Felsefe
sürekli bir «hayır» deyiş aracılığı ile «evet»i bulmaya çalışmak çabasıdır.
«'Evet» bulunduğu zaman onu da irdeleyip eleştirerek aşmaya çalışmak; yani
yeniden «hayır» demek çabasıdır. Felsefe sürekli bir «olumsuzlama olumlama ve
yeniden olumsuzlama»dır; insan düşüncesinin; nesnesini ve kendini sürekli
olarak evirip çevirmesi; düşünmesi eleştirmesi irdelemesi ve kendisinden -
uzaklaşmışlığının bilincine vararak yeniden kendine dönmesi; kendini bilinçli kılmasıdır.
-Başka bir açıdan felsefe hayatta elle tutulur halde gerçekleşmemiş olanın
düşüncede gerçekleştirilmesidir; bilgi bakımından «en doğru olansın; ahlâk
bakımından «en iyi olanın» hayat bakımından «en anlamlı hayatın»; estetik
bakımından «en güzel olan»ın araştırılması ve ortaya konması çabasıdır. Ama bu
özellik felsefenin soyut yanını; yabancılaşmış yanını da göstermektedir bize.
Felsefe
«olan»dan çok «olması gereken»den söz eder. Ama bu olması gerekeni somut olarak
gerçekleştirmek gücünden yoksundur; ancak düşüncede yani soyut olarak
gerçekleştirir. Felsefe ideal bir dünyanın iyi ve güzel bir yaşamanın nasıl
olması gerektiğini açıklar ama bunu hayatın kendisinde yani somut olarak
gerçekleştiremez; «iyi» «güzel» ve «adaletli» hakkında bize ancak bilinç verir;
bir özlem ve arayıp gerçekleştirme ihtiyacı duyurur. Bundan ötürü Marx
«felsefenin dünyalaşmasından» ve «dünyanın felsefeleşmesi» neden söz ediyordu.
Yani Marx felsefenin dünya haline gelerek (somutlaşarak) ortadan kalkması ve
dünyanın felsefî ideallere yönelerek bu idealler haline gelmesi gerektiğini
söylemek istiyordu. Böylece soyut fikirle (özlemle) somut varlık ve somut
varlıkla soyut fikir kaynaşmış felsefe gerçek bir varoluş edinerek felsefe
olarak ortadan kalkmış ve hayatın kendisi haline dönüşmüş olacaktı. Marx'a göre
bu kaynaşmayı ve dönüşümü gerçekleştirecek olan araç «devrimci eylem»di.
Felsefe
hakkındaki bu genel açıklamalar bizi ister istemez kendi gerçeğimizle felsefe
arasındaki bağıntı problemine götürmektedir. Başka bir deyişle Anadolu Türk
toplumunda felsefenin yerinin ne olduğu felsefeye nasıl bakıldığı sorusuna
götürmektedir. Kitabımızda felsefî düşüncenin tipik örneklerini vermeğe
çalıştık. Ayrıca tarih boyunca çeşitli felsefelerin ve sistemlerin ortaya
çıktığını gördük. Yaptığımız açıklamaları göz önünde tutarak islâm düşüncesi
içinde on beşinci yüzyıldan itibaren «felsefe çabası» diyebileceğimiz bir fikir
çalışmasına rastlanmadığını ileri sürebiliriz. Demek ki Anadolu Türk toplumunun
ve onun siyasî örgütü olan Osmanlı imparatorluğunun kuruluşu aşağı yukarı Yakın
- Doğu'da felsefî düşüncenin kapanışına rastlamaktadır. Gerçekten de on beşinci
yüzyıldan itibaren. Yakın - Doğu'da ve Osmanlı toplumu çerçevesi içinde yeni
felsefî düşüncelerin ortaya çıkmadığı; yeni sistemlerin kurulmadığı
görülmektedir. Bu yüzyıldan sonra eski felsefî düşüncelerin şu ya da bu şekilde
tekrarıyla yetinilmiş; ya da dinî düşüncenin ağır basması karşısında felsefeye
karşı güvensizlik gösterilmeye felsefî tavır tasavvuf ve Batıni akımlar içinde
şekil değiştirerek yaşamak zorunda kalmaya başlamıştır. Felsefe tehlikeli ve
beyhude bir fikir çabası olarak görülmüştür.
İslâm
ilahiyatı olarak niteleyebileceğimiz «kelâmsın açıklamaları bu yüzyıldan sonra
felsefî arayışın ve hür düşüncenin yerine geçmiş ve dinî düşüncenin yanı sıra
ideolojik bir faktör olarak; bir çeşit mutlak hakikat ya da «dogma» olarak
kabul edilmiştir. Başka bir deyişle kelâm dinî düşüncenin pekiştiricisi ve
savunucusu olarak iş görmüştür. Gerçek felsefî düşünceye karşı duyulan bu
güvensizlik Nâbi'nin şu mısralarında açıkça dile gelir:
Hikmet-ü
felsefeden eyle hazer
Evliya zümresine eyle nazar.
Evliya zümresine eyle nazar.
Demek
ki Anadolu Türk toplumunda felsefe tehlikeli bir çabadır; Nâbi'nin belirttiği
gibi kendisinden kaçınılması gereken bir şeydir. Felsefeye karşı duyulan bu
güvensizlik ile; Osmanlı yönetiminin siyaset konusunda yani pratik konularda
gösterdiği «akılcılık»ı birbirine karıştırmamak gerekir. Gerçekten de çağı
içinde ele alındığı zaman örgütünün ve yönetiminin «akılcı» ilkelere dayanması
bakımından Osmanlı İmparatorluğu ayrıca dikkati çekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder