Uzman Klinik Psikolog
KGB nedir?
KGB çocuk ve ergenlerde görülen bir davranış bozukluğu rahatsızlığıdır. Çocuğun veya ergenin yaşına göre normal sayılamayacak derecede itaatsiz olma durumu, tartışmacı tavrı ve aileye karşı koyması gibi davranışlarla kendini gösterir.
KGB çocuk ve ergenlerde görülen bir davranış bozukluğu rahatsızlığıdır. Çocuğun veya ergenin yaşına göre normal sayılamayacak derecede itaatsiz olma durumu, tartışmacı tavrı ve aileye karşı koyması gibi davranışlarla kendini gösterir.
Birçok çocuk ve ergen gelişim sürecinde
bu tip karşı koyma davranışları sergiler ki bu, belirli bir ölçüye kadar normal
sayılabilir. Fakat KGB tanısı konulan çocuk ve ergenlerde bu tip davranışlar
daha uzun sürer ve normalden daha ciddi boyutlara ulaşıp çocuk ya da ergenin
yaşantısını ve çevresiyle ilişkisini etkileyici boyutlara ulaşır.
Peki ya sizin çocuğunuzun davranış
bozuklukları KGB tanısı alacak derecede ileri mi?
Bunu anlamak için rahatsızlığı biraz daha
tanıyalım. Bu tanıya sahip çocuk ve ergenler erişkinlerin koyduğu kurallara
uymayı reddederler ve inatçılık sergilerler. İtaatsiz olmanın yanı sıra, çabuk
sinirlenirler, kolay ağlarlar, ve çoğu zaman öfkeli ve çekememez bir tavır
içerisindedirler. Sık sık tartışma çıkarma olasılıkları yüksektir ve tartışma
sırasında öfkelerini kontrol altında tutmakta zorlanırlar. Genel olarak
kendilerinde bir problemin farkına varmaz, kendi hataları için başkalarını,
özellikle de anne, baba ya da öğretmenleri gibi otorite figürlerini suçlarlar.
Bu çocuk ve ergenler, ailelerine karşı da sabırsız ve hoşgörüsüz olabilirler.
KGB tanısı konulan ergenler, çocuklardan
farklı olarak, karşılarındakileri bilinçli olarak öfkelendirip kışkırtmaya
meyilli olabilirler. Kusur bulucu, sinir bozucu, eleştirel tavırlar içerisinde
karşı tarafı hedef alan bir tutum sergileyebilirler. Yine bu tutum, genel
olarak anne babayı ya da öğretmenleri hedef alır ve sabırları zorlayabilir.
DSM-IV’e göre KGB ‘nin tanı kriterleri
şöyledir:
• Sık sık hiddetlenme
• Erişkinlerle sık sık tartışmaya girme
• Erişkinlerin isteklerine uymayarak
karşı gelme ve bunları reddetme
• Başkalarını kızdırma ve kışkırtma
isteği
• Kendi yaptığı olumsuz davranışlar için
başkalarını suçlama
• Kolay sinirlenme
• Kolay gücenme ve içerleme
• Kin ve intikam isteği
Yukarıdaki davranışların en az dördünü
altı aydır göstermekte olan çocuk ve ergenlerin bu bozukluğa sahip olduğu kabul
edilmektedir.
Nedenleri:
Nedenleri tam olarak anlaşılamasa da,
KGB’nin insan ilişkilerinde yaşanan olumsuz etkileşimin içselleştirilmesiyle
ortaya çıktığı düşünülmektedir. Ebeveynlerin ve diğer otorite figürlerinin
kullandığı yöntemlerin çocuk ve ergenlerin davranışlarını etkilediği üzerine
teoriler mevcuttur.
KGB’nin belli etmenlerin bulunduğu aile
ortamlarında daha sık ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu etmenlerden biri, aile
tarafından konulan kuralların çok sert, çok gevşek ya da dengesiz olmasıdır.
Diğer bir etmen ise, bu kuralların ve disiplinin aile tarafından tutarsız
uygulanmasıdır. Ayrıca, yapılan araştırmalar KGB tanısı koyulan çocukların
ailelerinde en azından bir ebeveynin kendi ilişkilerinde muhalif tavırlar
sergileyerek çocuk ya da ergene negatif örnek olduğunu gösterir. Yine aynı
şekilde, bu ailelerde en azından bir ebeveyn, kendi problemleri nedeniyle,
duygusal ya da fiziksel olarak çocukla yakın ilişkiler içinde değildir.
Bazı teoriler, KGB’de genetik bir etmen
olabileceğini savunur. Fakat yapılan araştırmaların çoğu ailelerde görülen bu
rahatsızlığın genlerden çok, nesilden nesile geçen ortak yetiştirme
şekillerinden kaynaklanabileceğini gösterir.
Tedavi Süreci:
KGB’nin tedavi sürecinde hem söz konusu
çocuk ya da ergen, hem de aile önemli rol oynar. KGB’nin çocuk ve ergenlerde
görülen bir davranış bozukluğu olduğu düşünülürse, tedavinin hedefi çocuğun
olumsuz ve zarar verici davranışlarını ortadan kaldırarak, doğru davranışları
öğrenip sosyal ilişkilerinde kullanmaya başlamasını sağlamaktır. Böylece de,
çocuğun çevresi ve özellikle de ailesiyle ilişkilerini düzeltip devamını
sağlamaktır.
Tedavi sürecinde aileye de önemli
görevler düşer. Ailenin koyduğu kurallar ve bu kurallardaki tutarlılığı, ve
çocukların davranışlarına verdikleri tepkiler konusunda bilinçlendirilmesi bu
rahatsızlığın tedavisinde önemli yer tutar. Bu bağlamda ideal tedavi hem
bilişsel davranışçı yöntemler, hem de aile terapisini içeren bir süreç olmalıdır.
Akılda bulundurulması gereken bir başka nokta ise, bu tip davranış bozuklukları
gösteren çocuk ve ergenleri erken teşhis edebilmek, ve ilk başta gözle görülür
sonuçlar alınamasa bile, uzun vadeli ve verimli sonuçlar görebilmek için
tedaviye devam etmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder