MÖ
1000’li yıllardan sonra Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunda Hint-Avrupa
dilleri yaygınlık kazanmaya başlar. MÖ ilk bin yılın ortalarından itibaren,
Germen kabileleri kuzey İskandinavya’da ve kuzey Almanya’da yaşadılar.
İskandinav ve Alman mitolojileri temelde ortak bir kültürel yapıya sahiptir.
Romalı Julius Caesar (Sezar) ve Tacitus’un gözlemleri dışında Germen mitolojisi
Hıristiyan kaynaklarına dayanmaktadır. Efsanelerin büyük çoğunluğu hakkındaki
bilgiyi, eski İskandinav mitlerini tercüme eden, İzlandalı tarihçi Snorri
Sturluson’un (1179-1241) Prose Edda’sından almaktayız. Yaratılış mitinin en
detaylı örneğini yine birçok versiyonu gözden geçirip tutarlı bir hale getiren
Snorri vermektedir:
İSKANDİNAV MİTLERİNDE YARATILIŞ
Başlangıçta
yalnızca büyük bir boşluk vardı (Ginnungagup). Yeryüzü biçimlenmeden önce,
ölüler dünyasından (Niflheim) başka hiçbir şey yoktu ve burası içinde 11 nehri
barındıran büyük bir kuyuydu. Niflheim’ın güneyi aşırı sıcaktı ve muhafızlığı
Sutr (zifir anlamında) adlı bir dev tarafından yapılırdı. Niflheim’ın geri
kalanındaki tüm nehirler donmuştu ve bu nehirler Ginnungagup tarafından çepeçevre
sarılıyordu. Ta ki sihirli kıvılcımlar donmuş nehirlerin üzerine düşene ve
onları eritene dek. Eriyen sulardan sızan damlalar Ymir’in, bir devin, şeklini
alır ve Ymir’in terinden diğer dişi ve eril devler meydana gelirler.
Mitolojinin bir başka anlatımına göre eriyen damlalar Audumbla adlı bir ineği
oluşturur, Ymir bu ineğin sütüyle beslenir. Audumbla, ayrıca tuzlu buz
parçalarını yalayarak ilk tanrı Buri’ye biçim verir. Bir zaman sonra, Buri’nin
oğlu Bor, Bolthorr adlı devin kızıyla evlenerek Odin, Vili ile Ve’den oluşan
tanrılar birliğini meydana getirirler.
Odin
ve erkek kardeşleri tanrıların düşmanı olan Ymir’i ve ondan meydana gelen
devleri öldürdükten sonra iki kutsal ağacın gövdesine sahip oldukları
maharetlerinden bazılarını sunarlar: düşünme, nefes alma, işitme, görme…
Gerçekte bu ağaçlar insan ırkının arketipidir. Erkek Askr’dır (kül ağacı) ve
kadın Embla’dır (sarmaşık).
Ardından
Asgard’ı, tanrıların krallığını inşa ederler. Snorri diğer versiyonlarda kader
ağacı Yggdrasil’in nasıl dünyanın merkezinden filizlenip büyüdüğünü anlatır.
Ağacın altındaki dişi olarak tarif edilen kader kuyusunda insan yaşamının yönü
tayin edilir. Bir diğer versiyonda, tanrılar meclisi ağacın etrafında toplanır.
Ağaç iki kökten destek almaktadır; köklerden biri yeraltı dünyasına uzanır
(Hel), diğeri buz devlerinin dünyasına ve sonuncusu insan varlıklarının
dünyasına… Tüm dünyanın refahı Yggdrasil adlı bu ilkel ağaçla ilişkilidir.
TANRILAR KRALLIĞI
Viking
tanrıları iki ana grupta toplanırlar: Aesirler ve Vanirler. Aesirler’in en
önemlileri, Odin, Thor ve bazen de Tyr’dir. Vanirler arasında onlara derece
eşit önemdekilerse Njord, Frey ve Freya’dır. Vanirler, zenginliği ve bereketi
sembolize ederler. Denizi ve toprağı yönetirler. Aesirler ise başka kavramlara
karşılık gelirler: Odin büyücüdür, tanrıların başıdır ve tüm kahramanların
lideridir. Thor, çekiçli tanrı, yıldırımlara hükmeder. Birçok viking efsanesi
barış içinde yaşayan ve ortak evrenlere sahiplik eden iki tür tanrının
çevresinde şekillenir. Ancak kayda değer bazı versiyonlarda, Aesir ve
Vanirlerin arasında geçen çetin savaşların olduğu göze çarpmaktadır. Birçok
uzman bu savaşların Germenlerle yerli halk arasındaki sıcak temasın bir
yansıması olduğunu düşünmektedir.
Kuzey
mitlerinde en büyük mücadele baş tanrılar Odin ve Thor’un Vanirler’in tanrısal
konuma sahip oluşlarına karşı çıkmalarıyla başlar. Aesirler, Vanirler’i çöküşe
uğratmak için Gullveig (altın içki) adlı kadını aracı ederler. Ve savaş böylece
başlar. Her iki grubun da tamamen güçten düşmesiyle, tanrılar taraf
değiştirirler. Vanirler, Njord ve oğlu Frey’i; Aesirler ise Mimir ve Hoenir’i
değiş tokuş için gönderirler. Ateşkesi kutlamak üzere toplanan tanrıların tümü
bir kaseye tükürerek, aralarındaki ahengin ve barışın alameti olan Kvasir adlı
devi yaratırlar. Kvasir bir süre sonra kurban edilir ve yeni tanrıların meydana
getirilebilmesi için kanından güçlü bir içki yapılır. Kvasir, tanrıların yeni
içeceği olur ve birçok şiire de ilham kaynaklığı eder böylelikle.
ŞEYTAN LOKİ
Mitolojinin
önemli bir bölümü Balder ve Loki adlı tanrılara ilişkindir. Odin’in oğlu
Balder, zekanın, dindarlığın ve bilginin kaynağı olarak karşımıza çıkar.
Balder’in Glitnir adı verilen cennette bir sarayı vardır. Tanrılar ve insanlar
yasal konuları danışmak, onun fikrini almak ve sonsuz adaletinden istifade
etmek için Balder’in kapısını çalarlardı sık sık. Loki, Aesirler tarafından
evlat edilen bir devdi. O ve Odin bir dostluk andı etmişlerdi.
Bir
gece Balder oldukça rahatsız edici bir düş görür. Düşe göre yaşamı büyük bir
tehdit altındadır. Bu durumu hemen Aesirler’e haber vermesi üzerine, annesi
Frigg ateş ve sudan, tüm metallerden, kuş ve vahşi hayvanlardan, toprak ve
taştan oğluna zarar vermemeleri için söz alır. Daha sonra Balder’i aralarına
alan Aesirler ona ok ve taş atarak eğlenmeye başlarlar. Çünkü verilen söz onu
tüm zararlara karşı korumaktadır. Loki bu durumu sezer ve durumu sorgulamaya
başlar. Kardeşinin neden acı çekmediğini araştırdığında annesi ona doğanın
yeminini anlatır. Ayrıca doğada yalnızca ökseotunun bu sözü vermediğini de
ekler. Loki ökseotunu bulup hemen Aesirler’in arasına getirir ve onu Balder’in
kardeşi, kör tanrı Hoder’e, kötü oyununa ortak olması için sunar. Hoder
ökseotuyla Balder’e saldırınca, Balder oracıkta ölür. Aesirler intikam almak
isterler ancak sarayın kutsiyeti nedeniyle bunu yapamazlar.
Bir Viking rölyefinden örnek. ‘Ölülerin Son Yolculuğu’
Çünkü
Balder bir savaşçı değildir, bir savaşta ölmemiştir, bu yüzden ölü
kahramanların toplandığı devasa salona, Valhalla’ya gidemeyecektir. Balder,
ölülerin koruyucusu Hel’in eline düşer. Odin, Balder’in serbest kalmasını talep
ettiğinde Hel, dünyada ölü veya canlı her şey Balder için ağlarsa onun
Aesirler’e dönebileceğini söyler, aksi takdirde daima Hel ile kalacaktır.
Aesirler mesajı doğanın, insanların, tanrıların ve hayvanların Balder’e
ağlaması için dünyaya yayarlar. Tümü buna olumlu cevap verirler; Balder’in
Hel’in krallığında kalmasını isteyen dev kadın, Thokk hariç (aslında kılık
değiştiren Loki’den başkası değildir).
BÜYÜK SAVAŞ: RAGNARÖK
Aesirler
sonunda Loki’yi yakalamayı başarırlar ve şeytani numaralarını yapmasını
engellemek için her yanını zincirlerler. Loki kılık değiştiremez ama bir gün
zincirlerini kırar. Bu tüm kötülüklerin, canavarların ve devlerin tanrılara
saldıracağının alametidir aslında. Tanrıların şafağında büyük Ragnarok savaşı
başlamıştır. Odin, daha sonra oğlu Vidar tarafından öldürülecek olan kurt
Fenrir tarafından yenir. Korkunç mücadelelerin tanrılar ve kötü kuvvetlerin
arasında yarattığı öfke tanrı Heimdall ve Loki’nin yüzyüze gelmeleri ve
birbirlerini öldürmeleriyle son bulur. Dünya ateşle yok edilir ve bütün kainat
sulara gömülür. Bu son yıkımı bir yeniden doğuş, dünyanın denizden yeniden
yükselmesi, yeşille çepeçevre sarılması ve bitkilerin ortaya çıkması izler.
Ölen Aesirler’in oğulları Asgard’a, hükümdarlıklarına geri dönerler. Tıpkı
babalarının yaptığı gibi.
VALHALLA
Vikinglerin,
‘ölülerin toplandığı salon’ olarak tahayyül ettikleri Valhalla, kesinlike bizim
anladığımız cennet kavr***** benzemez. Çünkü dünyada iyilikler yaparak yaşayanların
öldükten sonra ikamet edecekleri bir mekan değildir. Asgard’ın 12 krallığından
biridir ve Ragnarok savaşına kadar tanrılara ev sahipliği yapmıştır. Bundan
sonra tanrılar, Odin’le birlikte devlere karşı savaş yapabilmek için yola
çıkmışlardır.
Kahramanlar
zorlu bir mücadelenin ardından öldüklerinde Valhalla’ya getirilirler. Savaş
meydanlarında ölenleri taşıma işi Valkyry’lere düşer. Bu savaşçı kadınlar
Odin’in hizmetkarlarıdır, ancak asıl görevleri savaşlara gözetmenlik yapmak ve
kimin ölüp kimin yaşayacağına karar vermektir.
Valhalla’da yapılan ziyafet sofralarının en başında her iki omzundaki kuzgunuyla Odin oturur. Kuzgunlardan biri Huginn (düşünce) ve diğeri Muninn’dir (hafıza). İkisi de dünyadan Odin’e mesaj getirirlerdi.
Valhalla’da yapılan ziyafet sofralarının en başında her iki omzundaki kuzgunuyla Odin oturur. Kuzgunlardan biri Huginn (düşünce) ve diğeri Muninn’dir (hafıza). İkisi de dünyadan Odin’e mesaj getirirlerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder