2 Haziran 2020 Salı

Sivil toplum nedir?

Sivil toplum nedir? 
Sorusuna cevap aramadan önce sivil toplum kavramını, toplumsal gerçeklik bakımından incelemek gerekir. Bu anlamda bakıldığında kavramın sürekli olarak bir yaşam alanına gönderme yaptığını görürüz. Gönderme yapılan bu yaşam alanı tarihsel süreçte aileden devlete uzanan geniş bir yelpazede ele alınsa da günümüzde daha çok; devletten bağımsız ve gönüllü olarak kendi kendini oluşturan bir yaşam alanını ifade etmektedir. Nitekim sivil toplum kavramını daha önemli getiren de budur.
Antik Çağ’dan başlayıp 18. yüzyıla kadar devam eden süreçte politik toplumla sivil toplum arasında bir ayrım söz konusu değildir. Kavramda bu başkalaşıma yol açan olgu; yurttaşların tüm hayatlarını kapsayan bir devlet anlayışının yerine siyasal iktidarın sınırlandırılması yönünde girişimlerinin başlamasıdır. Bu girişimler kavramının günümüzde gönderme yaptığı yaşam alanlarını devlet dışına çekmiştir.
Sivil toplumun tanımına geçecek olursak; günümüz siyaset bilimi literatüründe sivil toplumun birçok farklı tanımı olduğu görülmektedir. Bu tanımların hepsini buradan vermek mümkün olmayacağı için öne çıkan tanımlar ele alınacaktır.

Etimoloji
Aristo tarafından kullanılan “ politike koinonia” kavramı “sivil toplum” kavramının ilk tarihsel versiyonudur. Aristo’nun insanlar için en uygun yönetim biçimini ifade etmek için kullandığı “politike koinonia”, yasalarla belirlenmiş kurallar sistemi içinde özgür ve eşit -kabul edilen- yurttaşların siyasal toplumudur. Bu kavrama göz atmak gerekirse, “koinonia” özgür yurttaşların kullandığı “polis”in alanına işaret etmekte ve kavram genel itibariyle toplumun parçalarıyla birlikte bir bütününe işaret etmektedir. Bu bütünlük Aristo’nun düşüncesinde sivil ile siyasal olanın ayrımının olmadığını gösterir. Ancak Aristo’nun düşüncesinde özel alanlar yok değildir. Bu özel alanların bir ayrım oluşturmamasının sebebi, Aristo’nun bu özel alanları –oikos- yani haneleri polis’in arkaplanı olarak görmesinden kaynaklanır. Özetle bu kavram o günün; Atina devletlerini veya Roma Cumhuriyeti'nin medenileşmiş toplumunu ifade etmek amacıyla kullanılmıştır.
Günümüzde kullanılan “sivil toplum” terimi Aristo’nun “politike koinonia”sının Latince’ye Çiçeron tarafından “societas civilis” olarak aktarılmış biçiminin bire bir çevirisidir. Çiçeron’un bahsettiği bu kavram Aristo’nun “politike koinonia” kavramı gibi genel bir kavram olup devlete karşı herhangi bir karşıtlığı ifade etmek amacıyla kullanılmaz. Günümüzde kullanılan terimin aynısı olması itibariyle “societas civilis” terimini daha net biçimde kavrayabilmek için “civilis” sözcüğünü incelemek gerekir. Bu terimden türeyen sivil ve sivilleştirme kavramlarına baktığımızda; sivil ilk anlamıyla yurttaşa, hayatına, haklarına ilişkin bütünü belirtmek için, aynı kökten gelen sivilize ya da sivilleştirme ise maddi, sosyal, kültürel gelişmeyi anlatmak için kullanılır. Daha net bir ifadeyle “sivil”in kökü kent hayatının beraberinde getirdiği hakları ve yükümlülükleri ifade eder.

Sözlük Anlamı
İlk olarak kavrama dair genel bir çerçeve oluşturması amacıyla Ahmet Cevizci’nin Felsefe Sözlüğü’ndeki “sivil toplum” maddesine göz atılabilir:
“Siyasî otoritenin baskısından nispeten uzak olan toplum modeli; toplumda varolan ve kuruluşu birtakım haklar elde etme çabasına bağlı olan demokratik yapı; toplumun kendi kendisini, devletin kurumlarından bağımsız olarak, yönlendirmesi durumu.”
Ahmet Cevizci’nin verdiği bu bilgiler tam bir tanım niteliği taşımasa da sivil toplum kavramına dair çok sık atıfta bulunan kavramlarla aynı temelde yükselmektedir. Bu doğrultuda Larry Diamond’un sivil toplum tanımına bakacak olursak:
“Örgütlü sosyal yaşamın gönüllü, kendi kendini üreten, kendi kendini destekleyen, devletten özerk olup bir yasal düzen ya da ortak kurallara bağlı olan alanıdır… Sivil toplum özel alan ve devlet arasında duran aracı bir varlıktır.”
Diamond bu tanımında yasal güvenceyle sivil toplumun özerkliği güvence altına alınmış oluyor. Bu yasal düzenlemeler bir yandan devlet iktidarını sınırlayıcı bir rol oynarken bir yandan da onun iktidarını hukuka dayandırarak meşrulaştırmaktadır. Nitekim sivil toplum devletten özerk olmayı içerir ama, ondan yabancılaşmayı zorunlu kılmaz görüşündedir.

John Keane ve Sivil Toplum
John Keane ise sivil toplumu şöyle tanımlar:
“… şiddet karşıtı, kendi kendine örgütlenen, kendi kendini değerlendiren ve yansıtan ve hem birbirleriyle hem de onların eylemlerini ‘çerçeveleyen’, sınırlayan ve mümkün kılan devlet devlet kurumlarıyla sürekli bir gerilim içerisinde olma eğiliminde bulunan yasal koruma altındaki devlet-dışı kurumların karmaşık ve dinamik bir topluluğunu hem tanımlayan hem de tasavvur eden bir ideal-tip kategorisidir (Max Weber’in kullandığı anlamda bir ideal tip).”
John Keane yaptığı bu tanımda sivil toplumun şiddetten soyutlanmış bir alan olduğunu ifade etmiş olması önemli olmakla birlikte, yine sivil toplumun dinamik bir topluluğu tanımlayan ve geleceğe dair tasavvur edebilme yetisine sahip olduğunu belirtmesi önemlidir.

Ömer Çaha’nın Sivil Toplum Anlayışı
Sivil toplum konusunda Türkiye’de önde gelen isimlerden biri olan Ömer Çaha,
Modern toplumda sivil toplum herşeyden önce sivilleşmeyi anlatmaktadır.”
demektedir. Bu doğrultuda iki toplum modelinin varolduğunu savunan Çaha, sivil toplumu ideolojik topluma karşıt bir toplum modeli olarak ele almaktadır. İdeolojik toplum, devletin öncülüğü altında aynı ideoloji tarafından güdülen, toplumsal farklılığa ve renkliliğe müsaade etmeyen, devletin yüce varlığıyla bütünleşmiş olan bir organik toplum iken, sivil toplum bireylerin herhangi bir zorlamaya maruz kalmaksızın, kendi aralarında anlaşarak oluşturdukları ortak yaşam alanını ifade etmektedir. İdeolojik ve sivil toplum arasındaki bu ayrımdan yola çıkarak sivil toplumu şöyle tanımlamaktadır:
“Devletin şekillendirmediği, kendi inisiyatif ve renkliliğine terk ettiği bir alanı ifade etmekle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda aktif ve özgür siyasal katılım ve politizasyın sürecini de ifade etmektedir.”
Daha önce verdiğimiz tanımların aksine Ömer Çaha’nın sivil toplum tanımında hukukla ilgili bir ifade göze çarpmamaktadır. Her ne kadar tanımda yer almasa da Çaha devlet-toplum ilişkisinde hukuk’a önemli bir yer ayırmakta ve devlet’in hukukun gölgesinde “sivil yönetim” -liberal düşüncenin tam da böyle bir sivil yönetimi esas aldığını savunur- tarafından yönetildiğini ifade etmektedir. Sivil yönetim ile devlet arasındaki bu ilişkiyi sivil toplumun özellikleri arasında sayması önemlidir. Bu açıdan bakıldığında sivil toplumu sivilleşme olarak görmesi, sivil toplum tanımında siyasal katılım ve politizasyona yer vermesi ve sivil toplumun devletle bireyler arasındaki ara kademelerden ibaret olamayacağını savunması, Ömer Çaha’nın kavramsallaştırmasında sivil toplumun oldukça etkili bir olgu olduğunu gösterir.

Şerif Mardin
Şerif Mardin, sivil Batı’nın bütün “hürriyet” anlayışında, siyasînin sultasından kurtulabilmiş ilk toplumsal sistem oluşu nedeniyle sivil toplumun önemli bir yer kapsadığını belirtmektedir. Kavramın ortaya çıkışıyla ilgili Batı’da devlet dışında süren hayatın akışının garanti altına alınması ve ekonomik faaliyetlerin özerk bir konuma sahip olmasının altını çizen Mardin, sivil toplumun ilgili olduğu üç temel maddeyi şu şekilde sıralıyor:
  • “Medenilik” anlayışı
  • Batı Avrupa’nın toplumsal tarihinde çok önemli bir sosyal tarih aşaması
  • Tarih felsefesi alanında bir tartışma
Tanımlar
Bu tanımlardan farklı olarak sivil toplumun tek bir tanımı olamayacağı ve onu oluşturan yapılarla farklı şekillerde tanımlanabileceğine dair görüşler de mevcuttur. 

Bunlardan biri Howell ve Pearce’nin yaptığı şu tanımdır:
“Sivil toplum kavramı birey, toplum ve devlet arasındaki ilişki ne [nasıl] olmalı konusundaki farklı normatif anlayışları yansıtmaktadır.”
Bu iki düşünür sivil toplumu normatif bir araç olarak düşünen yaklaşımı özetlemektedir. Bir diğer düşünür John Ehrenberg ise sivil toplumun tanımıyla ilgili:
Onu [sivil toplumu] oluşturan yapıların ne yapmakta olduğuna, nasıl örgütlendiklerine ve hangi siyasal ve ekonomik güçlerin etkisi altında olduğuna bakarak
tanımının yapılabileceğini ifade etmektedir. Bu bağlamda sivil toplumla ilgili tek ve kesin bir tanım yapılamıyacağını ifade eden Ehrenberg, sivil toplumun yalnıza devlet-dışı özerk bir alan olduğunun ifade edilmesinin yetmeyeceğini düşünmektedir. Aynı şekilde John Keane de devlet ve sivil toplum kavramlarının
Modern siyasal biliçliliğin derinlerinde yatan bir antitezi oluşturan iki terim
olarak genel bir biçimde bahsedilmesinin yanıltıcı olduğunu vurgulamaktadır. Keane bu tezlerin özgül olmayan, her şeyi kapsayan nitelikleri, coğrafi dağılım ve zaman bağlı değişimler ve ayrımın semantik varyasyonlarındaki farklılıkları baskı altına aldığı ve yok ettiğini ileri sürmektedir.
Bu tanımlardan da anlaşılabileceği gibi sivil toplum kavramı üzerinde mütabakat sağlanmış bir tanım yoktur. Ancak yapılan tanımlardan yola çıkarak ortak bir tanım yapılabilir: sivil toplum herşeyden önce özel bir yaşam alanına atıfta bulunan bir kavram olup, içinde bulunduğu coğrafyanın siyasi, ekonomik, toplumsal ilişkiler temelinde farklı biçimlere bürünebilen, devlet-dışı olmakla birlikte devletten tamamen kopuk olmayan, mümkün olduğunca devlet müdahelesine karşı direnenmekle birlikte bazen devletten etkilenen, bazen devleti etkileyebilen bazense bir aracı kurum olarak karşımıza çıkan bir varlık olup, karmaşık ilişkiler ağının bir parçasıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder