4 Mart 2019 Pazartesi

Thomas Samuel Kuhn

Thomas Samuel Kuhn (1922 - 1996)
Bilime, dönemin değerlerinden ve inançlarından soyutlanmadan bakılması gerektiğini savunur. Bilim, toplumsal değerlere paralel olarak değişen bir etkinliktir. Bilim, bilim insanları topluluğunun bir parçası olduğu için toplumdaki değerler, inançlar, kültürel değişimler bilim insanlarını da etkiler. Dolayısıyla her dönemin bilim anlayışı toplumsal değerlerden etkilenir. Kuhn, bilimsel etkinliğe bakarken iki temel kavramdan hareket eder olağan bilim dönemi ve paradigma.

Olağan bilimin yapılabilmesi için bir paradigmanın kabul edilmiş olması gerekir. Paradigma, doğa yasalarını andıran, ancak sınanamayan, yanlışlanamayan genellemelerden, kanılardan, inançlardan ve değer yargılarından oluşmuş bir çerçevedir. En önemli özelliği de örnekler sunmasıdır. Bu örneklerle eğitilmiş bilim insanları, ortak bir bakış açısı edinirler. Dünyayı algılayışlarında bir ortaklık, bir benzerlik oluşur. Belli bir bilim alanında ne gibi sorunlar bulunduğu, geçerli yöntemlerin hangileri olduğu, gelecekte araştırma ve uygulama yapacak kuşaklara paradigma yoluyla tanıtılır, öğretilir. Olağan bilim döneminde bilim insanları, paradigmanın gösterdiği sorunları çözerler. Paradigmanın sorun olarak görmediği bir şey, bilim insanı için sorun değildir. Bir araştırmayı sonuca götürmek, paradigmanın öngördüğü sonuca ulaşmak için bir yol bulmaktır. Dolayısıyla bilim insanları topluluğunun olağan bilimsel etkinliği, bulmaca çözmeye benzer. Çözümün kurallarını belirleyen de paradigmadır.

Kuhn'a göre bilimsel keşifler, paradigmanın bunalıma girmesiyle başlar. Paradigma, doğayı açıklamada yetersiz kalmaya başladığı zaman, bilim insanları topluluğu paradigmayı düzenlemeye koyulurlar. Açıklanamayan olgu sayısı arttıkça paradigmayı terk etmek için yeterli neden oluşmaya başlar, bunalım dönemi yaşanır. Bilim insanları topluluğu yeni paradigma oluşturduğunda dünya da onunla birlikte değişir, Her paradigma dünyaya farklı bir açıdan, farklı kavramlarla bakar. Bu değişiklik aslında “inanç'' değişikliğidir. Paradigmalar, aynı kavramları farklı şekilde açıklarlar. Bir paradigma terk edilip yeni bir paradigma kabul edildiğinde “bilimsel devrim” olmuştur. Yeni paradigmayı benimseyenler, onun dünyayı eskisinden daha iyi açıkladığına inanırlar. 

Ek Bilgi:

Thomas Samuel Kuhn 1922 senesinde Cincinnati´de bir musevi ailenin cocuğu olarak dünyaya gelir. Babası mühendis olarak çalisir. 1940´da babasının da okuduğu Harvard Üniversitesi´nde fizik okur. Üniversite döneminde ayrıca felsefe ve edebiyat dersleri alır ve öğrenciler tarafindan yayımlanan Harvard Crimsongazetesinde yazarlık yapar.
Lisans sonrası 1943´de Harvard´da bulunan bir radyo araştırma laboratuvarında calışır. Orada, Ingiltere´de ve Fransa´da radar teknisyeni olarak calışır. Ikinci dünya savaşından sonra Harvard´a döner. Master´ı aldıktan sonra 1949 senesinde sonrakı Nobel ödüllüsü Jophn H. van Vleck´in yanında doktorasını tamamlar. O zamanlar asıl korucusu Harvard´in Rektörü James B. Conant´dır. Conan Kuhn´u bir fizikci için çok sıradışı olan Harvard Crimson´daki çalışmaları ve bir edebiyat-felsefe külübüne katılmasından dolayı protejesi olarak seçmiştir. Conant´in isteği üzerine Kuhn, henüz doktorasını tamamlamadan önce bir bilim tarihi kursu vermiş. Bu verdiği kurs kendisini o kadar etkiler ki, bunun ardından bir fizikci olmaktan vazgeçer ve bir tarihci ve felsefeci olmaya karar verir. Yine Conant´in önerisi üzerine Kuhn Harvard´daki Society of Fellows birimine üye olur. Orada bilim tarihi ile ilgilenir, asıl ilgisi ancak her zaman bunun felsefeye olan etkisi olmuştur. Kuhn 1956´da Berkeley Üniversitesi´nde bilim felsefesi ve tarihi dalında yardımcı profesör olarak başlar, ve bir kaç sene sonra full profesörlüğü kabul eder. Berkeley´de “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” adlı eserini yazar. Bu kitap (kendisi onun için “Essay” [deneme] der) aslında International Encyclopedia of Unified Scienceansiklopedisinin bir parçası olarak tasarlanmştı. Kuhn´un çıkış noktası o zamanlar henüz pek tanınmayan ve Ludwik Flecktarafından yazılan ve Kuhn´un kendi görüşlerinin coğunu içinde barındıran Entstehung und Entwicklung einer wissenschaftlichen Tatsache adlı eserdir.
1964´ten 1979´a kadar Princeton Üniversitesi´nde öğretim üyesidir. Sonra MIT Massachusetts Institute of Technology, Cambridge MA)´ye geçer ve burada 1991´de emekliliğe ayrılana kadar kalır. Kuhn International Academy of Science´ın kurucularından. Bu çok etkilediği kurum tarafından Thomas Kuhn Award ödülü verilmekte. Thomas Samuel Kuhn 1996´da 73 yaşında kanser yüzünden vefat eder. Kuhn’un bilimsellik görüşünde iki önemli kavram vardır.Bunlar paradigma ve bunalım kavramlarıdır. Kuhn’un felsefe etkinliği üç aşamalıdır. İlki normal (olağan bilim etkinliği) ikincisi olağan üstü bilim etkinliği ve sonuncusu bunalımdır. Olağan bilim, bir paradigma var olduğu zamanki dönemdir. Paradigma iki yanlıdır. İlk olarak yeni gelenek başlatır. Eski geleneğe inananları kendine bağlar. Diğeri ise örnek sorunlar ve çözümler sunmasıdır. Gelecek nesillere yeni soru ve sorunlar bırakacak kadar geniş uçludur. Büyük başarıyı temsil eden,ilişkin olduğu alanda nesneyi başarılı olarak açıklayabilen, bilimsel gelişmelere açık olan, gelecek kuşaklara çözülecek problem bırakan yapıtlar paradigma oluştururlar.
Doğa yasalarını andıran ona sığmayan birtakım sanılardan oluşan çerçevelere paradigma denir. Bir bilim topluluğunda bir paradigma oldugunu düşünelim. Bu bir süre iş görür. Bir süre sonra bir yerde kuramla olgu arasında uyuşmazlık çıkar. Bunu ele almak bunalıma yol acar. Paradigmanın çözemeyeceği bir durum olduğunda bunalım derinleşir. Bu paradigmanın işe yaramadığını gösterir. Yeni paradigmaya zemin hazırlar. Yalnız, aykırı tek bir örnekten ötürü paradigma yanlışlandı diye kenara bırakılamaz. Paradigmanın güvenli olmadığı durumlarda, yeni açıklayamadığı bir şey olduğu durumlarda bunalım yaratmak gerekir. Eski paradigmaya inanan bilginler kopsun diye yapılır bu. Böylece olağan üstü bilim etkinliği dönemi gelir. Bu yeni paradigma ortaya çıkana dek sürer. Olağan üstü bilim etkinliği iki paradigma arasındaki bir geçiş dönemidir. Bu geçiş birikimsel değil, devrimseldir. Kuhn bilimin bu işleyisini bilim tarihine bakarak bildiğini söyler. Bilimin iki türlü boyutu vardır:
SOSYOLOJİK BOYUT: Bilgi saf toplumda yaşamaz. Mutlaka çevre etkisi vardır. Topluluk onları belirler. Bu nedenle birtakım paradigmalar olmak zorundadır.
PSİKOLOJİK BOYUT: Yeni paradigma oluştururken ki durumdur. Eski paradigmadan yeni paradigmaya bağlanmak zordur. Kuhn bunu din değiştirmeye benzetir.
KUHN’LA GELEN TUTUM DEĞİŞİKLİKLERİ
Bilim tarihini hesaba kattı. Geçmişte bilimsel başarılar ortaya koyarken bilginler nasıl yol izledi? Bilim tarihine bakarız ve “nesnellik ve saf deneyci tutumun” olmadığını görürüz. Sosyolojik boyutu hesaba kattı. Önceden bilginler yalıtık varlıklarmış gibi davranıyorlardı. Buluş bağlamı sırasında bilgin tüm kabulerden bağımsız olmalı gibi bir düşünce vardı. Psikolojik boyutu hesaba kattı. Bilginler yeni paradigmayı kabul ettirebilmek için us dışı yöntem (ikna etme) kullanırlar. Eski paradigmayla iş gören toplumlar kendi inançlarını sürdürmekte israrlı olurlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder