A. KENT
Kent,genel anlamda kentsel yerleşmelerin yaygın
adıdır.Kırsal olmayan şeklinde dile getirilen kent tanımımıza geçmeden önce
kırsaldan neyi kastettiğimizi açıklamak gerekir. Kırsal kesim, genel anlamda
kentin karşıtı olarak nüfusun büyük kısmının tarımla uğraştığı,daha çok cemaat
karakteri gösteren yerleşim birimleridir. “Kırsal kesim köy ve/veya kasaba,
sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri, yönetim durumu ve demografik açıdan
kentten ayırt edilen,genellikle tarımsal alanda çalışmak gibi işlevlerle
belirlenen, konutları,öteki yapıları ve toplumsal ilişkileri bu yaşamı yansıtan
yerleşme birimidir.” 1
Köy veya kasabalar birincil grup ilişkilerinin
ağırlıkta olduğu, mesleki gruplaşma ve uzmanlaşmanın olmadığı,kişilerin
örf,adet,değer ve normlara göre davranışlarını biçimlendirdiği,eğitim oranı
düşük olan yerleşme birimleridir.
“Kent, sosyo -ekonomik ve kültürel özellikleri yönetim
durumu ve nüfus bakımından kırsal alanlardan ayırt edilen,genellikle tarımsal
olmayan üretimin yapıldığı, daha önemlisi hem tarımsal hem de tarım dışı üretim
dağıtım ve denetim işlevlerinin toplandığı,teknolojik gelişme derecelerine göre
belirli bir büyüklük,heterojenlik ve bütünleşme düzeyine varmış,ikincil
toplumsal ilişkilerin, toplumsal farklılaşma,uzmanlaşma ve hareketliliğin yaygın
olduğu yerleşim alanıdır”.2
Bunun yanı sıra kentler doğurganlık oranının kırsal
kesime göre düşük olduğu,çekirdek aile tipi yaygın olan,eğitim öğretimin yaygın
olarak yapıldığı yerleşim birimleridir.
Kentsel kesimlerde köy yerleşim birimlerinden farklı
olarak kent kültürü egemendir.
1)Kızılçelik,Sezgin,Sosyoloji Yazıları 2,Anı
yay,Ankara,2000,s. 114
2)a.g.e. s.120
“Kent kültürü,siyasal,dinsel,sanatsal hoşgörüden
/özgürlükten,laik düşünce ve demokrasiden,bilimsel bilgi ve nesnellikten oluşan
bir bütünlüktür”.3
Kent kültüründe örf,adet,gelenek,görenek ve tüm
bunları şekillendiren din olgusunun önemi azalmakta,dinsel özgürlük,sanat
,bilim ve tartışmalar önem kazanmaktadır.
Kent kavramını genel çerçevede kısaca tanımladıktan
sonra kentleşme sorunları üzerinde durmaya çalışacağız.
B. KENTLEŞME
Kentleşme dar anlamda,kent sayısının ve kentlerde
yaşayan nüfusun artması demektir.Kentsel nüfus köyden kente göçlerle
artar.Gelişmekte olan ülkelerde kentleşme bu şekilde nüfus akınları halinde
gerçekleşir.
Fakat kentleşme yalnızca nüfus hareketi bağlamında
düşünülmemelidir. Kentleşme, aynı zamanda o toplumda ekonomik ve toplumsal
yapıyla da ilintilidir.Bu nedenle kentleşmeyi tanımlarken o nüfus hareketini
yaratan toplumsal ve ekonomik değişmelere de yer vermek gerekir.Bu şekilde
düşünürsek kentleşme, “sanayileşmeye ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kent
sayısının artması bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında
artan oranda örgütleşme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde
kentlere özgü değişikliklere yol açan bir nüfus birikim süreci” olarak
tanımlanabilir.
Bu bağlamda günümüz toplumları sanayileşme süreciyle
birlikte az kentlileşmiş ya da çok kentlileşmiş olarak nitelendirilir.Kentleşme
ve sanayileşme arasında doğrudan bir ilişki vardır.Gelişmiş olan ülkelerde bu
durum paralellik arz ederken,gelişmekte olan ülkelerde, sanayileşme,
kentleşmeyi yavaş bir hızla takip etmektedir.
C. KENTLEŞME NEDENLERİ
Kentleşme nedenleri biri diğerinden etkilenen nedenler
olarak, ekonomik, teknolojik, siyasal ve psiko-sosyolojik nedenler şeklinde
sınıflandırılır.
A. EKONOMİK NEDENLER
Kentleşmenin ekonomik nedenlerinde daha çok kentlerin
sunduğu ekonomik üstünlüklerin fazla oluşu karşımıza çıkar.
Kentlerde işbölümü ve uzmanlaşmanın olması üretimi
kolaylaştırıp,gelirleri artırmaya yol açmaktadır.
3)a.g.e.127
4)Keleş,Ruşen,Kentleşme Politikası,İmge
kitabevi,İst,1975,s.19
Kentlerde çok sayıda uzmana ihtiyaç olmaktadır. “Öte
yandan,özellikle az gelişmiş ülkelerde,tarımın verimliliği ve kişi başına düşen
tarımsal gelir, köylüyü köyünde tutmaya yetmeyecek kadar düşüktür. Gerek bu
yetersiz gelirin, gerekse toprak iyeliğinin dengesiz dağılımı, tarım
topraklarının çok parçalanmış (ufalanmış) olması, iklim koşulları ve toprak
aşınması(erozyon), bu itici etmenleri güçlendiren nedenlerdir. Örneğin, Türkiye
de sözü edilen bütün koşulların, tarımdaki verimi azaltmak suretiyle, kentleşme
hızını geniş ölçüde etkilediği görülmektedir”5
2. Teknolojik Nedenler
Sanayi devriminin getirdiği değişikliklerle beraber
kentleşmenin hızlanması teknolojik gelişmelerle mümkün olmaktadır .
Buhar gücü nüfusun fabrikalar yakınında birikmesine
yol açmıştır.Elektrik enerjisinin sanayide artan oranda kullanılması kentlerde
hızlı biçimde nüfusun yoğunlaşmasına etkide bulunmuştur . Bunun gibi
hidroelektrik santrallerde kentlerin gelişmesi ve yaygınlaşmasında büyük rol
oynamıştır . Hızla gelişen teknolojiyle birlikte iletişim ve bilgisayar
teknolojisindeki ilerlemenin kentleşmeyi nasıl etkileyeceğini zaman
gösterecektir.
3. Siyasal Nedenler
Çeşitli düzeyde verilen siyasal kararlar , hukuk
kurumlarından bazıları ve kentlerdeki yönetim yapısının özellikleri kentleri
özendirici nitelik taşımaktadır.
Köylerde tarım topraklarının parçalanması sonucu
mirasçılardan yalnız biri tarafından toprağın bütünün yada büyük kısmının
elinde tutulduğu kapalı veraset sisteminde, diğer çocuklar ya kendilerine özel
çiftlik satın almak yada başka çiftlikte işçi olarak çalışmak zorunda
kalacaklardır . Bu noktada kentin olumlulukları cazip olmaktadır.
4. Sosyo-psikolojik Nedenler
Sosyo-psikolojik nedenler köy ve kentin yaşam
biçimleri arasındaki farklılıkta ortaya çıkmaktadır.Kentin özgür havası ,
kentli olmanın gururunu paylaşma , kentte var olan toplumsal ve kültürel
olanaklar ve hizmetler kenti çekici kılmaktadır .Kimi yerlerde kente göç etmeye
”yükseliş” gözüyle bakılması kentli olmayı, kentte yaşamayı beraberinde
getirmektedir .
BÖLÜM 2 – TÜRKİYEDE KENTLEŞME
Türkiye de kentleşme nedenleri
A. İtici güçler
Tarıma traktör ün girmesiyle beraber makine insan
emeğinin yerin almıştır bunun sonucunda köylü köyüne terk etmek zorunda
kalmıştır kente göç eden köylünün ailesini de kente götürdüğünü yada sonradan
yanına aldırdığını düşünürsek kentli nüfusun hızla arttığına daha da
belirginleştirmiş oluruz. Özellikle Türkiye açısından bakarsak 1950’lerden
günümüz kentsel nüfusta artışı görmekteyiz .
5)a.g.e.s.23
“Tarım işçileri ailelerini de birlikte kente
götürmekte yada sonradan aldırmakta olduklarına göre, traktörün kentleştirdiği
köylü sayısını 8-9 milyona yaklaşmış olduğu sonucuna varılır. Kentsel nüfus
1950 yılından buyana 16,5 milyon artmış olduğuna göre traktörün tarıma girmiş
olmasının bundaki payının yarıyı bulduğu rahatça kabul edilebilir..
Bu durumda tarımda makineleşmenin kentleşme
devinimlerini hızlandıran,hızlı kentleşmeyi belirleyen etmenlerin en
önemlilerinden biri olduğunu kabul etmek gerekir’’6
Ekilebilir toprakların sınırına ulaşılmış
olması,tarımda verimin azlığı ve toprağın gereğinden fazla parçalara ayrılmış
olması ülkemizde köylüyü tarımdan itmeye yol açmıştır. Kalkınma planlarımız
gizli işsizlerin bir milyona yaklaştığını göstermektedir.Bununla birlikte
kentteki iyi yaşam koşulları,kırın itici nedenleriyle birleşince kente göçü
zorunlu kılmaktadır.
B. İletici Güçler
“İletici güçlerle kastedilen,taşınım olanaklarındaki
gelişmedir.Kentleşme devinimleri, mal ve hizmet alışverişinin belli taşıma ve
haberleşme ağları içinde özekleşmiş belli yerleşim yerleri ile bunlara bağlı çeşitli
düzeydeki yerleşmeler arasında yoğunlaşmasından doğmaktadır.Bu nedenle,
kentleşmeyi mal ve hizmet dağıtımının ve bu dağıtım işlevinin gerektirdiği bir
işbölümü,uzmanlaşma ve nüfusun böylece özekselleşmesi süreci olarak saymak da
olanaklıdır”7
C. ÇEKİCİ GÜÇLER
Kentlerdeki iş olanakları ve sanayideki yüksek
ücretler kentleşmeyi cazip kılan nedenlerin başında gelir.Büyük kentlerde
eğitim ve sağlık olanaklarının (ülkemizde henüz yeteri düzeye ulaşmamış olsa
da) kırdan kente göçün hızla sürmesine kaynaklık etmektedir.
Toplumun kültürel değerleri kente olan göç dalgasını
pekiştirmektedir. Örneğin, “İstanbul un taşı toprağı altındır” sözü gibi.
İticive çekici öğeler birbiriyle etkileşim
içindedirler.Bir başka deyişle bu öğeler birbirinden çok etkilenmektedirler.Son
yıllarda tüm bu çekici öğelere ek olarak ülkemizde Güneydoğuda yaşanan sorunlar
çerçevesinde güvenlik gerekçeleriyle de kırsal alanlar terk edilerek kentlere
göç edilmektedir.
6)a.g.e.s.49
7)a.g.e.s.40
BÖLÜM 3 -TÜRKİYEDE KENTLEŞME SONUCU ORTAYA ÇIKAN
SORUNLAR
Tarımdan sanayiye nüfus kayması ülkede izlenen
sanayileşme siyasetinin kaçınılmaz sonucudur. Fakat Türkiye’de kentsel alanda
çeşitli olanakların yetersizliği bu sorunlu kentleşmeyi temel toplumsal
sorunlardan biri haline getirmiştir.
Bu sorunlu kentleşmenin ardında yatan temel öğe
Türkiye’de sanayileşme ile kentleşme arasında bir uyum olmamasıdır.Kentlerde
göç sonucu biriken nüfusun çoğu hizmet kesimine kaymakta, bunun sonucu olarak
kentlerde işsizlik sorunu ortaya çıkmaktadır.
“Bugün dünyada ve Türkiye’de, kent ve çevre
sorunlarının kökeni,hızlı ve çarpık sanayileşmeye,sürekli kar olgusuna,
teknolojinin insan ve doğa yararına kullanılmamasına dayanmaktadır….Bu
bağlamda, insan nüfusunun büyük yoğunluğunun yaşadığı kentler, tüketim
toplumunun, sür ekli kara dayanan “gelişmelerin” talan ve yağmanın sonucunda
insana yabancılaşan mekanlar olmuştur.Bugün kentlerin en önemli sorunlarını
oluşturan yoksulluk, göç, barınma sorunu alt yapı yetersizlikleri ve çevre
kirliliği, merkezinde insan yaşamının ve ihtiyaçlarının değil, sermayenin
ihtiyaçlarının bulunduğu bir sistemin ürünüdür. Kırdan kente göç ucuz emek ve
işgücü hep sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda teşvik edilmiş ve bugün
ülkemizde kentsel yaşam çevresi plansız yapılaşma, kaçak konutlar ve
gecekondulu nüfus olarak adlandırılan (kent yoksulları) ile şekillenmiştir.”8
Kentleşmenin ortaya çıkardığı sorunlardan bir diğeri
de, insanların sahip oldukları gelenekleri, görenekleri ve kimliklerinin
kentleşmenin tehdidi altında olmasıdır.
“Kentleşme yalnızca kırsal kesimi değil,kenti de silip
süpürmektedir.Yalnızca kasaba ve köy yaşamının tarımsal ilişkilerle beslenen
değer,kültür ve kurumlarını değil, kent yaşamının yurttaşlık ilişkileri ile
beslenen değer,kültür ve kurumlarını da yutmaktadır. İsimsizlik, homojenlik ve
kurumsal devasalık gibi boğucu özelliklere sahip kentleşme, insanlar arasındaki
yakınlığı, benzersiz nitelikteki mahalleleri ve insani ölçekli bir politikayı
içinde barındıran kentsel alanı yuttuğu gibi, doğaya yakınlığı,kutsal bir
yardımlaşma anlayışını ve sıkı aile ilişkilerini barındıran kırsal alanı da
ortadan kaldırmaktadır”9
Kentleşme sorunlarını daha iyi görebilmek ve sorunlara
çözümler bulabilmek açısından bu sorunları tek tek ele almak daha yerinde
olacaktır.
8)Robert,jean,Kent ve Halk,Ütopya yay,Ankara,1999,s.9
9)Boochin Murray,Kentsiz Kentleşme,Ayrıntı
yay,İst,1999,s.31
A. KONUT YETERSİZLİGİ
Kentlere göçün doğurduğu sorunlardan biri konut
yetersizliğidir.Yakın gelecekte sorunun daha önemli boyutlara ulaşacağı
anlaşılmaktadır.Kongara göre Türkiyede,siyasal iktidarların planlama fikrine
soğuk bakmalarından dolayı başarıya ulaşamamıştır.
“Örneğin 1980li yıllardan beri Türkiyenin konut
gereksinmesinde önemli katkılarda bulunan konut kooperatifleri birliği, Kent –
Koop,bu modelden esinlenen uygulamaların sonunda ortaya çıkmıştır,
denilebilir.Daha sonra 1960’tan başlayan planlı dönemde, konut sorunu ve kent
planlaması her planda üzerinde önemle durulmuş konular olmasına karşın siyasal
iktidarların planlama olgusuna karşı soğuk bakmalarından dolayı uygulamada
fazla bir mesafe alınamamıştır”10
Türkiyede konut alanındaki en büyük kamu atılımı 1981
yılında çıkarılan toplu konut yasasıdır.1984te ise toplu konut idaresi
kurulmuştur.Toplu konut idaresi hem doğrudan konut üretmiş,hem de toplu konut
yapımcılarına ve bireylere kredi açarak konut üretimine katkıda
bulunmuştur.Fakat 1988den den beri Toplu konut idaresi etkisizleşmiştir.
“Kentlerdeki ve özellikle büyük kentlerdeki konut
mülkiyeti oranları da Türkiye ortalamasına göre oldukça düşüktür. Türkiye’de
ortalama yüzde 70 dolayında olan konut mülkiyeti, kentlerde yüzde 50’ye büyük
kentlerde ise yüzde 40’a düşmüş görünmektedir”11
Konut yetersizliğinde görülen bu durum toprak rantını
çok büyük boyutlara taşımış, öte yandan sağlıksız ve izinsiz konut yapımını
ülkenin temel sorunlarından biri haline getirmiştir.
B. GECEKONDU SORUNU
“Gecekondulaşma olayının ilk zamanlarında bir konut
bitmiş ise, izinsizde yapılmış olsa, yıkılması için mahkemeden karar almak
zorunluydu. Mahkemeden karar almak ise oldukça uzun bir süre gerektiriyordu. Bu
yüzden,kendisinin olmayan arsa üzerine konut yapan kişiler, polis işe
karışmadan bu işi bitirmek amacıyla, genellikle geceleri hızlı bir biçimde
çalışıyorlardı.Bir gecede bile çatısı kapatılan konutlar vardı. Sabah olduğu
zaman polis için, konutu hemen yıkmak artık olanaksızlaşıyordu. İşte bu süreçte
ortaya çıkan yeni konut biçimine de adını verdi; gecekondu”12
Gecekondulaşmayla birlikte Türkiye’de kentsel arsa
fiyatları yukarı doğru sıçramıştır.
10)Kongar Emre,21.Yüzyılda Türkiye,Remzi
kitabevi,İst,1999,s.560
11)a.g.e.s.562
12)a.g.e.s.562
“Gecekondu olgusu ile birlikte gelişen ikinci süreç
yerel ve merkezi politikada ortaya çıkan yozlaşmadır.Bu yozlaşma her türlü
rantın ve özellikle kentsel rantın, politikacılar ile ya mafya türü kişiler ya
da örgütler veya üst gelir grupları ile birlikte paylaşılmasının yol açtığı
(yasadışı)ittifakları ortaya çıkarmıştır”13
Türkiye’de gecekondulaşmayla beraber ortaya çıkan
siyasal yozlaşma ve ekonominin her alanında çeşitli tahsislerden kaynaklanan
kayırmacılık,yolsuzluk ve rüşvet başlı başına sorun haline gelmiştir.
Türkiye’de kentleşmenin sonucu ortaya çıkan sorunların
en başında gecekondu sorununun olduğunu belirten Kongara göre gecekondu halkı
ülkenin ekonomik ve toplumsal siyaseti etkilemesi noktasında ülke yazgısını
belirleyecek bir noktaya ulaşmıştır.
“Bütün bu oluşum sırasında siyasal etkenlerde işe
karışacak,temel ekonomik ve toplumsal siyasetin istenmeyen doğurganlığını
kuramsallaştırıyor…Örneğin ,bir yandan gecekondu yapımını önleyici yasalar
çıkartılırken ,öte yandan ,özellikle seçim zamanlarında yasadışı yapılan
gecekonduların tapuları verilerek ,bunlara yasal bir nitelik
kazandırılıyordu”14
Kırdan kente göç eden ve geleneksel yapısını korumaya
çalışan gecekondu halkı çağdaş kent kültürünü benimseyememiştir.Bu noktada
aralarında büyük bir uçurum olmasına rağmen kentli ile yan yana olan bu kesim
kendi içinde (arabesk kültür)dediğimiz bir yapılanma meydana getirmiştir.
Türkiye’de gecekondu sorunuyla birlikte kentleşmenin
ortaya çıkardığı en önemli sorunlardan bir diğeri de işsizliktir.
C. İŞSİZLİK
Tarımsal alanda toprağın makineleşmesiyle beraber
topraktan kopan köylü kente göç etmekte ve çeşitli alanlarda
çalışmaktadır,Büyük kentleri iş olanakları nüfusun yığılması sonucu özellikle
sanayi kesiminde dışardan gelen nüfusun çok gerisinde kalmaktadır.Bunun
sonucunda ise niteliksiz işçiyi de içinde barındıran hizmet kesimi ülke
koşullarına göre büyük bir gelişme göstermektedir.
Bu nüfus yığılması hizmetlerinde yetersizleşmesine
neden olmaktadır. Bölgelerarası dengesizlikler pekişmekte, büyük kentlerde
giderek kaynaklar ile gereksinmeler arasındaki uyumsuzluk büyümektedir.
Kentlerde işsizlik Türkiye’de gittikçe büyüyen bir
sorundur.Sorunların giderilmesinin yolu ise genel anlamda tarım toplumu
olmaktan kurtulmak, tüketici değil, üretici duruma gelmekle sağlanabilir.
13)a.g.e.s.563
14)a.g.e.s.56
“Ülkemizdeki genel duruma bakacak olursak ,yaklaşık 20
milyon çalışan insanın insanın bulunduğunu bunun ise ancak yüzde 31,4 ünün
ücretli olduğu görülür.Kendi hesabına çalışanların oranı yüzde 24,5 iken
işverenlerin aktif nüfus içindeki oranı yüzde 5,6 dır.Gizli işsizlerin sayısı
ise yüzde 31,6 oranı ile ücretli çalışanlardan fazladır.Gizli işsizlerin çoğu
tarım kesiminde yer almakta olup toplam sayıları 6 milyon civarındadır”15
İşsizliğin nedenleri,ekonomide işsizliğe savaşımda
plansız ve yetersiz olunması ve ülkenin donanım yetersizliğidir.Bir tarafta iş
arayıp bulamayan işçi diğer tarafta işçi arayıp bulamayan işveren vardır.İş
piyasası iyi organize edilerek , işçi ve işverenleri birbirinden haberdar etmek
suretiyle üretim ve gelir kaybı önlenmiş olacaktır.
D. ÇEVRE SORUNLARI
Çevre sorunlarının başında trafik sorunu gelmektedir.
Nüfusun plansız bir şekilde artması ulaşımı neredeyse olanaksız hale
getirmiştir.
Su sorunu, doğalgaz yetersizliği yanı sıra eğitim ve
sağlık hizmetlerindeki yetersiz kalma durumu kent yaşamını zor hale
getirmektedir.
Güvenlik de büyük kentlerde sorun olmaya başlamıştır.
Yan kesicilik ve araba soygunculuğu gün geçtikçe baş edilmez bir hal almaktadır.
Büyük kentlerde uçurum diye nitelendirilecek orana da bir gelir farklılaşması
söz konusudur.
BÖLÜM 4 – TÜRKİYEDE KENTLEŞME SORUNLARI ÜZERİNE ÇÖZÜM
ÖNERİLERİ
Türkiye de kentleşme sorunun ardında yatan en temel
neden kentleşme ile sanayileşmenin bir arada yürümemesidir. Sanayileşme öncesi
kentleşme meydana gelmekte, sanayileşme onu takip etmektedir.
İşsizlik düşük ücretle çalışma sorununa dair ücret
politikalarında gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Tüketici olmak
yerine üretici olmaya çalışmalı, eğitime gerekli önem verilmeli böylece bilgi
toplumuna geçilmelidir. Zaten bu durumda endüstri toplumu sürecine
gireriz.Kaynakların dağıtılması noktasında planlı etkinlikler yapılmalı,
gerekli düzenlemeler yapılmalı bölgeler arası dengesizlikler giderilmelidir.
Kaynaklar ve gereksinmeler arası dengenin sağlanması zaten
sanayileşme-kentleşme arasındaki uyumu zorunlu kılar.
Gecekondulaşmayı önlemenin yolu yıkmakla ya da nüfusu
bir yerden bir yere taşımakla çözülmez.Sorunun toplumsal-ekonomik köklerine
inmek gerekir.Gelir dağılımının düzeltilmesinin yanında kentleşmenin hızına,
biçimine ve yurt yüzeyine yayılmasına egemen olacak politikalarla,sanayileşmede
güdülecek politikayla gecekondu sorununa çözüm bulunabilir.Gecekondu ailesinin
geleceğe bakışının güvence altına alınmaması, onun güvencesini gecekondusunda
bulmasına neden olur.
15)Kocacık Faruk,Çalışma Sosyolojisi,Dilek
matbaa,Sivas,2000,s.158
Bölgeler arası dengeli bir yerleşme ve gelişme
sağlanması için bölge planlaması yapılmalıdır.Böylece bölgesel dengesizlikler
azaltılır.
Bölge planı yapmaya yetkili kuruluş DPT dir.Bölge
planlamasının temel amacı geri kalmış bölgelere ulaşım, konut, sanayi, tarım,
enerji, ulaştırma, plan, altyapı ve öteki hizmetleri sunmak, yöre halkının
eğitim düzeyini yükseltmek ve büyük kentlere göçü ve oradaki nüfus
yığılmalarını azaltmaktır. Burada önemli olan bu planların bilinçli bir şekilde
yapılması, önlemlerin güzel bir biçimde alınmasıdır. Nitekim daha önce
düşünülen bu politikaların alternatif mal oluşu hesaplanmadığı için plancılar
ve ekonomistler nereden ne ölçüde özveride bulunacaklarını bilememişlerdir. Bu
durum ise kararsızlığa ve sonunda sistemsiz yaklaşmaya neden olmaktadır.
Gecekonduyu ortadan kaldırmayı sağlayacak önlemleri
alacak yerde önce yapılmasına göz yumup sonra af yasalarıyla bağışlamak
gecekondulaşma sürecini özendirmeye yarar.Bu noktada gecekondu yasasının
incelenip yeniden değerlendirilmesi gerekir.
Türkiye’de kent sorunlarını çözmekte en önemli
sıkıntılardan biride kent yönetimi konularında ve teknik alanlarda yetişmiş
personelin olmamasından kaynaklanır. Bu personelin sayısı ya yetersiz veya
yetenekleri eksiktir.
Türkiye de iktisadi plancılar ekonomik sıkıntılar ve
verimsizlik gerekçesiyle kentlerde yapılacak altyapı yatırımlarını sınırlı tutmuşlardır.Kentlerde
yaşama koşullarının kendiliğinden düzeleceğini söylemektedirler.Bu ise geçerli
değildir.Hızlı nüfus artışı ve artan tüketim eğilimi kentsel altyapı
yatırımlarına öncelik verilmesini olanaksız kılmaktadır.
Bugünkü durumda Türkiye e kentleşme sorunlarının
kaynağı ülkenin içinde bulunduğu toplumsal ekonomik kalkınma düzeyidir.
Kent sorunlarının çözümü için tutarlı kentleşme
politikasının saptanması ve ulusal kaynakların bilinçli bir biçimde dağıtılması
esastır.Kentleşme ve imar sorunlarının asıl çözümleri geri kalmış ülkelerin
gelişmiş ülke seviyesine ulaştırma amacı taşıyan bölge planlarıyla mümkün
olmaktadır.Bu noktada vatandaşında yerel özerkliğin ve demokrasinin gelişmesi
açısından kendi plan yapımına katılma hakkı tanınmalıdır.
Aliye Baysal
KAYNAKÇA
KIZILÇELİK, sezgin ; ( sosyoloji yazıları,anı
yay,Ankara,2000
KELEŞ,Ruşen;kentleşme politikası,imge kitabevi
,ist.1975,
JEAN,Robert,kent ve halk,ütopya yay,Ankara,1999
KOCACIK. Faruk, Çalışma Sosyolojisi,Dilek
matbaa,Sivas,2000
ROBERT,jean,Kent ve Halk,Ütopya yay,Ankara,1999
BOOCHİN, Murray,Kentsiz Kentleşme,Ayrıntı yay,İst,1999
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder