İnsanın dünya
ile uyumlu kendi kendine yeterli ve tam bir bilinçle yaşamasını tutumunda
bilginin belirleyici bir yer tutmasını eylemlerinin enine boyuna düşünülmüş
olmasını öngören yaşam ülküsü.
Genellikle dinsel nitelikte olan ama din dışı
örnekleri de görülen bu ülkü tarih boyunca birçok kültürde çıkmıştır. İslam
düşüncesinde hikmet kavramıyla dile getirilir.
Bütün dinlerin topluluğun gündelik yaşamında söz
sahibi uzmanlaşmış görevlilerinin yanı sıra dinin düşünsel yanını işleyen
“bilgin”leri de olmuştur. Bunlar dinsel ilkeleri bilgisel düzeyde ele almakla
kalmamış Tanrı’nın bilgeliğine yaklaştırdığı düşünülen bu ilkelerin gereklerini
kendi yaşamlarında gerçekleştirmeye de çalışmışlardır. Bu yolla bilgiyle
düşüncenin insan yaşamını yönlendirmesinin örnekleri olmuşlardır.
Dinsel bilgelik çevresinde genellikle kendilerine özgü
yaşam biçimleri olan topluluklar oluşurken dindışı bilgelik örnekleri daha çok
tek tek kişilerde ortaya çıkmıştır. Budacılıkta Brahmanlar Yahudilikte Kabala
bilginleri dinsel bilgeliğin ilk örneklerindendir.
Bilgeliğin belli bir dinsel temele bağlı olman
biçimleri çağdaş anlamda felsefe ve bilimin de başlangıcını oluşturan Eski
Yunan’da Sokrates öncesi filozoflarsa görülür. Bu örneklerde bilgelik (sophia)
gündelik uğraşlardan uzak kuramsal çabaya dayalı bir yaşam sürdürmeyi içerir.
Dünyayı genel bir bakış açısı çerçevesinde kavramaya düzenli ve anlamlı bir
bütün olarak düşünülen evrenin (kosmos) kurucu ilkelerini bulmaya yönelik olan
bu kuramsal çaba aynı zamanda bilge kişinin kendisinin de bütünlüklü bir yaşam
sürdürmesinin temelini oluşturur. Bu yolla ortaya çıkan Eski Yunan bilgesi
(sophos) hem içinde bulunduğu toplumu eleştirir hem de kendisini daha geniş bir
düşünsel topluluğun üyesi sayardı. Bu yüzden bir yandan kendi toplumu için
anlaşılmaz hatta komik işlerle uğraşan ve yarı korkulu bir saygıyla karşılanan
ama bir yandan da yaygın toplumsal kalıplara uymadığından kuşku bazen de
kızgınlık duyulan bir kişiydi. Bu özelliklere Thales Herakleitos Parmenides Pythagoras
gibi filozoflara ilişkin geleneksel öykülerde rastlanır.
Sokrates ise bilge kişinin tarihteki en üstün örneği
sayılır. Kendisine felsefenin de kökenini oluşturan “bilgelik sevgisi”ni
(philosophia) yakıştıran Sokrates özellikle düşüncelerini sürekli eleştiren
bilgisinin sınırlarını sorgulayan vardığı hiçbir sonuçla yetinmeyen bilgeyi
temsil eder. Bilgelik çabası içinde “kendini bil” ve “ölçülü ol” ilkelerini
düşünce ve yaşamında sonuna değin uygulamıştır. Ayrıca bilge kişiliğiyle
topluma aykırı düşerek düşmanlık çekmiş ve bu yüzden öldürülmüş bilgenin de en
ünlü örneğidir.
Eski Yunan felsefesinin Aristotales sonrası döneminde
Sokrates’in de etkisini taşıyan stoacılar bilge yaşam ülküsünü sürsürsüler.
Arzuları ve istekleri sınırlandırmak doğaya uygun yaşamak kötülüklere ve ölüme
sessizce katlanmak gibi ilkeler bu bilgelik anlayışının temelini oluşturdu.
Tek tanrılı dinlerde bilgelik kavramı Eski Yunan’dan
da izler taşıyarak farklı ve yeni anlamlar kazandı. Eski Yunan felsefesi içinde
özel bir yeri olan logos (söz us) kavramı kazandığı dinsel içerikle hem
yaratılışın hem de zihnin Tanrı’yı kavramasının aracısı olarak görülmeye
başladı. Yuhanna İncili’nde İsa Mesih “Söz”ün bedenleşmesi olarak
tanımlanıyordu (1:14). İsa’nın Söz’le özdeşleştirilmesi Eski Ahit’te “Rabb’ın
Sözü” deyimiyle belirtilen vahiy kavramına olduğu kadar bilgeliği insanı
Tanrı’ya yakınlaştıran göksel aracı olarak gören ve Tanrı’nın sözü ile
özdeşleştirilen Yahudi inancına da dayanıyordu.
Eski Ahit’in Süleyman’ın Meselleri adlı kitabında
bilgelik (hohma) Tanrı’nın ilk ve gözde yaratılarından biri olarak sunulur.
Apokrif metinlerden Ekklesiastikos’ta bilgeliğin Tanrı’nın bütün işlerinde var
olduğu ve sevdiklerine de bilgeliği cömertçe bağışladığı yazılır. Gene apokrif
bir metin olan ve aslını adı bilinmeyen bir Yahudi yazarın Yunanca yazmış
olduğu sanılan Süleyman’ın Bilgeliği’ndeki bilgelik Tanrı’nın iyiliğinin
görüntüsü ve ebedi ışığının yansıması olarak tanımlanır. Bu görüşlerin
Hıristiyan ilahiyatı üzerinde önemli etkileri olmuştur.
Katolik Kilisesi Meryem Ana’yı tanrısal bilgelik ile
özdeşleştirir. Buna karşılık Ortodoks Kilisesi’nde tanrısal bilgeliği Meryem
Ana’nım dışında ele alıp işleyen bir ilahiyat öğretisi geliştirmiştir.
Aralarında Istanbul’daki Ayasofya’nın da bulunduğu birçok Aya Sofya (Hagia
Sophia) kilisesi bu tanrısal bilgeliğe adanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder