Heyecan,
psikoloji tarihinde zamana bağlı olarak farklı şekillerde ele alman ve tanımı
oldukça güç olan kavramlardan biridir. Başlangıçta fonksiyonalist-biyolojik
perspektiften tanımlanmaya çalışılmış, daha sonra bilişsel süreçler açısından
yaklaşılmıştır. Genel olarak heyecan, aktüel duygusal durumda bir kesinti, bir
değişiklik olarak meydana gelmekte ve bir takım belirgin tepkiler seti halinde
ortaya çıkmaktadır.
Örneğin
fizyolojik değişiklikler, yüz ifadelerinde değişmeler, belirli bir yönde eyleme
yöneliş gibi. Uzmanlara göre duygusal sürecin hangi anında heyecanın ortaya
çıktığım netlikle söylemek, yani heyecanın gerek ve yeter koşullarını saptamak
zordur ve heyecanın bu perspektiften doyurucu bir tanımı yapılamamıştır.
Bunun
yerine prototipik bir tanım yolu seçilmiştir (Fehr ve Russell), yani bireyin
davranışları bir takım belirtilerin (fizyolojik, sübjektif, davranışsal
tepkiler ve yüz ifadeleri) yüksek düzeyde veya şiddette görülmesi halinde
heyecan olarak adlandırılmaktadır. Heyecan anı, duygular dünyasının en belirgin
bir şekilde fark edildiği an olmaktadır.
Literatürde
heyecansal durumların çeşitliliği ve dilin duygu vokabülerinde yansıyan
türlülük, esas olarak ve büyük ölçüde iki boyutlu bir uzayda temsil
edilmektedir. Bunlar iyi-kötü (rahatlatıcı-rahatsızlık verici) ile güçlü-zayıf
eksenleridir. Ancak heyecanları, kategorilere bağlamak da mümkündür; Darwin'den
esinlenen ve insan türünün temel heyecanları kapsayan bir heyecan
repertuvarıyla donanmış olduğunu varsayan bazı yazarlar, biyolojik
perspektiften hareketle sınırlı sayıda heyecan ayırdetmektedir.
Örneğin
yüz ifadeleri konusundaki çalışmalarıyla tanınan Ekman temel heyecanlar olarak
sevinç, şaşırma, öfke, korku, üzüntü, tiksintiyi saymakta, bazıları bunlara
ilgi, utanma ve suçluluğu eklemektedir.
Heyecanların
anlaşılmasında, bir diğer perspektif, bilişsel niteliklidir. Bu perspektif
oldukça çeşitli teorik çalışmalara yol açmıştır. Bunlar arasında 'heyecanın kör
bir biyolojik süreç olmadığı ve durumun birey tarafından değerlendirilmesinin
sonucu olduğu' görüşü (Schachter ve Singer); heyecanların ortaya çıkışında
'bilişsel süreçlerin rolünü vurgulayan' görüşler (appraisal theories) (Frijda,
Lazarus, vb.); 'davranışın seyrinin kesintiye uğramasının rolünü vurgulayan'
görüşler (discrepeancy theories) (Mandler, Miller, Oatley vb.); 'şemaların
rolünü öne çıkaran' görüşler (schemaüc theories) (Bower, Leventhal, vb.)
sayılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder