İlk
çağ felsefesinin başlangıçlarında yer alan bir başka Yunan filozofu da evrenin
ve varlıkların kaynağının yani ana maddenin ne olduğunu sormuş ve bu soruya
«sayılar» diye cevap vermişti. Bu filozof Sisam adasında doğmuş ve güney
İtalya'ya göç ederek Kroton şehrinde yaşamış olan Pythagoras'tı.Gizli bir din
tarikatınında kurucusu olan bu filozofun düşünceleri bu dini topluluğa bağlı
kimseler tarafından benimsenmiş ve savunulmuş olduğu için Pythagoras'ın
felsefesinden çok Pythagoras'çılıktan söz edilir.
Bu
felsefe akımına göre varolan her şeyde bir uyum ve oran bulunmaktadır.
Tarikatın dini kurallarına sıkı sıkıya uyan Pythagoras'cılar maddi zevklerden
el etek çekerek disiplinli bir hayat sürüyorlardı. Bu arada özelikle matematik
ve müzikle ilgilenmişlerdi. Pythagoras kendi yaptığı incelemeler sonunda bir
çalgı telinin uzunluğunun değiştirilmesi sonunda çıkardığı sesin perdesinin de
değiştiğini ve bu ikisi arasında bir oran bulunduğunu ortaya koydu. Böylece
matematik ile müzik arasında bir ilinti de kurmuş oluyordu.
Pythagoras'cılar
bütün gökcisimlerinin ve kürelerin ateşten yapılmış bir merkez çevresinde ve
belirli yörüngeler çizerek döndüklerini ileri sürmüşlerdi. Cisimlerin kapladığı
yer büyüklükleri şekilleri ve aralarındaki mesafeler birtakım sayılardan başka
şey değildi. Eşyanın biçimini ve oranlarını sayılarla dile getirmek ya da
sayılara indirgemek (irca etmek) mümkündü. Herhangi bir nesne belli bir biçime
bürünmeden mevcut olamayacağına göre sayıları bu nesnelerin temel ilkesi yani
ana maddesi olarak kabul etmek gerekiyordu. Demek ki var olan her şeyin
temelinde «sayılar» vardı («A History of Philosophy» Albert Sohvveglers. 30-31
New York 1899). Ama Pytjhagoras'cılar sayıları düşüncemizin ürünü olan olan
soyut varlıklar olarak görmüyorlardı. Bundan ötürü onların ana maddesi de tam anlamıyla
soyut bir. ilke değildi. Pythagoras'cıların gözünde sayılar maddî bir yana
sahip olan cisimlere benzeyen temel gerçeklerdi. Varlıklar bu temel ilkelerden
(sayılardan) türemişti. Bununla birlikte varlığın temelinde sayıların ve
niceliksel oranların bulunduğunu ileri sürmeleri felsefî düşünce bakımından
önemli bir yenilikti. Böylece varlığı matematik açıdan incelemenin ve dile
getirmenin ilk örneği verilmiş oluyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder