Eski
Yunan’da İ.Ö 5. yüzyılın ikinci yarısından İ.Ö 4. yüzyılın başlarına
değin para karşılığı felsefe öğreten gezgin felsefecilerin (sofistler)
oluşturdukları akıma bilgicilik denir.
Sofist
deyimi, bilgeliği yeğleyen öğreti, bilgi öğretmeni, siyasada yararlı olma
sanatı, söz söyleme sanatı anlamlarında kullanılmıştır. İ.Ö 5.
yüzyıl, antik çağ Yunan felsefesinde bilgicilik akımının egemen olduğu
çağdır. İlk düşünür sayılan Thales’den beri ortaya atılan sayısız
varsayımlar, sonunda insan zekâsını şahlandırmış ve bütün olup bitenleri
yeniden gözden geçirerek kıyasıya eleştirmeye yöneltmişti. Doğa
bilimlerinin denetiminden yoksun insan düşüncesi, varlığın temeli
konusunda daldığı hayal aleminden kendisine dönüyordu. Bilgicilik akımının
inceleme amacı, insanın kendisiydi. Protagoras’ a göre , “insan her şeyin
ölçüsü” ydü. Bilgi, teorik bir merak değil, pratik bir yarar olmalıydı.
Protagoras “tanrılara gelince, ben onların ne var olduklarını ne de yok
olduklarını bilirim” diyordu. Bilgici Hippias, giydiği elbiseyi kendisi
diktiği için “ bağımsızlığa kavuşmakla” övünüyordu. İnsan her türlü yapma
bağlardan kurtulmak ve insansal yasanın (nomos) yerine doğal yasa (physis)
konulmalıydı.
Bilgiciler,
özdekçi düşünceleri sürmekle beraber, ürünü oldukları idealist çizgiyi
sürdürmüşler ve dünyayı tanıma olanağını yadsımışlardır. İşte bu idealist
çizgidir ki, bir yandan bilgicilik akımını yozlaştırarak felsefeyi güzel
söz söyleme sanatına dönüştürürken diğer yandan idealist
ilkelerin gelişmesi sürecini doğurmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder