Thomas Hill Green (1836-1882)
Thomas Mil Green, 1836 yılında
Yorkshire, Birkin’de parish (bir papazın idaresindeki bölge) rektörünün oğlu
olarak doğdu. Rugby’den Oxford Balliol Koleje gitti. Yaşamının geri kalan
bölümünü orada öğrenci, öğretmen, profesör olarak geçirecektir. 1878′de Ahlak
felsefesi profesörü seçildi. 1882′de ölene dek bu görevi sürdürecektir. Green,
akademik görevlerinin yanı sıra, kendisini eğitimsel, politik ve toplumsal
etkinliklere adayacaktır. Bunları yaparken her zaman için düşük sınıflara sıcak
bir sempati ile yaklaşacak ve demokrasiye olan inananı koruyacaktır.
çocuğudur yalnızca: doğal kuvvetlerin
yalnızca bir ürünü olan insanın, kendisinin de dahil olduğu güçler kuramı
açıklamasını nasıl bekleyebiliriz? insan, tinsel bir oluştur ve doğal olayların
fenomenal dizisinin bir üyesi değildir. Onun içinde doğal olmayan bir ilke
vardır ve bu ilkenin özel işlevi, olanaklı bilgiye karşılık olmaktır. Bilginin
temelini oluşturan tinsel ilke aynı zamanda törel bir işleve, ahlak idealinin
bilinçliliğine ve insan ediminin gerekirciliğine sahiptir. Böyle bir tinsel
kendi düşüncesi olmadan, bilgi ya da ahlak olamaz.
Metafizik
Doğal bilim, gözlem ve deneyim ile
doğrulanabilir olgu maddeleri ile fenomenal, zamansal ve uzamsal ile ilgilenir.
Felsefe ya da metafizik, tinsel ya da noumenal ile, bu olgularıın vurgulandığı
ilkeler ile ilgilenir. Görgücüler ve evrimcilerin hatası, onların bu düzenin
ürünü olarak fenomenal düzeni oluşturan tinseli kabullenmeleridir. Tinsel
ilkenin bir birleştirilmesi, düzenlemesi, olmadan doğa bilgisi olamaz; bunun
ötesinde doğa düzeninin kendisi, aynı ilkenin bir ürünüdür. Doğa çok katlıdır
ve buna karşın içinde bir birlik vardır. Doğanın birliğinin kaynağı,
özbilinçliliktir ve böylece doğa bir bütün olarak, tinsel bir evren, sonsuz bir
zihinsellik ile olanaklı ilgili olguların bir dizgesidir. Dünyanın varlığı,
onun bilgisinde olduğu gibi, bir tüm-birleşen bilinçliliği sınamaktadır.
İnsanın Doğadaki Yeri
İnsanın böyle bir evrendeki yeri nedir?
İnsan, bir bilen, özbilince sahip bir olgu olarak, özgür etkinlik olarak var olmaktadır.
Bu, zaman içinde olmayan, doğal olayların zinciri içinde bir halka olmayan bir
etlkinliktir. Kendisinden başka önceli yoktur. Öz-bilinçliliğin bir çıkış
noktası yoktur. O, hiç bir zaman başlamamıştır çünkü o olmadığında zaman diye
birşey yoktu. Beyin, sinir ve dokuların tüm oluşumu, yaşam ve duyumun tüm
işlevleri, tüm zihinsel tarihimizin ardışık fenomenlerini içerecek, evrensel bilinçlilik
ile belirlenmiştir. İnsan bilinçliliği, evrensel zihinin bir kopyasıdır, en
azından sentetik ve kendini ortaya koyan bir yapıya sahiptir. Green’in
düşüncesine göre, evrim kuramı bu görüşle çelişmez, insan organizması,
hayvandan meydana gelmiş olabilir; hayvan organizması ise doğal organik
işlevler aracılığı ile kendisini yeniden üretmiş ve meydana getirmiş sonsuz
bilinçliliğin böyle bir şekilde sayısız nesli içinde değişikliğe uğramış
olabilir. Bu, özgün tinsel ilkenin sonucunun değerini azaltmaz: tüm fenomenal
düzen, insanın zihninde ve bilinçliliğin-de toplanmış olan biyolojik evrimin
tüm ardışıklığı da dahil olmak üzere, sonsuz ve evrensel özbilinçliliğin bir
meydana gelişidir.
Green, izlenim ya da duyumların yalnızca
bir ardıllığının bilgi olmadığını göstermiştir; bu bilgi, bu duyumların
düzenlediği bir birleşen kendi olmadan olanaklı değildir. Benzer olarak,
hayvanların istekleri, içtepileri ya da iştahları insan edimi oluşturmazlar; bu
yalnızca bir öznenin bilinçli olarak kendisi için bu tür isteklerde
bulunmasıyla olabilir. Bir iştah ya da hayvan isteği, doğal bir olaydır, ve
özbilinci olan bir özne onu kendisine sunmadıkça, onu benimsemedikçe ve
kendisini onunla özdeşleştirmedikçe ve kendi idealinde gerçek varlığını ortaya
koyma çabasında bulunmadıkça gerçek bir motive (güdülenme) olmayacaktır.
Yalnızca bir hayvan iştahı tarafından ortaya konmuş bir edim, insan eylemi ya
da davranışı değildir. Bir kişi bilinçli olarak, içtepi ya da tutkularının biri
ile kendini özdeşleştirdiği zaman, doğal arzusunu istence dönüştürmüş
olacaktır. İrade (volition) bir kişinin, gerçekleşen ideal kendisi ile
kendisini gerçekleştirmesidir. Kuşkusuz bir kişinin ideal istenci, onun içsel
yaşantısının geçmiş tarihine ve dışsal koşullara, duyumlara ve edimlere
bağlıdır: bu anlamda, Green determinizmi (gerekircilik) kabul etmektedir. Ancak
geçmiş deneyimi nedeniyle, kendisi için ideal bir nesneye ve böylece
edinmelinin yazarına sahip olacaktır. Bu durumda o, onun şimdiki davranışlarını
yönlendiren ideallerden bütünüyle sorumludur. Bunun ötesinde, kendisi için
üstün bir ideali zihninde canlandırır ve gelecekte, şimdi olduğunda daha iyiye
sahip olacağı arayışı içinde bulunur. Bir insan, bu derin duyum içinde özgür
istence sahip olacaktır.
Törebilim
İnsanın, kendisi için daha iyi bir
durumu kavrama yeteneği ve bu durumu gerçekleştirmesi onda bir ahlak oluşumu
sağlayacaktır. O, bu yeteneğe sahiptir çünkü bir öz-bilinç öz-nesidir, sonsuz
öz-bilinçliliğin bir yeniden ürelimidir. Bir bireyin, kendisinin daha iyi bir
duruma sahip olmasının idealinin kaynağı, Tanrı zihninde var olan mutlak bir
idealdir. İnsanın mutlak olarak arzulanabilen bu idealle paylaşımı, insan
yaşamının ahlak boyutunu ortaya koyacaktır.
Bu durumda, ahlakı iyiliğin içeriği nedir? Gerçek iyilik, gerçek bir tatmin bulabilen bir ahlak aracının çabası içindeki bir sondur. Onun temel özü, gerçek istenci koşulsuz bir iyiliktir, mutlak olarak bir değere sahiptir ve mutlak olarak arzulanır. Bu durumda, insanın kendi içinde, mutlak olarak arzulanan bir şeyler düşüncesine sahiptir. Bu kendinin, çok sayıda merakı vardır. Bunlar diğer insanlardaki meraklan da içerir. Diğer insanlar, benim kendim için yaşadığım son içinde bulunurlar. Ben bunları, insan kişiliğinin gerçekleşmesinin en yüksek iyisi olarak değerlendiririm, —bunlar ister kendim içinde, isterse diğerlerinin içinde olsun— insanın kendisini yetkinleştirmesi ile ilintilidir. Bu amaca ulaşabilmek için, aynı amaca ulaşmak için diğer kendilere yardım etmem gerekir. Ahlaksal ideal, bir mutlak ve ortak iyidir, benim için ve diğerleri için iyidir. Mutlak iyi, kişisel ahlaklılığın idealim kuşatır ve toplum içinde herkesin kendisi için istediklerini, komşusu için de istemesine yol açar. Tüm ussal düşünce, kendi yetkinliğini sağlama isteği içinde olacaktır. Green, diğerleri içinde kendini gerçekleştirme içinde kuşatılmış olarak ahlak idealinin tanımlamasını yaparak egoism (beniçincilik) ve altruism (özgecilik-hiçbir çıkar düşüncesine dayanmayan duygu) arasındaki çelişkiyi çözmüştür.
Bu durumda, ahlakı iyiliğin içeriği nedir? Gerçek iyilik, gerçek bir tatmin bulabilen bir ahlak aracının çabası içindeki bir sondur. Onun temel özü, gerçek istenci koşulsuz bir iyiliktir, mutlak olarak bir değere sahiptir ve mutlak olarak arzulanır. Bu durumda, insanın kendi içinde, mutlak olarak arzulanan bir şeyler düşüncesine sahiptir. Bu kendinin, çok sayıda merakı vardır. Bunlar diğer insanlardaki meraklan da içerir. Diğer insanlar, benim kendim için yaşadığım son içinde bulunurlar. Ben bunları, insan kişiliğinin gerçekleşmesinin en yüksek iyisi olarak değerlendiririm, —bunlar ister kendim içinde, isterse diğerlerinin içinde olsun— insanın kendisini yetkinleştirmesi ile ilintilidir. Bu amaca ulaşabilmek için, aynı amaca ulaşmak için diğer kendilere yardım etmem gerekir. Ahlaksal ideal, bir mutlak ve ortak iyidir, benim için ve diğerleri için iyidir. Mutlak iyi, kişisel ahlaklılığın idealim kuşatır ve toplum içinde herkesin kendisi için istediklerini, komşusu için de istemesine yol açar. Tüm ussal düşünce, kendi yetkinliğini sağlama isteği içinde olacaktır. Green, diğerleri içinde kendini gerçekleştirme içinde kuşatılmış olarak ahlak idealinin tanımlamasını yaparak egoism (beniçincilik) ve altruism (özgecilik-hiçbir çıkar düşüncesine dayanmayan duygu) arasındaki çelişkiyi çözmüştür.
Ahlaklılığın kaynağı, atalarımızın
otoriter gelenek ve kanunlarının izlerini taşımaktadır. Green, bu tarihsel
olguyu kabul eder fakat kanun ve geleneğin, çıkış noktası olarak ussal
oluşların, ideallere sahip oluşların ürünleri olduğunda diretmektedir.
Bireyler, kendilerini kanun ve geleneklere teslim ederek, bu davranış
biçimlerinin değerini pekiştirirler. Green, genetik ve evrimsel davranış
kuramım kabullenme eğilimindedir fakat davranış evriminin, bizim davranış
ideallerimizin ussal bir kaynağı ile belirlendiğini düşünür. Dav*ranış
idealleri, bir tarihsel oluşum ürünleri değildir; onlar, aşkın bir kaynaktan
tarihsel dizilere girerler.
Ahlak ideali çıkış noktası olarak, bireyin üzerine bağlı olan bilinçsiz bir talep olarak hissedilir. Bu, bireylerin arzuları ile paylaşılan bir taleptir. Aile, kabile, devlet gibi kurumlaşmalar bireylerin davranışlarını belirleyen olgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurumlaşmanın doğal gelişimi üzerindeki düşünce, talebin daha yetkin bir yapıya sahip olmasında etkili olacaktır.
Ahlak ideali çıkış noktası olarak, bireyin üzerine bağlı olan bilinçsiz bir talep olarak hissedilir. Bu, bireylerin arzuları ile paylaşılan bir taleptir. Aile, kabile, devlet gibi kurumlaşmalar bireylerin davranışlarını belirleyen olgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurumlaşmanın doğal gelişimi üzerindeki düşünce, talebin daha yetkin bir yapıya sahip olmasında etkili olacaktır.
Biz, mükemmel bir yaşamın tam bir ideasına
sahip değiliz, fakat ideal, insanın toplum içindeki yetkinliğinin ve tüm
insanoğlunun yetkinleşmesini kuşatacaktır. Böyle bir yaşam, uyumlu bir istencin
ifadesi olmalıdır, bu her birinin istenci olan, tümün bir istencidir: bir
adanmış istençtir. Adanmış bir istenç (A devoted will), Green tarafından soyut
bir şey olarak değil, iyilik etkinliğinin tam bir dizgesi olarak algılanır. 0,
anlamlı bir davranış ideali tarafından desteklenir. Bunun ötesinde, Green,
güdülerin ya da onu yansıtan karakterin bağlı olduğu bir edimin ahlak değerini
göz önünde bulundurur. Gerçek bir davranış güdüsünün her zaman için, ahlak
edimleri oluşturacağım düşünmektedir.
Green, iyiliğin toplumsal türünü
yüceltir ve döneminin ruhunu yansıtır. Bu, orta çağ kültürü içinde yaşadığımız
dinsel bir iyilik türüdür. Bize, kalbimizin tinsel bir edim içinde Tanrıya
yükselmesinin yollarım anlatmaktadır. Bu bir kişisel kutsanmışlık idealidir. Bu
uğraşın, yaradılıştan gelen bir değeri vardır. Bu, onun gelişiminin ötesinde
bir sonuçtur. Bir iyi istencin pratik ifadesi, araç olarak bir ek değere sahip
olacaktır, çünkü sonuçta insan toplumunun iyileşmesi yaşanacaktır. Bütün bu
iyileşmenin nihai amacı ve değerlendirmesi, kutsal bir kalptir; insanoğlunun
yüce değeri, insanın kendi yetkinliği içindeki kendisidir. Pratik türün ya da
daha sorgulayıcı veya bilinçli Tanrıyı arama türünün iyiliği, yaradılıştan
gelen bir değerliliğe sahiptir, insanoğlunun karakterinde, kalbinde ve
istencinde bulunur. Green, toplumsal iyileşmenin eriği ile kutsallığın eriği arasındaki
belirgin uyuşmazlığı gidermeye çalışacaktır.
Green’in esas törel öngörüsü, aşağıdaki
gibi özetlenebilir: tüm toplumsal reformların amacı, her şeyden önce,
insanoğlunun tinsel alandaki yetkinliği ve karakter ve ideallerin gelişiminin
sağlanmasıdır. Green, idealini dinsel öğelerin yer aldığı bir dilde ifade eder:
bu yetkinliğin kutsallığından bahsetmektedir: kutsal idealini çok yüksek bir
değere sahip anlak durumu olarak değerlendirir. Tüm davranış uğraşının sonuç
amacı, insan ruhunun tutumunun gerçekleştirilmesi, insanın kişiliğindeki soylu
bilinçliliğin ortaya çıkarılmasıdır. Toplumsal reform iyi bir şeydir fakat
toplumsal reformun, yalnızca fiziksel uygunluk ve maddesel tatminin artmasının
ötesinde bir sonuç ve değerlendirmeye gereksinimi vardır. İnsan bedenini
beslemek ve barındırmak yeterli gözükmektedir. Fakat en yüksek noktada şu soru
ortaya çıkmaktadır: bu bedenlerin içinde ne tür ruhlar bulunacaktır?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder