Anaximandros: İyonya Okulunun, M. Ö. 610
yılında doğup, M. Ö. 547 yılında öldüğü tahmin edilen ikinci düşünürü.
Bilimsel Çalışmaları: Coğrafya alanında,
onun Karadeniz’e açılan denizciler için bir harita yapmış olduğu anlatılır.
Anaximandros, yine tarihte ilk kez olarak meskun dünyanın bir levha üzerine
resmini yapmaya kalkışmıştır. Astronomi alanında, güneş ekliptiğinin eğriliğini
anlamak gibi önemli bir adım atan Anaximandros kozmolojisinde, dünyanın bir
tepsi değil de, bir silindir şeklinde olduğu düşüncesine ulaşmıştır. O,
biyolojide ise, kendisinin gözlemi akıl yürütme veya argümanla desteklediğini
mükemmel bir biçimde gözler önüne seren bir evrim teorisi geliştirmiştir.
Yaşamın denizlerde ve suda başladığını, insanlar da dahil olmak üzere, tüm
canlıların önce denizlerde yaşamış olup, karaya daha sonra çıktıklarını
söyleyen Anaximandros’un teorisine göre, insan türünün ataları, önce balıkların
vücudunda doğmuş ve ancak yaşamlarını kendi başlarına sürdürebilecek bir
olgunluğa eriştikten sonra, karaya çıkmışlardır.
Felsefi Görüşleri: Anaximandros önce, çağdaşı Thales’in maddi töz olarak “su” arılayışına,
suyun nicelik bakımından sınırlı, nitelik bakımından belirli olduğu
gerekçesiyle karşı çıkmıştır. Su ya da nem, çatışma ve savaşlarını açıklamak
durumunda olduğumuz karşıtlardan biri olup, ondan hiçbir zaman karşıtı çıkmaz.
Başka bir deyişle, değişme, doğum ve ölüm, büyüme ve küçülme,
çatışma ve savaşın, bir öğenin sınırlarını diğerinin aleyhine olacak şekilde
genişletmesinin bir sonucu olduğu için, suyun doğasına aykırı bir yapıda olan
şeylerin, su içinde nasıl olup da eriyip gitmedikleri sorusuna doyurucu bir
açıklama getirilemez. Sudan, öyleyse yalnızca ıslak ve soğuk olan şeyler
türeyebilir. Oysa, dünyada, ıslak ve soğuk olan şeylere ek olarak, sıcak ve
kuru olan şeyler de vardır.
Suyun nitelik bakımından belirli olmasının yarattığı güçlükten kurtulsak bile, bu kez suyun nicelik bakımından sınırlı oluşunun yarattığı güçlük karşımıza çıkar. Buna göre, su gibi nicelikçe sınırlı bir maddeden, sonlu bir kütleden evreni meydana getiren sonsuz varlık kütlesi doğamaz. Sonsuz sayıda evren olduğunu öne süren Anaximandros’ta, sonsuz sayıdaki evren görüşü, sonsuz miktarda maddeyi gerektirir.
Anaximandros, işte buradan hareketle evrenin ilk maddesi ya da maddi tözünün, nitelik bakımından belirsiz, nicelik bakımından sınırsız bir madde olması gerektiğini söylemiş ve, söz konusu özellikleri taşıyan ilk maddesine, hiçbir duyusal maddeyle özdeş olmayan belirsiz bir varlık, soyut bir ilke anlamında apeiron adını vermiştir. Anaximandros varolan her şeyin, nicelik bakımından sınırsız ya da sonsuz, nitelik bakımından belirsiz, ölümsü ve ezeli-ebedi ve ilk ilkesi ya da nedeni olan apeirondan bitimsiz bir varlığa geliş süreci içinde önce karşıtların, sonra da tüm diğer varlıkların doğduğunu öne sürmüştür. Suyun nicelik bakımından sınırlı, nitelik bakımından belirli olduğu gerekçesiyle karşı çıkmıştır.
Onun, ilk madde olarak nicelikçe sınırlı, nitelikçe belirli bir öğe ya da maddenin seçilmesi evresini geçerek, her şeyin kendisinden türediği belirsiz, sınırsız bir arkhe anlayışına ulaşması, felsefede ciddi ve gerçek bir ilerlemeyi ifade eder.
Suyun nitelik bakımından belirli olmasının yarattığı güçlükten kurtulsak bile, bu kez suyun nicelik bakımından sınırlı oluşunun yarattığı güçlük karşımıza çıkar. Buna göre, su gibi nicelikçe sınırlı bir maddeden, sonlu bir kütleden evreni meydana getiren sonsuz varlık kütlesi doğamaz. Sonsuz sayıda evren olduğunu öne süren Anaximandros’ta, sonsuz sayıdaki evren görüşü, sonsuz miktarda maddeyi gerektirir.
Anaximandros, işte buradan hareketle evrenin ilk maddesi ya da maddi tözünün, nitelik bakımından belirsiz, nicelik bakımından sınırsız bir madde olması gerektiğini söylemiş ve, söz konusu özellikleri taşıyan ilk maddesine, hiçbir duyusal maddeyle özdeş olmayan belirsiz bir varlık, soyut bir ilke anlamında apeiron adını vermiştir. Anaximandros varolan her şeyin, nicelik bakımından sınırsız ya da sonsuz, nitelik bakımından belirsiz, ölümsü ve ezeli-ebedi ve ilk ilkesi ya da nedeni olan apeirondan bitimsiz bir varlığa geliş süreci içinde önce karşıtların, sonra da tüm diğer varlıkların doğduğunu öne sürmüştür. Suyun nicelik bakımından sınırlı, nitelik bakımından belirli olduğu gerekçesiyle karşı çıkmıştır.
Onun, ilk madde olarak nicelikçe sınırlı, nitelikçe belirli bir öğe ya da maddenin seçilmesi evresini geçerek, her şeyin kendisinden türediği belirsiz, sınırsız bir arkhe anlayışına ulaşması, felsefede ciddi ve gerçek bir ilerlemeyi ifade eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder