27 Temmuz 2020 Pazartesi

Paranoya

Paranoya

Paranoya Çoğumuz ara sıra başkalarının bize düşmanca davrandığı duygusuna kapılırız. Ancak paranoyaklar sürekli olarak komşuları birtakım garip “yaratıklar” hatta Merihliler olabilecek bir grup “kötünün” tehdidi altında bulundukları hezeyanı içindedirler. Paranoya karmaşık bir ruhsal hastalıktır. En çarpıcı belirtileri hezeyanlardır. Paranoyak kişi başkalarının kendisine haksızlık yaptığına eziyet ettiğine inanır. Bu “kötü niyetli başkaları” Merihlilerden casuslara ve televizyon spikerlerine kadar uzanan çok çeşitli kişiler olabilir.

Nedenleri
Paranoya genellikle bir psikoz yani akıl hastalığı belirtisidir ve nedeninin kısmen kalıtsal kısmen de çevre etkilerine bağlı olduğu düşünülmektedir. Araştırmalar aynı genetik yapıya sahip tek yumurta ikizlerinin ya birlikte paranoyak olduklarını ya da olmadıklarını oysa farklı genetik yapıları olan çift yumurta ikizlerinde bu birlikteliğin çok daha az olduğunu göstermektedir. Sonuç bir tür kalıtsal etkinin var olduğu görüşünü desteklemektedir. Öte yandan çevrenin yarattığı stresler belli aile içi ilişki biçimleri ve yaşam tarzları da paranoya olasılığını artırmaktadır. Ancak kalıtsal yatkınlık olmaksızın bu etkilerin paranoyaya yol açma olasılığı düşüktür.
Aşağı yukarı herkes zaman zaman kendisiyle “uğraşıldığı” düşüncesine kapılır. Ama bu geçicidir ve değişen koşullarla birlikte ortadan kalkar. Ancak eğer kalıtsal etken söz konusuysa belirtilerin dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Araştırmalar anne – babaları paranoyak olanların en yüksek risk grubuna girdiklerini göstermektedir. Paranoya daha çok ileri yaşlarda ve toplumun alt tabakalarından kişilerde görülmektedir. Dikkatli incelemeler bu ruhsal rahatsızlık ciddileştikçe gerek hastalığının gerekse kendisine kötülük edildiği duygularının yoğunlaşması sonucu hastanın insanlarla yakın ilişkilerden kaçındığını bunun da onu toplam merdiveninin alt basamaklarına doğru ittiğini ortaya koymaktadır. Paranoya kendi başına pek tehlikeli değildir. Ama daha tehlikeli bir durumun yani paranoid şizofreninin bir ön uyarısı olabileceği unutulmamalıdır. Kötülük görme duyguları bazen misillemede bulunma arzusu ya da içinde bulunduğu durumla kendi başına başa çıkma düşüncesini doğurabilir. Sözgelimi insanların kendisini ve başkalarını radyodan çıkan elektrik dalgalarıyla ele geçirdiğine inanan bir paranoyak karşı önlem almanın görevi olduğunu düşünebilir ve harekete geçebilir. Ama gerçek bir tehlike olasılığı pek azdır çünkü hasta kişi aynı zamanda çok tedirgin ve korku içinde olduğundan tehditleri yalnızca sözde kalır.

Belirtiler
Hasta çok canlı sanrılar yaşayabilir olmayan sesler işitebilir. Günlük olaylara rastlantılara başkalarının sıradan hareketlerine kendine ilişkin olağanüstü anlamlar verir. Kulak misafiri olduğu konuşmaların kendisine ilişkin olduğunu bunun herkesin ona karşı birleşmiş olduğunu kanıtladığına inanabilir. Sokaklarda rastlantı sonucu birbirine benzer insanlar görse izlendiği kanısına kapılabilir. Sonuç olarak paranoyak kişi çoğunlukla korkak kafası karışık ve sinirlidir. Yine de başka akıl hastalıklarına oranla düşünme ve öteki zihinsel süreçlerde fazla bir bozulma olmaz. Eziyete haksızlığa uğrama duygusu bunamada epilepside ve amfetamin türü ilaçların alınması sonucunda da görülebilir. İlaçla ortaya çıktığında geçicidir ancak ilaç bedende etkisini sürdürdüğü varlığını korur.

Tedavi
Paranoya ciddi bir hastalıktır ve tedavisi kolay değildir. Ne yazık ki belirtiler genellikle geç fark edilir. Uzun süre hastanın yalnızca kavgacı huzursuzluk yaratıcı olduğu düşünülür. Öteki davranışları ve inançları olağan akla uygun olduğu için kimse akıl hastalığından kuşkulanmaz. Tam anlamıyla ileri bir durum olan paranoid şizofreni genellikle psikotrop türü ilaçlarla tedavi edilir. Hastaların dörtte biri ilaç tedavisi ve psikoterapiyle belli bir süre sonra iyileşir. Ancak paranoyak özellikler ortadan kalksa da hasta sürekli tıbbi gözetim altında tutulmalıdır.

Ek: Paranoya
Başlıca belirtisinin sanrılar olduğu psikiyatrik bozukluklardır. Hasta genellikle iyi giyimlidir ve kişilikte bir dağılma ya da günlük bir bozulma görülmez. Fakat egzantrik, garip,kuşkucu ya da düşmanca tutum içinde olabilir. Hastanın duygu durum sanrısının içeriği ile uygunluk gösterir. Büyüklük sanrıları olan hasta coşkulu, kötülük görme sanrıları olan hasta kuşkucudur. Klasik tanım sanrısal bozukluğu olan hastaların belirgin ve sürekli varsanılarının bulunmamasını öngörüyorsa da DSM-III-R ve DSM-IV de kısa süreli varsanıların (özellikle somatik tip sanrısal bozuklukta beden kokusuyla ilgili ya da genel olarak işitsel) bulunabileceği kabul edilmiştir. Konuşmanın akışını ve niteliğini etkileyecek düşünce bozuklukları genellikle yoktur. Bilişsel işlevler genellikle iyi bir düzeydedir. İntihar, cinayet ve şiddet içeren diğer davranışların çokluğu bilinmiyorsa da klinisyenin bu konuda uyanık olunması gerekir. Şiddet öyküsü olan kişilerde yıkıcı davranış cok yaygındır. Sanrısal bozukluğu olan hastaların kendi durumlarına ilişkin yargıları oldukça bozuktur ve hastahaneye genellikle polis, aile üyeleri ya da iş arkadaşları tarafından getirilirler. Sanrı iceriği dışında yargıda belirgin bozukluk saptanmaz. Sanrısal bozukluğu olan hastalar sanrı sistemlerinin dışında genellikle güvenilir bilgiler verirler.
Yaygınlık
Sanrısal bozuklukların toplumdaki dağılımını değerlendirmek
- bozukluğun yaygınlığının görece az oluşu
- bozukluğun tanımı ile ilgili değişik görüşler
- hastaların aileleri ya da çevreleri tarafından zorlanmadıkça hekime başvurmamaları
gibi nedenlerden dolayı güçlük göstermektedir. Fakat şizofreniden ve duygu durum bozukluklarından çok daha nadir bir bozukluk olduğu bilinmektedir. Ortalama başlangıç yaşı 40 tır fakat 18-90 yaşları arasında dağılım gösterir. Kadınlar yönünde hafif üstünlük vardır. Çoğu hasta evlidir ve bir işi vardır, klinik tablo güncel bir yer değişikliğiyle ve düşük sosyoekonomik durumla bağlantılı olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder