25 Mart 2019 Pazartesi

Platon’un "İdeal Devlet"i

Platon’un "İdeal Devlet"i
Platon (M.Ö. 427-347), ideal devleti "Politeia (Devlet)" adlı eserinde ayrıntılı olarak açıklamıştır. Ona göre devlet, bireyler tarafından kurulmuş yapma bir kurum değildir; tıpkı canlı bir varlık, büyütülmüş bir insan gibi yetkin bir organizmadır. Nasıl, bir elin bir bedene bağlı olmadan yaşayabileceği düşünülemezse bireyin de toplum dışında var olabileceği tasavvur edilemez.

Platon'a göre insanda üç yeti vardır: itaat eden duygu, eylemde bulunan cesaret, buyuran akıl. Devlette de üç sınıf vardır: toplumu besleyecek olan köylü, işçi ve zanaatçılar sınıfı, toplumsal düzeni koruyacak olan bekçiler (savaşçılar) sınıfı, amacı buyurmak olan yargıçlar (yöneticiler) sınıfı. Birinci sınıfın görevi, devlet için üretmek ve bekçilerin buyruklarına uymaktır. Bunlar için erdem, çalışmak ve itaattir. Bekçilerle yöneticilerin görevleri ise çok önemlidir. Bu nedenle bu iki sınıfta yer alanlar çok iyi seçilmeli ve eğitilmelidir. Bu da devletin ana meselesi olan eğitimin işidir. Devleti korumakla görevli olan bekçiler, köpekler gibi düşmanı bulmak için zeki, bulunca takip etmek için hızlı, yakalayınca savaşmak için güçlü; en sonra da tepelemek için yürekli olmalıdır. Bu bakımdan bekçilerin cesur olmaları gerekir; ama cesur olmak, kaba ve vahşi olmak demek değildir. Bu nedenle bekçilere "beden eğitimi" yanında "ruh eğitimi" de verilir. Bu da müzik ve edebiyatla sağlanır.

Ne var ki kimi zaman çoban köpekleri sürüyü koruyacaklarına, kurt kesilirler. Benzer durum bekçiler için de söz konusu olabilir. Bunu önlemek için bekçilerin seçimine büyük özen gösterilir. Bu da evlenmeyi düzenlemekle sağlanır. Köylüler, işçiler, zanaatçılar kendi aralarında istedikleri gibi evlenebildikleri hâlde, bekçiler ancak devletin izniyle evlenebilirler. Daha açık bir deyişle kimin kimle evleneceğini devlet saptar. Bu birleşmelerin ürünü olan bebekler de doğar doğmaz annelerinden alınırlar ve devlet eliyle eğitilirler. Platon eserinde, “Savaşçılarımızın kadınları ortak olacaktır; hiçbiri ayrıca hiçbiriyle oturmayacaktır. Çocuklar da ortak olacaktır; baba oğlunu tanımayacağı gibi oğlu da babasını tanımayacaktır” der.

İdeal devlette bekçilerin aile hayatından yoksun bırakılmalarının yanında özel mülk edinmelerine de izin verilmez. Platon'a göre devletin olduğu kadar kendilerinin de esenliği için biricik çare budur. Başkaları gibi tarlaları, evleri, paraları olunca bekçiliğe sırt çevirip tüccar ve çiftçi olacaklar, devletin koruyucuları olmaktan çıkıp zorbası ve düşmanı olacaklardır... Platon, bunu eleştirenleri şöyle yanıtlar: “Biz, devleti kurarken bir sınıf yurttaşı mutlu etmeyi değil, bütün devlete olabildiğince mutluluk sağlamayı amaç edinmiştik. Çünkü biz, bir azınlığın değil, herkesin mutluluğunu istiyoruz.” Yöneticilere gelince, Platon, bu grubun özenle yetiştirilmesini ve bekçilerin gördükleri eğitim ve öğretimin yanında, felsefe öğrenmelerini de gerekli görür. Çünkü ona göre “Filozofların hükümdar oldukları gün, ideal devlet gerçekleşmiş olacaktır.” Bu devlette, kişisel çıkar düşüncesine kapılmasınlar ve toplumun iyiliğinden başka bir şey düşünmesinler diye yönetenlerin de aile, özel mülk ve servet edinmeleri yasaklanmıştır.

Dikkat edilecek olursa Platon'un ideal devletini tek bir hükümdar değil, sayıları belli bir aristokratlar grubu yönetecektir. Burada her sınıf kendine düşen görevi yerine getirecek ve birbirlerinin işine karışmayacaktır. Bu, günümüzde her yurttaşın devletin yönetimine katılmasını sağlayan demokrasinin tam tersidir. Platon'un demokrasiyi beğenmeyişinin ve onu iyi hükumetlerin en kötüsü, kötü hükumetlerin en iyisi olarak nitelemesinin bir nedeni de hocası Sokrates'in demokratik bir yönetimin iktidarda olduğu dönemde ölüme mahkum edilmiş olmasıdır.

Platon, yaşlılık döneminin ürünü olan "Nomoi (Yasalar)" adlı eserinde ideal devlet anlayışında iki önemli değişiklik yapmıştır. Bunlardan biri, bekçiler (askerler) ve yöneticilerin aileye, özel mülke ve servete sahip olmalarını yasaklamanın yanlışlığını kabul etmesidir. İkincisi de yöneticilere tanıdığı kayıtsız koşulsuz yetkiden vazgeçmesidir. Yöneticiler Tanrı ya da melek olmadıklarından, onları da yasalarla sınırlamak en uygunu olacaktır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder