17 Temmuz 2020 Cuma

Thomas Hill Green

Alıntıdır

Thomas Hill Green (1836-1882)

Thomas Mil Green, 1836 yılında Yorkshire, Birkin’de parish (bir papazın idaresindeki bölge) rektörünün oğlu olarak doğdu. Rugby’den Oxford Balliol Koleje gitti. Yaşamının geri kalan bölümünü orada öğrenci, öğretmen, profesör olarak geçirecektir. 1878′de Ahlak felsefesi profesörü seçildi. 1882′de ölene dek bu görevi sürdürecektir. Green, akademik görevlerinin yanı sıra, kendisini eğitimsel, politik ve toplumsal etkinliklere adayacaktır. Bunları yaparken her zaman için düşük sınıflara sıcak bir sempati ile yaklaşacak ve demokrasiye olan inananı koruyacaktır.
çocuğudur yalnızca: doğal kuvvetlerin yalnızca bir ürünü olan insanın, kendisinin de dahil olduğu güçler kuramı açıklamasını nasıl bekleyebiliriz? insan, tinsel bir oluştur ve doğal olayların fenomenal dizisinin bir üyesi değildir. Onun içinde doğal olmayan bir ilke vardır ve bu ilkenin özel işlevi, olanaklı bilgiye karşılık olmaktır. Bilginin temelini oluşturan tinsel ilke aynı zamanda törel bir işleve, ahlak idealinin bilinçliliğine ve insan ediminin gerekirciliğine sahiptir. Böyle bir tinsel kendi düşüncesi olmadan, bilgi ya da ahlak olamaz.
Metafizik
Doğal bilim, gözlem ve deneyim ile doğrulanabilir olgu maddeleri ile fenomenal, zamansal ve uzamsal ile ilgilenir. Felsefe ya da metafizik, tinsel ya da noumenal ile, bu olgularıın vurgulandığı ilkeler ile ilgilenir. Görgücüler ve evrimcilerin hatası, onların bu düzenin ürünü olarak fenomenal düzeni oluşturan tinseli kabullenmeleridir. Tinsel ilkenin bir birleştirilmesi, düzenlemesi, olmadan doğa bilgisi olamaz; bunun ötesinde doğa düzeninin kendisi, aynı ilkenin bir ürünüdür. Doğa çok katlıdır ve buna karşın içinde bir birlik vardır. Doğanın birliğinin kaynağı, özbilinçliliktir ve böylece doğa bir bütün olarak, tinsel bir evren, sonsuz bir zihinsellik ile olanaklı ilgili olguların bir dizgesidir. Dünyanın varlığı, onun bilgisinde olduğu gibi, bir tüm-birleşen bilinçliliği sınamaktadır.
İnsanın Doğadaki Yeri
İnsanın böyle bir evrendeki yeri nedir? İnsan, bir bilen, özbilince sahip bir olgu olarak, özgür etkinlik olarak var olmaktadır. Bu, zaman içinde olmayan, doğal olayların zinciri içinde bir halka olmayan bir etlkinliktir. Kendisinden başka önceli yoktur. Öz-bilinçliliğin bir çıkış noktası yoktur. O, hiç bir zaman başlamamıştır çünkü o olmadığında zaman diye birşey yoktu. Beyin, sinir ve dokuların tüm oluşumu, yaşam ve duyumun tüm işlevleri, tüm zihinsel tarihimizin ardışık fenomenlerini içerecek, evrensel bilinçlilik ile belirlenmiştir. İnsan bilinçliliği, evrensel zihinin bir kopyasıdır, en azından sentetik ve kendini ortaya koyan bir yapıya sahiptir. Green’in düşüncesine göre, evrim kuramı bu görüşle çelişmez, insan organizması, hayvandan meydana gelmiş olabilir; hayvan organizması ise doğal organik işlevler aracılığı ile kendisini yeniden üretmiş ve meydana getirmiş sonsuz bilinçliliğin böyle bir şekilde sayısız nesli içinde değişikliğe uğramış olabilir. Bu, özgün tinsel ilkenin sonucunun değerini azaltmaz: tüm fenomenal düzen, insanın zihninde ve bilinçliliğin-de toplanmış olan biyolojik evrimin tüm ardışıklığı da dahil olmak üzere, sonsuz ve evrensel özbilinçliliğin bir meydana gelişidir.
Green, izlenim ya da duyumların yalnızca bir ardıllığının bilgi olmadığını göstermiştir; bu bilgi, bu duyumların düzenlediği bir birleşen kendi olmadan olanaklı değildir. Benzer olarak, hayvanların istekleri, içtepileri ya da iştahları insan edimi oluşturmazlar; bu yalnızca bir öznenin bilinçli olarak kendisi için bu tür isteklerde bulunmasıyla olabilir. Bir iştah ya da hayvan isteği, doğal bir olaydır, ve özbilinci olan bir özne onu kendisine sunmadıkça, onu benimsemedikçe ve kendisini onunla özdeşleştirmedikçe ve kendi idealinde gerçek varlığını ortaya koyma çabasında bulunmadıkça gerçek bir motive (güdülenme) olmayacaktır. Yalnızca bir hayvan iştahı tarafından ortaya konmuş bir edim, insan eylemi ya da davranışı değildir. Bir kişi bilinçli olarak, içtepi ya da tutkularının biri ile kendini özdeşleştirdiği zaman, doğal arzusunu istence dönüştürmüş olacaktır. İrade (volition) bir kişinin, gerçekleşen ideal kendisi ile kendisini gerçekleştirmesidir. Kuşkusuz bir kişinin ideal istenci, onun içsel yaşantısının geçmiş tarihine ve dışsal koşullara, duyumlara ve edimlere bağlıdır: bu anlamda, Green determinizmi (gerekircilik) kabul etmektedir. Ancak geçmiş deneyimi nedeniyle, kendisi için ideal bir nesneye ve böylece edinmelinin yazarına sahip olacaktır. Bu durumda o, onun şimdiki davranışlarını yönlendiren ideallerden bütünüyle sorumludur. Bunun ötesinde, kendisi için üstün bir ideali zihninde canlandırır ve gelecekte, şimdi olduğunda daha iyiye sahip olacağı arayışı içinde bulunur. Bir insan, bu derin duyum içinde özgür istence sahip olacaktır.
Törebilim
İnsanın, kendisi için daha iyi bir durumu kavrama yeteneği ve bu durumu gerçekleştirmesi onda bir ahlak oluşumu sağlayacaktır. O, bu yeteneğe sahiptir çünkü bir öz-bilinç öz-nesidir, sonsuz öz-bilinçliliğin bir yeniden ürelimidir. Bir bireyin, kendisinin daha iyi bir duruma sahip olmasının idealinin kaynağı, Tanrı zihninde var olan mutlak bir idealdir. İnsanın mutlak olarak arzulanabilen bu idealle paylaşımı, insan yaşamının ahlak boyutunu ortaya koyacaktır.
Bu durumda, ahlakı iyiliğin içeriği nedir? Gerçek iyilik, gerçek bir tatmin bulabilen bir ahlak aracının çabası içindeki bir sondur. Onun temel özü, gerçek istenci koşulsuz bir iyiliktir, mutlak olarak bir değere sahiptir ve mutlak olarak arzulanır. Bu durumda, insanın kendi içinde, mutlak olarak arzulanan bir şeyler düşüncesine sahiptir. Bu kendinin, çok sayıda merakı vardır. Bunlar diğer insanlardaki meraklan da içerir. Diğer insanlar, benim kendim için yaşadığım son içinde bulunurlar. Ben bunları, insan kişiliğinin gerçekleşmesinin en yüksek iyisi olarak değerlendiririm, —bunlar ister kendim içinde, isterse diğerlerinin içinde olsun— insanın kendisini yetkinleştirmesi ile ilintilidir. Bu amaca ulaşabilmek için, aynı amaca ulaşmak için diğer kendilere yardım etmem gerekir. Ahlaksal ideal, bir mutlak ve ortak iyidir, benim için ve diğerleri için iyidir. Mutlak iyi, kişisel ahlaklılığın idealim kuşatır ve toplum içinde herkesin kendisi için istediklerini, komşusu için de istemesine yol açar. Tüm ussal düşünce, kendi yetkinliğini sağlama isteği içinde olacaktır. Green, diğerleri içinde kendini gerçekleştirme içinde kuşatılmış olarak ahlak idealinin tanımlamasını yaparak egoism (beniçincilik) ve altruism (özgecilik-hiçbir çıkar düşüncesine dayanmayan duygu) arasındaki çelişkiyi çözmüştür.
Ahlaklılığın kaynağı, atalarımızın otoriter gelenek ve kanunlarının izlerini taşımaktadır. Green, bu tarihsel olguyu kabul eder fakat kanun ve geleneğin, çıkış noktası olarak ussal oluşların, ideallere sahip oluşların ürünleri olduğunda diretmektedir. Bireyler, kendilerini kanun ve geleneklere teslim ederek, bu davranış biçimlerinin değerini pekiştirirler. Green, genetik ve evrimsel davranış kuramım kabullenme eğilimindedir fakat davranış evriminin, bizim davranış ideallerimizin ussal bir kaynağı ile belirlendiğini düşünür. Dav*ranış idealleri, bir tarihsel oluşum ürünleri değildir; onlar, aşkın bir kaynaktan tarihsel dizilere girerler.
Ahlak ideali çıkış noktası olarak, bireyin üzerine bağlı olan bilinçsiz bir talep olarak hissedilir. Bu, bireylerin arzuları ile paylaşılan bir taleptir. Aile, kabile, devlet gibi kurumlaşmalar bireylerin davranışlarını belirleyen olgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurumlaşmanın doğal gelişimi üzerindeki düşünce, talebin daha yetkin bir yapıya sahip olmasında etkili olacaktır.
Biz, mükemmel bir yaşamın tam bir ideasına sahip değiliz, fakat ideal, insanın toplum içindeki yetkinliğinin ve tüm insanoğlunun yetkinleşmesini kuşatacaktır. Böyle bir yaşam, uyumlu bir istencin ifadesi olmalıdır, bu her birinin istenci olan, tümün bir istencidir: bir adanmış istençtir. Adanmış bir istenç (A devoted will), Green tarafından soyut bir şey olarak değil, iyilik etkinliğinin tam bir dizgesi olarak algılanır. 0, anlamlı bir davranış ideali tarafından desteklenir. Bunun ötesinde, Green, güdülerin ya da onu yansıtan karakterin bağlı olduğu bir edimin ahlak değerini göz önünde bulundurur. Gerçek bir davranış güdüsünün her zaman için, ahlak edimleri oluşturacağım düşünmektedir.
Green, iyiliğin toplumsal türünü yüceltir ve döneminin ruhunu yansıtır. Bu, orta çağ kültürü içinde yaşadığımız dinsel bir iyilik türüdür. Bize, kalbimizin tinsel bir edim içinde Tanrıya yükselmesinin yollarım anlatmaktadır. Bu bir kişisel kutsanmışlık idealidir. Bu uğraşın, yaradılıştan gelen bir değeri vardır. Bu, onun gelişiminin ötesinde bir sonuçtur. Bir iyi istencin pratik ifadesi, araç olarak bir ek değere sahip olacaktır, çünkü sonuçta insan toplumunun iyileşmesi yaşanacaktır. Bütün bu iyileşmenin nihai amacı ve değerlendirmesi, kutsal bir kalptir; insanoğlunun yüce değeri, insanın kendi yetkinliği içindeki kendisidir. Pratik türün ya da daha sorgulayıcı veya bilinçli Tanrıyı arama türünün iyiliği, yaradılıştan gelen bir değerliliğe sahiptir, insanoğlunun karakterinde, kalbinde ve istencinde bulunur. Green, toplumsal iyileşmenin eriği ile kutsallığın eriği arasındaki belirgin uyuşmazlığı gidermeye çalışacaktır.
Green’in esas törel öngörüsü, aşağıdaki gibi özetlenebilir: tüm toplumsal reformların amacı, her şeyden önce, insanoğlunun tinsel alandaki yetkinliği ve karakter ve ideallerin gelişiminin sağlanmasıdır. Green, idealini dinsel öğelerin yer aldığı bir dilde ifade eder: bu yetkinliğin kutsallığından bahsetmektedir: kutsal idealini çok yüksek bir değere sahip anlak durumu olarak değerlendirir. Tüm davranış uğraşının sonuç amacı, insan ruhunun tutumunun gerçekleştirilmesi, insanın kişiliğindeki soylu bilinçliliğin ortaya çıkarılmasıdır. Toplumsal reform iyi bir şeydir fakat toplumsal reformun, yalnızca fiziksel uygunluk ve maddesel tatminin artmasının ötesinde bir sonuç ve değerlendirmeye gereksinimi vardır. İnsan bedenini beslemek ve barındırmak yeterli gözükmektedir. Fakat en yüksek noktada şu soru ortaya çıkmaktadır: bu bedenlerin içinde ne tür ruhlar bulunacaktır?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder