Beyin,
alt beyin, üst beyin, sinir sistemi diye üç kısımdan oluşur. İnsan beyninin
diğer canlılardan farkı, üst beynin gelişmiş olmasından
kaynaklanmaktadır. Alt beyin daha çok otomatik fonksiyonları denetler.
Kalbimizin atması, kan basıncı, hormonlar alt beyin tarafından idare edilir. Üst
beyin ise, daha çok entellektüel işlevlidir. Bilgiler burada kaydolunur,
değerlendirme burada yapılır, davranışlar buradan idare edilir. Peki, üst
beyin alt beyni kontrol edebilir mi? Yapılan araştırmalar, bunun mümkün
olduğunu göstermiştir. Biz, mutlu olmayı düşününce mutlu oluyor, hastalığı
kafamıza takınca da hasta oluyoruz. Yani, düşünce tarzımız; hem yaşantımızı,
hem de bedenimizi etkilemektedir. O zaman şu ortaya çıkar: Beynimizin
bizim için en önemli tekniği, olumlu düşünmenin ileri şekillerini uygulamasıdır.
Olumsuz
zihni kurgu, yani olumsuz düşünce ise beynimizi kendimize karşı olumsuz
çalışmaya programlayacaktır. Örneğin bir futbolcu, üç kez kaleciyle karşı
karşıya kalmasına rağmen topu dışarıya atmıştır. Bir dahaki maçta aynı hatayı
yapmak istememektedir. Bunun için beynini şöyle programlamıştır: “Topu dışarı
atmayacağım. Topu dışarı atmayacağım.” Bunu kendi kendine defalarca söylemiş ve
maça çıkmıştır. Sonuç: Topu yine dışarı atmıştır. Burada futbolcunun
yaptığı hata, topu kaleye atmaya değil, dışarı atmamaya şartlanmasıdır. Bu
durumda beyin, kalenin içine değil, dışına kilitlenmiştir. Bu olumsuz uyarıcı
da, başarıya değil, başarısızlık korkusu yüzünden başarısızlığa
götürmüştür. Olumlu düşüncede temel nokta, beyni olumlunun üzerine
programlamaktır. Yâni, başarısız olmamayı değil, sadece başarmayı
düşünmelisiniz. Bunu hafıza noktasında düşünürsek, unutmayı değil
hatırlamayı seçmeli, ona kilitlenmelisiniz. Evet, başarının en önemli
anahtarlarından birisi, beynin olumlu düşünceye programlanmasıdır. Bu ise, gerçek
bir özeni gerektirmekle beraber, aslında zevkli bir uğraştır.
OLUMLU DÜŞÜNMENİN GETİRİLERİ
Amerika’da
bir okulda ilginç bir deney yapılır. Özel bir sınıf oluşturulur ve bir grup
öğretmen bu sınıfa verilir. Öğretmenlere, bu sınıftaki öğrencilerin çok
seçme öğrenciler olduğu söylenir. Öğrencilere de aynı şekilde, öğretmenlerinin
çok seçme öğretmenler oldukları belirtilir. Yıl sonunda, sınıfın başarısı
hârikadır. Okul müdürü, o öğretmenlerle bir toplantı yapar ve sınıfın gerçekte
kura ile, gelişigüzel bir şekilde oluşturulduğunu açıklar. Bunun üzerine
öğretmenler, “Bu durumda, demek ki biz süper öğretmenleriz.” derler. Müdür
cevap verir: – Hayır, sizler de kura ile seçildiniz. İnsanların ortaya
çıkaracakları eserler, genellikle yakın çevresindeki insanların kendilerinden
bekledikleriyle doğru orantılıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder