Yaşlı adamın adı SARTEBUS, genç çocuğunki
ise KIM’di… Kim, yalnız yaşayan, yiyecek ve başını örtecek bir çatıdan çok, bir
neden arayan, köyden köye dolaşan bir yetimdi. “Neden” diye merak ederdi ;
“Neden her şey bu kadar zor ? Biz
kendimiz mi zorlaştırıyoruz, yoksa mücadele etmemiz gerektiği için
mi?” Bunlar, Kim kadar genç bir çocuk için bilgece düşüncelerdi.. Bir
gün, aynı yolda seyahat eden yaşlı bir adamla tanıştı.
Yaşlı adam, oldukça ağır görünen, üzeri
örtülü, büyük bir sepet taşıyordu. Yol kenarında mola verdiklerinde, yaşlı adam
yorgun bir halde sepetini yere koydu. Kim’e, sanki “yaşlı adam
varını-yoğunu bu sepette taşıyormuş ”gibi geldi. “Sepetin içinde onu bu kadar
ağır yapan ne var?” diye sordu Kim, Sarbetus’a..
- “Onu senin için taşımak beni mutlu edecektir.
Ne de olsa sana göre çok genç ve güçlüyüm!”.
- O senin, benim yerime taşıyabileceğin
bir şey değil” diye yanıtladı yaşlı adam.
- “Kendim taşımam gereken bir şey”. Ve
ekledi… “Bir gün, kendi yolunda yürüyeceksin ve benimki kadar ağır bir sepet
taşıyacaksın”
Günlerce ve kilometrelerce birlikte
yürüdüler ve Kim, Sarbetus’a “insanların neden böyle kendi kendilerine
eziyet ettikleri” hakkında sorular sordu. Ama ne yanıtlarını öğrenebildi, ne de
yaşlı adamın taşıdığı sepetin içindeki ağır yükün ne olduğunu… Sonunda Sartebus,
artık daha fazla yürüyemeyeceği ve son kez dinlenmek için uzandığı zaman,
sepetin içindeki sırrı söyledi ve neden insanların kendi kendilerine eziyet
ettiklerinin yanıtını da verdi :
- “Bu sepette” dedi Sartebus, “kendim
hakkında inandığım ama gerçek olmayan şeyler var. Onlar, yolculuğum boyunca
ağırlık yapan taşlardı.” “Şüphenin her çakıltaşının, tereddütün her kum
tanesinin ve yanılgının yol boyunca topladığım her kilometre taşının ağırlığını
sırtımda taşıdım. Bunlar olmadan çok ilerilere gidebilirdim. Hayalimde
canlandırdığım insan olabilirdim. Ama bunlarla, yolun sonunda,gördüğün gibi
başbaşayım..” Ve sepeti kendisine bağlayan ipleri bile çözemeden, yaşlı adam
gözlerini kapadı, son uykusuna daldı… Kim, sepeti Sarbetus’un sırtından
çözdü ve içini merakla açtı…Sepetin içi boştu!.. Ve o anda sorularının yanıtını
anlar gibi oldu :Çoğumuz, sırtımızdaki bir sepette korkularımızı ve kendi
oluşturduğumuz sınırlarımızı taşıyarak yaşadığımız için, hayallerimizle
birlikte gömülüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder