangıçta yalnızca büyük bir boşluk vardı (Ginnungagup). Yeryüzü biçimlenmeden önce, ölüler dünyasından (Niflheim) başka hiçbir şey yoktu ve burası içinde 11 nehri barındıran büyük bir kuyuydu. Niflheim’ın güneyi aşırı sıcaktı ve muhafızlığı Sutr (zifir anlamında) adlı bir dev tarafından yapılırdı. Niflheim’ın geri kalanındaki tüm nehirler donmuştu ve bu nehirler Ginnungagup tarafından çepeçevre sarılıyordu. Ta ki sihirli kıvılcımlar donmuş nehirlerin üzerine düşene ve onları eritene dek. Eriyen sulardan sızan damlalar Ymir’in, bir devin, şeklini alır ve Ymir’in terinden diğer dişi ve eril devler meydana gelirler. Mitolojinin bir başka anlatımına göre eriyen damlalar Audumbla adlı bir ineği oluşturur, Ymir bu ineğin sütüyle beslenir. Audumbla, ayrıca tuzlu buz parçalarını yalayarak ilk tanrı Buri’ye biçim verir. Bir zaman sonra, Buri’nin oğlu Bor, Bolthorr adlı devin kızıyla evlenerek Odin, Vili ile Ve’den oluşan tanrılar birliğini meydana getirirler.
Odin ve erkek kardeşleri tanrıların düşmanı olan Ymir’i ve ondan meydana gelen devleri öldürdükten sonra iki kutsal ağacın gövdesine sahip oldukları maharetlerinden bazılarını sunarlar: düşünme, nefes alma, işitme, görme… Gerçekte bu ağaçlar insan ırkının arketipidir. Erkek Askr’dır (kül ağacı) ve kadın Embla’dır (sarmaşık).
Ardından Asgard’ı, tanrıların krallığını inşa ederler. Snorri diğer versiyonlarda kader ağacı Yggdrasil’in nasıl dünyanın merkezinden filizlenip büyüdüğünü anlatır. Ağacın altındaki dişi olarak tarif edilen kader kuyusunda insan yaşamının yönü tayin edilir. Bir diğer versiyonda, tanrılar meclisi ağacın etrafında toplanır. Ağaç iki kökten destek almaktadır; köklerden biri yeraltı dünyasına uzanır (Hel), diğeri buz devlerinin dünyasına ve sonuncusu insan varlıklarının dünyasına… Tüm dünyanın refahı Yggdrasil adlı bu ilkel ağaçla ilişkilidir.

TANRILAR KRALLIĞI
Viking tanrıları iki ana grupta toplanırlar: Aesirler ve Vanirler. Aesirler’in en önemlileri, Odin, Thor ve bazen de Tyr’dir. Vanirler arasında onlara derece eşit önemdekilerse Njord, Frey ve Freya’dır. Vanirler, zenginliği ve bereketi sembolize ederler. Denizi ve toprağı yönetirler. Aesirler ise başka kavramlara karşılık gelirler: Odin büyücüdür, tanrıların başıdır ve tüm kahramanların lideridir. Thor, çekiçli tanrı, yıldırımlara hükmeder. Birçok viking efsanesi barış içinde yaşayan ve ortak evrenlere sahiplik eden iki tür tanrının çevresinde şekillenir. Ancak kayda değer bazı versiyonlarda, Aesir ve Vanirlerin arasında geçen çetin savaşların olduğu göze çarpmaktadır. Birçok uzman bu savaşların Germenlerle yerli halk arasındaki sıcak temasın bir yansıması olduğunu düşünmektedir.
Kuzey mitlerinde en büyük mücadele baş tanrılar Odin ve Thor’un Vanirler’in tanrısal konuma sahip oluşlarına karşı çıkmalarıyla başlar. Aesirler, Vanirler’i çöküşe uğratmak için Gullveig (altın içki) adlı kadını aracı ederler. Ve savaş böylece başlar. Her iki grubun da tamamen güçten düşmesiyle, tanrılar taraf değiştirirler. Vanirler, Njord ve oğlu Frey’i; Aesirler ise Mimir ve Hoenir’i değiş tokuş için gönderirler. Ateşkesi kutlamak üzere toplanan tanrıların tümü bir kaseye tükürerek, aralarındaki ahengin ve barışın alameti olan Kvasir adlı devi yaratırlar. Kvasir bir süre sonra kurban edilir ve yeni tanrıların meydana getirilebilmesi için kanından güçlü bir içki yapılır. Kvasir, tanrıların yeni içeceği olur ve birçok şiire de ilham kaynaklığı eder böylelikle.
ŞEYTAN LOKİ
Mitolojinin önemli bir bölümü Balder ve Loki adlı tanrılara ilişkindir. Odin’in oğlu Balder, zekanın, dindarlığın ve bilginin kaynağı olarak karşımıza çıkar. Balder’in Glitnir adı verilen cennette bir sarayı vardır. Tanrılar ve insanlar yasal konuları danışmak, onun fikrini almak ve sonsuz adaletinden istifade etmek için Balder’in kapısını çalarlardı sık sık. Loki, Aesirler tarafından evlat edilen bir devdi. O ve Odin bir dostluk andı etmişlerdi.
Bir gece Balder oldukça rahatsız edici bir düş görür. Düşe göre yaşamı büyük bir tehdit altındadır. Bu durumu hemen Aesirler’e haber vermesi üzerine, annesi Frigg ateş ve sudan, tüm metallerden, kuş ve vahşi hayvanlardan, toprak ve taştan oğluna zarar vermemeleri için söz alır. Daha sonra Balder’i aralarına alan Aesirler ona ok ve taş atarak eğlenmeye başlarlar. Çünkü verilen söz onu tüm zararlara karşı korumaktadır. Loki bu durumu sezer ve durumu sorgulamaya başlar. Kardeşinin neden acı çekmediğini araştırdığında annesi ona doğanın yeminini anlatır. Ayrıca doğada yalnızca ökseotunun bu sözü vermediğini de ekler. Loki ökseotunu bulup hemen Aesirler’in arasına getirir ve onu Balder’in kardeşi, kör tanrı Hoder’e, kötü oyununa ortak olması için sunar. Hoder ökseotuyla Balder’e saldırınca, Balder oracıkta ölür. Aesirler intikam almak isterler ancak sarayın kutsiyeti nedeniyle bunu yapamazlar.

Bir Viking rölyefinden örnek. ‘Ölülerin Son Yolculuğu’
Çünkü Balder bir savaşçı değildir, bir savaşta ölmemiştir, bu yüzden ölü kahramanların toplandığı devasa salona, Valhalla’ya gidemeyecektir. Balder, ölülerin koruyucusu Hel’in eline düşer. Odin, Balder’in serbest kalmasını talep ettiğinde Hel, dünyada ölü veya canlı her şey Balder için ağlarsa onun Aesirler’e dönebileceğini söyler, aksi takdirde daima Hel ile kalacaktır. Aesirler mesajı doğanın, insanların, tanrıların ve hayvanların Balder’e ağlaması için dünyaya yayarlar. Tümü buna olumlu cevap verirler; Balder’in Hel’in krallığında kalmasını isteyen dev kadın, Thokk hariç (aslında kılık değiştiren Loki’den başkası değildir).

BÜYÜK SAVAŞ: RAGNARÖK
Aesirler sonunda Loki’yi yakalamayı başarırlar ve şeytani numaralarını yapmasını engellemek için her yanını zincirlerler. Loki kılık değiştiremez ama bir gün zincirlerini kırar. Bu tüm kötülüklerin, canavarların ve devlerin tanrılara saldıracağının alametidir aslında. Tanrıların şafağında büyük Ragnarok savaşı başlamıştır. Odin, daha sonra oğlu Vidar tarafından öldürülecek olan kurt Fenrir tarafından yenir. Korkunç mücadelelerin tanrılar ve kötü kuvvetlerin arasında yarattığı öfke tanrı Heimdall ve Loki’nin yüzyüze gelmeleri ve birbirlerini öldürmeleriyle son bulur. Dünya ateşle yok edilir ve bütün kainat sulara gömülür. Bu son yıkımı bir yeniden doğuş, dünyanın denizden yeniden yükselmesi, yeşille çepeçevre sarılması ve bitkilerin ortaya çıkması izler. Ölen Aesirler’in oğulları Asgard’a, hükümdarlıklarına geri dönerler. Tıpkı babalarının yaptığı gibi.

VALHALLA
Vikinglerin, ‘ölülerin toplandığı salon’ olarak tahayyül ettikleri Valhalla, kesinlike bizim anladığımız cennet kavr***** benzemez. Çünkü dünyada iyilikler yaparak yaşayanların öldükten sonra ikamet edecekleri bir mekan değildir. Asgard’ın 12 krallığından biridir ve Ragnarok savaşına kadar tanrılara ev sahipliği yapmıştır. Bundan sonra tanrılar, Odin’le birlikte devlere karşı savaş yapabilmek için yola çıkmışlardır.
Kahramanlar zorlu bir mücadelenin ardından öldüklerinde Valhalla’ya getirilirler. Savaş meydanlarında ölenleri taşıma işi Valkyry’lere düşer. Bu savaşçı kadınlar Odin’in hizmetkarlarıdır, ancak asıl görevleri savaşlara gözetmenlik yapmak ve kimin ölüp kimin yaşayacağına karar vermektir.
Valhalla’da yapılan ziyafet sofralarının en başında her iki omzundaki kuzgunuyla Odin oturur. Kuzgunlardan biri Huginn (düşünce) ve diğeri Muninn’dir (hafıza). İkisi de dünyadan Odin’e mesaj getirirlerdi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder