Ütopyalar
Bazı
düşünürler, uygulamadaki toplum düzenine bakarak, ideal düzen arayışı içinde,
birtakım ütopyalar geliştirmişlerdir. Bu düşünürler, yaşadıkları toplumsal
düzenin iyileştirilemeyeceğine inandıkları için, gerçekleşme şansı çok fazla
olmayan, ideal, hatta düşsel bir toplum düzeni tasarlamışlardır. Bu ütopyalar,
iki başlık altında toplanabilir.
Birincisinde
düşünür, insanlar için her bakımdan mükemmel olduğuna inandığı, ideal bir
toplumsal düzen tasarlar ve insanın, toplumun kurtuluşunun, ancak bu ideal düzen
yaşama geçirildiği takdirde olanaklı olduğunu savunur. Onun gözünde olması
gereken toplum düzeni, budur. Uygulamadaki toplum düzeni, bu ideal toplum
düzenine göre şekillenmelidir. Ne var ki, bu ideal toplum düzeninin gerçekleşme
şansı pek fazla olmadığı için, o bir ütopya olarak kalır. Bunlar, gerçekleşmesi istenilen ütopyalar olarak
tanımlanabilir.
İkincisinde
ise, düşünür yine olana, olup bitenlere bakar, fakat burada olması gerekene
yönelmez. O, burada, olup bitenlerin birtakım olumsuz yönlerini hesaba katar ve
her şeyin yine aynı seyri izlemesi durumunda, gelecekte nelerin olabileceğini
tasarlar. Bu ikinci türden ütopyalar ise, daha çok korku ütopyaları olarak tanımlanabilir.
Ek Bilgi:
İdeal ya da yetkin toplum. İdeal bir toplum düzeni ya
da yönetim biçimi ortaya koyan tasarım. Bilinen ilk ütopya örneği,
Platon’un Devleti ve Yasalarıdır. Platonun bu eserlerinde olduğu gibi, bazı
düşünürler, uygulamadaki düzeni anlamında ütopyalar geliştirmişlerdir. Bu
düşünürler, içinde yaşadıkları toplumsal düzenin iyileştirilemeyeceği ne
inandıkları için, gerçekleşme şansı çok fazla olmayan, ideal hatta düşsel bir
toplum düzeni tasarlamışlardır. Bu çerçeve içinde düşünür, insanlar için her
bakımdan ideal olduğuna inandığı, yetkin bir toplumsal düzen tasarlar ve
insanın, dolayısıyla da toplumun kurtuluşunun, ancak bu ideal düzen yaşama
geçirildiği takdirde mümkün olduğunu savunur. Başka bir deyişle, uygulamadaki
toplum düzeni, bu ideal ve yetkin toplum düzenine göre şekillenmelidir. Ne var
ki, söz konusu ideal ve yetkin toplum düzeninin hayata geçirilme şansı pek
fazla olmadığı için. o bir ütopya olarak kalır.
Buradan da anlaşılacağı üzere, bir Ütopya karşısında,
şu tavırlardan biri ya diğeri sergilenebilir: 1- Bir ütopyanın, ideal bir
toplum düzeni ortaya koyduğu için, gerçek bir değeri vardır ve tanı olarak
hayata geçirilemese bile, ona bir şekilde yaklaşmak mümkündür. 2- Bir
ütopyanın, ideal bir toplum düzeni oluşturduğu ve varolan toplum düzenlerine
değer biçerken kullanılacak bir standart sağladığı için, gerçek bir değeri
vardır, bununla birlikte, bu ideal düzeni tam olarak hayata geçirmek bir yana,
gerçekte ona yaklaşabilmek bile söz konusu olamaz. 3- Ütopyalar, gerçekleşme
şansı hiç olmayan, gerçek dışı, idealist ve bundan dolayı da değersiz şemalardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder