İlkçağ
İsa'dan önce dördüncü bin yıldan isa'dan sonra beşinci yüzyılın sonlarına kadar
uzayan tarih süresini kapsar ilkçağda bugünkü anlamıyla felsefenin eski
Yunanistan'da ortaya çıktığını söyledik. Böylece felsefenin ilkçağ tarihi
İsa'dan önce sekizindi yüzyıldan İsa'dan sonra beşinci yüzyıla kadar uzayan
zaman kesitini kapsamaktadır.
Felsefe
tarihinin bu başlangıç dönemi «antik felsefe» diye de adlandırılır. Demek ki
antik felsefe içinde hem eski Yunan hem de Roma felsefesinin ele alınması
gerekir. Ne var ki Romalılar eski Yunan felsefî düşüncesine köklü ve büyük
değişiklikler getirememişlerdir. Bundan ötürü kitabımızda vermeğe çalıştığımız
felsefe tarihi özetinde antik felsefe bölümünün ağırlık noktasını eski Yunan
felsefesinin tarihi teşkil edecektir.
Antik felsefe ya da ilkçağ felsefesi genel olarak şu
bölümlere ayrılır:
1. Sokrates - öncesi filozoflar: Bunlar
Sokrates'ten önce yaşamış olan bütün yunan filozoflarıdır; 2. Klasik felsefe çağı:
Bu çağı Sokrates Platon ve Aristoteles gibi üç büyük filozof temsil eder; 3. Helenistik çağ:
yani Aristoteles'in ölümünden (İ.Ö. 322) İsa'nın doğuşu¬na kadar uzanan süre; 4. Roma çağı: Bu çağ
İsa'nın doğuşundan beşinci yüzyılın sonlarına kadar uzanır.
Antik
felsefenin ilk döneminde ele alınan temel soru " evrenin kaynağı tabiatın
nereden geldiği varlıkların nereden ve nasıl türediği sorusudur. Bu ilk dönemde
yunan felsefesi tabiata yönelmiş ve tabiatın sırlarını açığa vurmaya çalışan
bir düşünce çabasıdır ikinci dönemde özellikle Sokrates ile birlikte «insan
nedir?» sorusunun ve ahlâk probleminin önem kazandığını görürüz. Böylece
felsefî düşüncenin nesnesi tabiattan insana; insan hayatına manevî değerlere
yönelmiştir; bunları araştırır. Yine aynı dönemde. Platon ve Aristoteles gibi
filozoflarla birlikte felsefe hem tabiatın hem insanın kavranılmasına yönelir
yani evrensel bir bilgi olmak amacını göz önünde tutar.
Üçüncü
devrede ise Ştoalılar ve Epikuros'çuluk akımlarıyla felsefenin «ahlâklı
(erdemli) hayat nedir?» ve özellikle «insanın mutluluğu nerededir?» sorusuna
yöneldiğini görüyoruz. Dördüncü dönemde felsefe ile hıristiyan dini inancının
karşılaşması söz konusudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder