Paranoya Çoğumuz ara sıra başkalarının bize düşmanca
davrandığı duygusuna kapılırız. Ancak paranoyaklar sürekli olarak komşuları
birtakım garip “yaratıklar” hatta Merihliler olabilecek bir grup “kötünün”
tehdidi altında bulundukları hezeyanı içindedirler. Paranoya karmaşık bir
ruhsal hastalıktır. En çarpıcı belirtileri hezeyanlardır. Paranoyak kişi
başkalarının kendisine haksızlık yaptığına eziyet ettiğine inanır. Bu “kötü
niyetli başkaları” Merihlilerden casuslara ve televizyon spikerlerine kadar
uzanan çok çeşitli kişiler olabilir.
Nedenleri
Paranoya genellikle bir psikoz yani akıl hastalığı
belirtisidir ve nedeninin kısmen kalıtsal kısmen de çevre etkilerine bağlı
olduğu düşünülmektedir. Araştırmalar aynı genetik yapıya sahip tek yumurta
ikizlerinin ya birlikte paranoyak olduklarını ya da olmadıklarını oysa farklı
genetik yapıları olan çift yumurta ikizlerinde bu birlikteliğin çok daha az
olduğunu göstermektedir. Sonuç bir tür kalıtsal etkinin var olduğu görüşünü
desteklemektedir. Öte yandan çevrenin yarattığı stresler belli aile içi ilişki
biçimleri ve yaşam tarzları da paranoya olasılığını artırmaktadır. Ancak
kalıtsal yatkınlık olmaksızın bu etkilerin paranoyaya yol açma olasılığı
düşüktür.
Aşağı yukarı herkes zaman zaman kendisiyle
“uğraşıldığı” düşüncesine kapılır. Ama bu geçicidir ve değişen koşullarla
birlikte ortadan kalkar. Ancak eğer kalıtsal etken söz konusuysa belirtilerin
dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Araştırmalar anne – babaları paranoyak
olanların en yüksek risk grubuna girdiklerini göstermektedir. Paranoya daha çok
ileri yaşlarda ve toplumun alt tabakalarından kişilerde görülmektedir. Dikkatli
incelemeler bu ruhsal rahatsızlık ciddileştikçe gerek hastalığının gerekse
kendisine kötülük edildiği duygularının yoğunlaşması sonucu hastanın insanlarla
yakın ilişkilerden kaçındığını bunun da onu toplam merdiveninin alt
basamaklarına doğru ittiğini ortaya koymaktadır. Paranoya kendi başına pek
tehlikeli değildir. Ama daha tehlikeli bir durumun yani paranoid şizofreninin
bir ön uyarısı olabileceği unutulmamalıdır. Kötülük görme duyguları bazen
misillemede bulunma arzusu ya da içinde bulunduğu durumla kendi başına başa
çıkma düşüncesini doğurabilir. Sözgelimi insanların kendisini ve başkalarını
radyodan çıkan elektrik dalgalarıyla ele geçirdiğine inanan bir paranoyak karşı
önlem almanın görevi olduğunu düşünebilir ve harekete geçebilir. Ama gerçek bir
tehlike olasılığı pek azdır çünkü hasta kişi aynı zamanda çok tedirgin ve korku
içinde olduğundan tehditleri yalnızca sözde kalır.
Belirtiler
Hasta çok canlı sanrılar yaşayabilir olmayan sesler
işitebilir. Günlük olaylara rastlantılara başkalarının sıradan hareketlerine
kendine ilişkin olağanüstü anlamlar verir. Kulak misafiri olduğu konuşmaların
kendisine ilişkin olduğunu bunun herkesin ona karşı birleşmiş olduğunu
kanıtladığına inanabilir. Sokaklarda rastlantı sonucu birbirine benzer insanlar
görse izlendiği kanısına kapılabilir. Sonuç olarak paranoyak kişi çoğunlukla
korkak kafası karışık ve sinirlidir. Yine de başka akıl hastalıklarına oranla
düşünme ve öteki zihinsel süreçlerde fazla bir bozulma olmaz. Eziyete
haksızlığa uğrama duygusu bunamada epilepside ve amfetamin türü ilaçların
alınması sonucunda da görülebilir. İlaçla ortaya çıktığında geçicidir ancak
ilaç bedende etkisini sürdürdüğü varlığını korur.
Tedavi
Paranoya ciddi bir hastalıktır ve tedavisi kolay
değildir. Ne yazık ki belirtiler genellikle geç fark edilir. Uzun süre hastanın
yalnızca kavgacı huzursuzluk yaratıcı olduğu düşünülür. Öteki davranışları ve
inançları olağan akla uygun olduğu için kimse akıl hastalığından kuşkulanmaz.
Tam anlamıyla ileri bir durum olan paranoid şizofreni genellikle psikotrop türü
ilaçlarla tedavi edilir. Hastaların dörtte biri ilaç tedavisi ve psikoterapiyle
belli bir süre sonra iyileşir. Ancak paranoyak özellikler ortadan kalksa da
hasta sürekli tıbbi gözetim altında tutulmalıdır.
Ek: Paranoya
Başlıca belirtisinin sanrılar olduğu psikiyatrik
bozukluklardır. Hasta genellikle iyi giyimlidir ve kişilikte bir dağılma ya da
günlük bir bozulma görülmez. Fakat egzantrik, garip,kuşkucu ya da düşmanca
tutum içinde olabilir. Hastanın duygu durum sanrısının içeriği ile uygunluk
gösterir. Büyüklük sanrıları olan hasta coşkulu, kötülük görme sanrıları olan
hasta kuşkucudur. Klasik tanım sanrısal bozukluğu olan hastaların belirgin ve
sürekli varsanılarının bulunmamasını öngörüyorsa da DSM-III-R ve DSM-IV de kısa
süreli varsanıların (özellikle somatik tip sanrısal bozuklukta beden kokusuyla
ilgili ya da genel olarak işitsel) bulunabileceği kabul edilmiştir. Konuşmanın
akışını ve niteliğini etkileyecek düşünce bozuklukları genellikle yoktur.
Bilişsel işlevler genellikle iyi bir düzeydedir. İntihar, cinayet ve şiddet
içeren diğer davranışların çokluğu bilinmiyorsa da klinisyenin bu konuda uyanık
olunması gerekir. Şiddet öyküsü olan kişilerde yıkıcı davranış cok yaygındır.
Sanrısal bozukluğu olan hastaların kendi durumlarına ilişkin yargıları oldukça
bozuktur ve hastahaneye genellikle polis, aile üyeleri ya da iş arkadaşları
tarafından getirilirler. Sanrı iceriği dışında yargıda belirgin bozukluk
saptanmaz. Sanrısal bozukluğu olan hastalar sanrı sistemlerinin dışında genellikle
güvenilir bilgiler verirler.
Yaygınlık
Sanrısal
bozuklukların toplumdaki dağılımını değerlendirmek
- bozukluğun yaygınlığının görece az oluşu
- bozukluğun tanımı ile ilgili değişik görüşler
- hastaların aileleri ya da çevreleri tarafından zorlanmadıkça hekime başvurmamaları
gibi nedenlerden dolayı güçlük göstermektedir. Fakat şizofreniden ve duygu durum bozukluklarından çok daha nadir bir bozukluk olduğu bilinmektedir. Ortalama başlangıç yaşı 40 tır fakat 18-90 yaşları arasında dağılım gösterir. Kadınlar yönünde hafif üstünlük vardır. Çoğu hasta evlidir ve bir işi vardır, klinik tablo güncel bir yer değişikliğiyle ve düşük sosyoekonomik durumla bağlantılı olabilir.
- bozukluğun yaygınlığının görece az oluşu
- bozukluğun tanımı ile ilgili değişik görüşler
- hastaların aileleri ya da çevreleri tarafından zorlanmadıkça hekime başvurmamaları
gibi nedenlerden dolayı güçlük göstermektedir. Fakat şizofreniden ve duygu durum bozukluklarından çok daha nadir bir bozukluk olduğu bilinmektedir. Ortalama başlangıç yaşı 40 tır fakat 18-90 yaşları arasında dağılım gösterir. Kadınlar yönünde hafif üstünlük vardır. Çoğu hasta evlidir ve bir işi vardır, klinik tablo güncel bir yer değişikliğiyle ve düşük sosyoekonomik durumla bağlantılı olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder