26 Mayıs 2020 Salı

Felsefe Sözünün Kaynağı ve Anlamı Nedir?

«Felsefe» sözünün kaynağı ve anlamı nedir?
«Felsefe» sözü eski yunancadan arapçaya ve bu dilden türkçeye geçmiştir. Bu sözün yunanca aslı «pihilosophia» dır ve iki kelimeden meydana gelmiştir. «Philia» kelimesi «sevgi» anlamına gelir; «sophia» ise «bilgelik» ya da genel olarak «bilgi» demektir öyleyse«philosopihia» «bilgeliği - sevmek» ya da «bilgi - sevgisi» anlamına geliyor. «Philosophos» (filozof) «bilgeliği -seven» «bilgeliği arayan ve ona ulaşmak isteyen kişi» dir; bilgi ve hakikat âşığıdır. Eski yunancadaki «sopihia» kelimesinin sadece kuru ve soyut bilgi anlamına değil; akıllıca hareket etmek aşırılıktan kaçınmak kendine egemen olmak ve kötü durumlara göğüs germeyi bilmek anlamına geldiğini de belirtmeliyiz. Demek ki filozof hayatın anlamını bulmaya ve bu anlama uygun şekilde yaşamaya çalışan kimsedir. Felsefenin amacı sadece bilgi vermek değil aynı zamanda doğru davranışlarda bulunmamızı sağlamak ahlâklı yaşamanın yollarını öğretmektir. Eski yunan düşüncesi bilgi ile bilgelik; bilmek ile işlemek (ahlâk) arasında sıkı bir ilinti görüyordu. Sokrates bundan ötürü «kimse bilerek kötülük işlemez» diyordu. Demek ki «felsefe» kelimesini başlangıçta taşıdığı anlam içinde ele alırsak sadece bilme¬nin değil ahlâka uygun ve mutlu bir hayat yaşamanın da söz konusu olduğunu; «felsefe» denince sağlam bilgiler edinilme çabası kadar doğru ahlâklı ve mutlu yaşama çabasının da kastedildiğini görürüz.
Kelimenin taşıdığı bir başka anlam özelliği de «philosophia» nın bilgeliğe karşı duyulan «sevgi» ya da «dostluk» oluşudur. «Philosophos» yani filozof kesin bilgilere yada mutlak hakikatlere sahip olduğunu sanan kimse degildir. Bilgeliği ve bilgiyi seven arayan ele geçirmek için çaba harcayan kimsedir. «Philosophos» kelimesini ilk olarak İsa'dan önce altıncı yüzyılda yaşayan eski yunan filozofu Pylhagoras'ın kendisi için kullandığı söylenir. Pythagoras kendisinin mutlak doğruları elde etmiş bir kimse degil bilgi arayıcısı ve bilgelik âşığı olduğunu söylemek isliyordu. Demek ki filozof mutlak bilgileri ve hakikatleri bulduğunu düşünerek mutluluk duyan bir kimse değildir. Ama hiç bir şeyin bilinemeyeceğini düşünerek koyu bir şüpheciliğe düşen kimse de değildir. Filozof edinmiş olduğu bilgileri yetersiz bulan tedirginlik duyan eleştirmelere girişen ve arayan kimsedir. İnançlarına körü körüne bağlı kimse bilgiye ve hakikate sahip olduğundan şüphe etmez. Filozof ise kendisine sunulan bilgileri hakikatleri ve inançları eleştirir; irdeler; doğru olanı gerçek bilgiyi bilgeliği arar; insanoğlunun hayatını anlamlı kılacak yaşanmaya dcjğer hale getirecek ve mutluluğa ulaştıracak ilkeleri ve kuralları bulmak ister; bunlara uygun olarak yaşamaya çalışır. Bu ilkeleri ve kuralları iyice araştırılıp akıl yoluyla bulunmuş temeller üzerine kurmaya çalışır. Felsefî düşünce eleştirici bir tavır takınmaktır; eylem (ahlâk) alanında peşîn hükümlerden içinde yaşadığımız çevrenin bize kabul ettirdiği inançlardan tutkulardan duygulardan ve alışkanlıklardan sıyrılıp uzak durmak onlara dışardan bakmak onları irdelemek ve eleştirmektir. Kısacası bilginin temeli olacak doğrulara ve davranışımızı yönetecek ilkelere ulaşmak çabasıdır; arayışıdır sevgisidir.
Tarih boyunca çeşitli filozoflar gelip geçmiş farklı felsefe sistemleri kurulmuştur. Hatta bu sistemlerin bazıları uzun ya da kısa süreler boyunca mutlak bir hakikat gibii kabul edilmiş; insan düşüncesini ve hayatını etkilemiştir. Bununla birlikte gerçek felsefenin özünde yukarda açıkladığımız «philosophia» sözünün ilk anlamı her zaman var ola gelmiştir. Yani gerçek felsefeler her zaman bir eleştirme bir hakikat sevgisi ve arayışı; bir yaşayış davranış ve ahlâk meselesi olarak bu amaçlara yönelmiş bir çaba olarak ortaya çıkmıştır. Sistemlerin ve çeşitli felsefî düşünüşlerin derinine inilince bu sevgiyi arayışı ve çabayı görmek her zaman mümkündür.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder