1 Ekim 2020 Perşembe

Liberalizm


Liberalizm

Gerek ekonomi felsefesinde gerekse siyaset felsefesinde devlet, toplum ve birey arasındaki tüm ilişkilerde bireyin hak ve özgürlüklerini öne çıkaran; her bireyin vicdan, inanç ve düşünce özgürlüğünün tanınması gerektiğini savunan ekonomik ve siyasal öğreti. Bu bağlamda, devletin ekonomiye müdahalesinin en alt düzeye çekilmesi gerektiğini savlayan, daha ideal olanın ise devletin bireyler, sınıflar ve uluslar arasındaki ekonomik ilişkilere hiçbir şekilde karışmaması olduğunu öne süren ve somut anlatımını “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” “Laiseez faire laisez passer” savsözünde bulan öğreti,iktisadi liberalizm diye adlandırılırken; devlet yetkesinin her anlamda ve her alanda kısıtlanması, bu yetkeyi elinde tutanların toplumun yapıtaşları bireylerin yaşamlarını nasıl yönlendireceklerine herhangi bir gerekçe ileri sürerek hiçbir şekilde karışmaması gerektiğini savunan, devletin toplumsal ve kültürel yaşamın düzenlenmesinde hiçbir belirleyici rol üstlenmemesi gerektiğinin altını koyultarak çizen ve somut anlatımını “En iyi hükümet en az hükümet edendir” sav- sözünde bulan öğretiye ise siyasal liberalizm denmektedir.

Siyaset felsefesi, liberal siyaset kuramı ile yakından ilişkili özgürlük, hoşgörü, kişisel haklar, kurumsal demokrasi ve hukuk yasaları gibi ilkelerin felsefece dayanaklarını inceler. Liberallere göre, siyasal kuruluşlar siyasal ve toplumsal çıkarlardan bağımsız olarak kişisel çıkarların korunmasına ve sağlanmasına yaptıkları katkılar bağlamında meşrulaşırlar.

Liberal düşünürler, gerek her toplum ve kültürün kendi sonunu kendi içinde taşıdığı düşüncesine gerekse siyasal ve toplumsal kuruluşların insanı daha iyiye doğru dönüştürme gibi bir amaç taşımaları gerektiği görüşüne karşı çıkarlar. Liberal felsefecilere göre, maddi olsun manevî olsun her kişinin kendi amaçları vardır ve bu amaçlar başkalarınınkiyle doğal olarak uyum içinde olmadığından bireylerin a- maçları uğruna neleri yapabilecekleri ile başkalarının amaçlarını hangi bakımlardan göz önüne almaları gerektiğini belirleyen kurallar belirlenmelidir. Bu bağlamda siyaset felsefesinin yapması gereken, bir yandan bireylerin ayrı ayrı isteklerine yanıt veren, bir yandan da toplumu güvence altına alan bir yaşam biçimi tasarlamaktır.

Liberalizm ile felsefesi, “sol” tarafından refah ve iktidarın birkaç kişinin elinde toplanmasına karşı hiçbir savunması olmayan ve insanın toplumsal ve siyasal doğasına ilişkin herhangi bir çözümlemeden yoksun “özgür pazar ideolojisi” olmakla eleştirilir. Liberalizme yöneltilen bir başka temel eleştiri de liberalizmin toplumsal etkeni arka plana iterek toplumlardan ayrı bireylerin ya da soyut kuralların bulunduğunu kabul etmesidir.

“Sağ”ın liberalizme yönelik en temel eleştirisi ise yerleşik kurumlara ve geleneklere duyarlı olmaması ve bireysel özgürlüğün artırılmasında toplumsal yapılara ve sınırlamalara gereksinim olduğunu göz ardı etmesidir.

Ek Bilgi

Liberalizm; her bireyin inanç, vicdan ve düşünce özgürlüğünün tanınması gerektiğini savunan ekonomik ve siyasal öğretidir. Hem ekonomi felsefesinde hem de siyaset felsefesinde devlet, birey ve toplum arasındaki ilişkilerde bireyin hak ve özgürlüklerini öne çıkaran bir düşünce sistemidir.

Devletin ekonomiye müdahalesinin en alt düzeyde olması gerektiğini savunan bu sistem, en ideal olanın ise devletin sınıflar, bireyler ve devletler arasındaki ekonomik ilişkilere hiçbir şekilde karışmaması olduğunu öne sürer. Devlet yetkisinin her alanda ve de her anlamda kısıtlanması gerektiğini, bu yetkeyi elinde tutanların bireylerin yaşamlarını nasıl yönlendireceklerine herhangi bir gerekçe ileri sürerek hiçbir şekilde karışmaması gerektiğini savunur liberalizm. Ve devletin toplumsal ve kültürel yaşamın düzenlenmesinde hiçbir belirleyici rol üstlenmemesi gerektiğini söyler.

Somut anlatımını “En iyi hükümet en az hükümet edendir” sözünde bulan öğretiye siyasal liberalizm denmektedir. Yine soyut anlatımını “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” sözünde bulan öğreti ise, iktisadi liberalizm diye adlandırılır. Siyaset felsefesi, özgürlük, kişisel haklar, hoşgörü, kurumsal demokrasi ve hukuk yasaları gibi ilkelerin felsefece dayanaklarını inceler.

Liberal düşünürlere göre siyasal kuruluşlar, siyasal ve toplumsal çıkarlardan bağımsız olarak kişisel çıkarların korunmasına yaptıkları katkılar bağlamında meşrulaşırlar. Liberal felsefeciler, hem her toplum ve kültürün kendi sonunu kendi içinde taşıdığı düşüncesine hem de siyasal ve toplumsal kuruluşların insanı daha iyiye doğru dönüştürme gibi bir amaç taşımaları gerektiği görüşüne karşı çıkarlar.

Liberalizm hem “solcuların” hem de “sağcıların” eleştirilerinden nasibini almıştır. “Sağ”ın liberalizme yönelik en temel eleştirisi; bireysel özgürlüğün artırılmasında toplumsal yapılara ve sınırlamalara gereksinim olduğunu göz ardı etmesi ve yerleşik kurumlara ve geleneklere duyarlı olmamasıdır. “Sol” tarafından iktidarın birkaç kişinin elinde toplanmasına karşı hiçbir savunması olmayan ve insanın toplumsal ve siyasal doğasına ilişkin herhangi bir çözümlemeden yoksun “özgür pazar ideolojisi” olmakla eleştirilir.

Liberalizm fikri, modern Avrupa’nın ilk çağlarında (17. yüzyılda) Descartes, Milton ve Spinoza gibi düşünürler tarafından savunulmuştur. Tâbir olarak adını ise on dokuzuncu yüzyıl başlarında İspanya’ da kurulan “Liberales” ismini taşıyan siyasî partiden alır. Ama tabi az evvel de belirttiğimiz gibi felsefî bir anlayış olarak bu fikir, çok eskilere dayanıyor. Mesela Eski Yunan filozofları bu fikri hararetle savunmuşlardı.

Liberal devletin devlet ve de toplum anlayışı, ferde ve onun irâdesine dayanır. Günümüzde de liberalizm oldukça popüler bir terimdir ve çokta tartışılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder