4 Ağustos 2020 Salı

Kent, Kentleşme ve Nedenleri

Kent, Kentleşme ve Nedenleri 

A. KENT

Kent,genel anlamda kentsel yerleşmelerin yaygın adıdır.Kırsal olmayan şeklinde dile getirilen kent tanımımıza geçmeden önce kırsaldan neyi kastettiğimizi açıklamak gerekir. Kırsal kesim, genel anlamda kentin karşıtı olarak nüfusun büyük kısmının tarımla uğraştığı,daha çok cemaat karakteri gösteren yerleşim birimleridir. “Kırsal kesim köy ve/veya kasaba, sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri, yönetim durumu ve demografik açıdan kentten ayırt edilen,genellikle tarımsal alanda çalışmak gibi işlevlerle belirlenen, konutları,öteki yapıları ve toplumsal ilişkileri bu yaşamı yansıtan yerleşme birimidir.” 1
Köy veya kasabalar birincil grup ilişkilerinin ağırlıkta olduğu, mesleki gruplaşma ve uzmanlaşmanın olmadığı,kişilerin örf,adet,değer ve normlara göre davranışlarını biçimlendirdiği,eğitim oranı düşük olan yerleşme birimleridir.

“Kent, sosyo -ekonomik ve kültürel özellikleri yönetim durumu ve nüfus bakımından kırsal alanlardan ayırt edilen,genellikle tarımsal olmayan üretimin yapıldığı, daha önemlisi hem tarımsal hem de tarım dışı üretim dağıtım ve denetim işlevlerinin toplandığı,teknolojik gelişme derecelerine göre belirli bir büyüklük,heterojenlik ve bütünleşme düzeyine varmış,ikincil toplumsal ilişkilerin, toplumsal farklılaşma,uzmanlaşma ve hareketliliğin yaygın olduğu yerleşim alanıdır”.2
Bunun yanı sıra kentler doğurganlık oranının kırsal kesime göre düşük olduğu,çekirdek aile tipi yaygın olan,eğitim öğretimin yaygın olarak yapıldığı yerleşim birimleridir.

Kentsel kesimlerde köy yerleşim birimlerinden farklı olarak kent kültürü egemendir.

1)Kızılçelik,Sezgin,Sosyoloji Yazıları 2,Anı yay,Ankara,2000,s. 114
2)a.g.e. s.120

“Kent kültürü,siyasal,dinsel,sanatsal hoşgörüden /özgürlükten,laik düşünce ve demokrasiden,bilimsel bilgi ve nesnellikten oluşan bir bütünlüktür”.3
Kent kültüründe örf,adet,gelenek,görenek ve tüm bunları şekillendiren din olgusunun önemi azalmakta,dinsel özgürlük,sanat ,bilim ve tartışmalar önem kazanmaktadır.
Kent kavramını genel çerçevede kısaca tanımladıktan sonra kentleşme sorunları üzerinde durmaya çalışacağız.

B. KENTLEŞME

Kentleşme dar anlamda,kent sayısının ve kentlerde yaşayan nüfusun artması demektir.Kentsel nüfus köyden kente göçlerle artar.Gelişmekte olan ülkelerde kentleşme bu şekilde nüfus akınları halinde gerçekleşir.

Fakat kentleşme yalnızca nüfus hareketi bağlamında düşünülmemelidir. Kentleşme, aynı zamanda o toplumda ekonomik ve toplumsal yapıyla da ilintilidir.Bu nedenle kentleşmeyi tanımlarken o nüfus hareketini yaratan toplumsal ve ekonomik değişmelere de yer vermek gerekir.Bu şekilde düşünürsek kentleşme, “sanayileşmeye ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının artması bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında artan oranda örgütleşme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü değişikliklere yol açan bir nüfus birikim süreci” olarak tanımlanabilir.

Bu bağlamda günümüz toplumları sanayileşme süreciyle birlikte az kentlileşmiş ya da çok kentlileşmiş olarak nitelendirilir.Kentleşme ve sanayileşme arasında doğrudan bir ilişki vardır.Gelişmiş olan ülkelerde bu durum paralellik arz ederken,gelişmekte olan ülkelerde, sanayileşme, kentleşmeyi yavaş bir hızla takip etmektedir.

C. KENTLEŞME NEDENLERİ

Kentleşme nedenleri biri diğerinden etkilenen nedenler olarak, ekonomik, teknolojik, siyasal ve psiko-sosyolojik nedenler şeklinde sınıflandırılır.

A. EKONOMİK NEDENLER

Kentleşmenin ekonomik nedenlerinde daha çok kentlerin sunduğu ekonomik üstünlüklerin fazla oluşu karşımıza çıkar.
Kentlerde işbölümü ve uzmanlaşmanın olması üretimi kolaylaştırıp,gelirleri artırmaya yol açmaktadır.
3)a.g.e.127
4)Keleş,Ruşen,Kentleşme Politikası,İmge kitabevi,İst,1975,s.19

Kentlerde çok sayıda uzmana ihtiyaç olmaktadır. “Öte yandan,özellikle az gelişmiş ülkelerde,tarımın verimliliği ve kişi başına düşen tarımsal gelir, köylüyü köyünde tutmaya yetmeyecek kadar düşüktür. Gerek bu yetersiz gelirin, gerekse toprak iyeliğinin dengesiz dağılımı, tarım topraklarının çok parçalanmış (ufalanmış) olması, iklim koşulları ve toprak aşınması(erozyon), bu itici etmenleri güçlendiren nedenlerdir. Örneğin, Türkiye de sözü edilen bütün koşulların, tarımdaki verimi azaltmak suretiyle, kentleşme hızını geniş ölçüde etkilediği görülmektedir”5

2. Teknolojik Nedenler

Sanayi devriminin getirdiği değişikliklerle beraber kentleşmenin hızlanması teknolojik gelişmelerle mümkün olmaktadır .

Buhar gücü nüfusun fabrikalar yakınında birikmesine yol açmıştır.Elektrik enerjisinin sanayide artan oranda kullanılması kentlerde hızlı biçimde nüfusun yoğunlaşmasına etkide bulunmuştur . Bunun gibi hidroelektrik santrallerde kentlerin gelişmesi ve yaygınlaşmasında büyük rol oynamıştır . Hızla gelişen teknolojiyle birlikte iletişim ve bilgisayar teknolojisindeki ilerlemenin kentleşmeyi nasıl etkileyeceğini zaman gösterecektir.

3. Siyasal Nedenler

Çeşitli düzeyde verilen siyasal kararlar , hukuk kurumlarından bazıları ve kentlerdeki yönetim yapısının özellikleri kentleri özendirici nitelik taşımaktadır.

Köylerde tarım topraklarının parçalanması sonucu mirasçılardan yalnız biri tarafından toprağın bütünün yada büyük kısmının elinde tutulduğu kapalı veraset sisteminde, diğer çocuklar ya kendilerine özel çiftlik satın almak yada başka çiftlikte işçi olarak çalışmak zorunda kalacaklardır . Bu noktada kentin olumlulukları cazip olmaktadır.

4. Sosyo-psikolojik Nedenler

Sosyo-psikolojik nedenler köy ve kentin yaşam biçimleri arasındaki farklılıkta ortaya çıkmaktadır.Kentin özgür havası , kentli olmanın gururunu paylaşma , kentte var olan toplumsal ve kültürel olanaklar ve hizmetler kenti çekici kılmaktadır .Kimi yerlerde kente göç etmeye ”yükseliş” gözüyle bakılması kentli olmayı, kentte yaşamayı beraberinde getirmektedir .

BÖLÜM 2 – TÜRKİYEDE KENTLEŞME

Türkiye de kentleşme nedenleri

A. İtici güçler

Tarıma traktör ün girmesiyle beraber makine insan emeğinin yerin almıştır bunun sonucunda köylü köyüne terk etmek zorunda kalmıştır kente göç eden köylünün ailesini de kente götürdüğünü yada sonradan yanına aldırdığını düşünürsek kentli nüfusun hızla arttığına daha da belirginleştirmiş oluruz. Özellikle Türkiye açısından bakarsak 1950’lerden günümüz kentsel nüfusta artışı görmekteyiz .

5)a.g.e.s.23

“Tarım işçileri ailelerini de birlikte kente götürmekte yada sonradan aldırmakta olduklarına göre, traktörün kentleştirdiği köylü sayısını 8-9 milyona yaklaşmış olduğu sonucuna varılır. Kentsel nüfus 1950 yılından buyana 16,5 milyon artmış olduğuna göre traktörün tarıma girmiş olmasının bundaki payının yarıyı bulduğu rahatça kabul edilebilir..

Bu durumda tarımda makineleşmenin kentleşme devinimlerini hızlandıran,hızlı kentleşmeyi belirleyen etmenlerin en önemlilerinden biri olduğunu kabul etmek gerekir’’6
Ekilebilir toprakların sınırına ulaşılmış olması,tarımda verimin azlığı ve toprağın gereğinden fazla parçalara ayrılmış olması ülkemizde köylüyü tarımdan itmeye yol açmıştır. Kalkınma planlarımız gizli işsizlerin bir milyona yaklaştığını göstermektedir.Bununla birlikte kentteki iyi yaşam koşulları,kırın itici nedenleriyle birleşince kente göçü zorunlu kılmaktadır.

B. İletici Güçler

“İletici güçlerle kastedilen,taşınım olanaklarındaki gelişmedir.Kentleşme devinimleri, mal ve hizmet alışverişinin belli taşıma ve haberleşme ağları içinde özekleşmiş belli yerleşim yerleri ile bunlara bağlı çeşitli düzeydeki yerleşmeler arasında yoğunlaşmasından doğmaktadır.Bu nedenle, kentleşmeyi mal ve hizmet dağıtımının ve bu dağıtım işlevinin gerektirdiği bir işbölümü,uzmanlaşma ve nüfusun böylece özekselleşmesi süreci olarak saymak da olanaklıdır”7

C. ÇEKİCİ GÜÇLER

Kentlerdeki iş olanakları ve sanayideki yüksek ücretler kentleşmeyi cazip kılan nedenlerin başında gelir.Büyük kentlerde eğitim ve sağlık olanaklarının (ülkemizde henüz yeteri düzeye ulaşmamış olsa da) kırdan kente göçün hızla sürmesine kaynaklık etmektedir.
Toplumun kültürel değerleri kente olan göç dalgasını pekiştirmektedir. Örneğin, “İstanbul un taşı toprağı altındır” sözü gibi.

İticive çekici öğeler birbiriyle etkileşim içindedirler.Bir başka deyişle bu öğeler birbirinden çok etkilenmektedirler.Son yıllarda tüm bu çekici öğelere ek olarak ülkemizde Güneydoğuda yaşanan sorunlar çerçevesinde güvenlik gerekçeleriyle de kırsal alanlar terk edilerek kentlere göç edilmektedir.
6)a.g.e.s.49
7)a.g.e.s.40

BÖLÜM 3 -TÜRKİYEDE KENTLEŞME SONUCU ORTAYA ÇIKAN SORUNLAR

Tarımdan sanayiye nüfus kayması ülkede izlenen sanayileşme siyasetinin kaçınılmaz sonucudur. Fakat Türkiye’de kentsel alanda çeşitli olanakların yetersizliği bu sorunlu kentleşmeyi temel toplumsal sorunlardan biri haline getirmiştir.

Bu sorunlu kentleşmenin ardında yatan temel öğe Türkiye’de sanayileşme ile kentleşme arasında bir uyum olmamasıdır.Kentlerde göç sonucu biriken nüfusun çoğu hizmet kesimine kaymakta, bunun sonucu olarak kentlerde işsizlik sorunu ortaya çıkmaktadır.
“Bugün dünyada ve Türkiye’de, kent ve çevre sorunlarının kökeni,hızlı ve çarpık sanayileşmeye,sürekli kar olgusuna, teknolojinin insan ve doğa yararına kullanılmamasına dayanmaktadır….Bu bağlamda, insan nüfusunun büyük yoğunluğunun yaşadığı kentler, tüketim toplumunun, sür ekli kara dayanan “gelişmelerin” talan ve yağmanın sonucunda insana yabancılaşan mekanlar olmuştur.Bugün kentlerin en önemli sorunlarını oluşturan yoksulluk, göç, barınma sorunu alt yapı yetersizlikleri ve çevre kirliliği, merkezinde insan yaşamının ve ihtiyaçlarının değil, sermayenin ihtiyaçlarının bulunduğu bir sistemin ürünüdür. Kırdan kente göç ucuz emek ve işgücü hep sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda teşvik edilmiş ve bugün ülkemizde kentsel yaşam çevresi plansız yapılaşma, kaçak konutlar ve gecekondulu nüfus olarak adlandırılan (kent yoksulları) ile şekillenmiştir.”8

Kentleşmenin ortaya çıkardığı sorunlardan bir diğeri de, insanların sahip oldukları gelenekleri, görenekleri ve kimliklerinin kentleşmenin tehdidi altında olmasıdır.

“Kentleşme yalnızca kırsal kesimi değil,kenti de silip süpürmektedir.Yalnızca kasaba ve köy yaşamının tarımsal ilişkilerle beslenen değer,kültür ve kurumlarını değil, kent yaşamının yurttaşlık ilişkileri ile beslenen değer,kültür ve kurumlarını da yutmaktadır. İsimsizlik, homojenlik ve kurumsal devasalık gibi boğucu özelliklere sahip kentleşme, insanlar arasındaki yakınlığı, benzersiz nitelikteki mahalleleri ve insani ölçekli bir politikayı içinde barındıran kentsel alanı yuttuğu gibi, doğaya yakınlığı,kutsal bir yardımlaşma anlayışını ve sıkı aile ilişkilerini barındıran kırsal alanı da ortadan kaldırmaktadır”9

Kentleşme sorunlarını daha iyi görebilmek ve sorunlara çözümler bulabilmek açısından bu sorunları tek tek ele almak daha yerinde olacaktır.

8)Robert,jean,Kent ve Halk,Ütopya yay,Ankara,1999,s.9
9)Boochin Murray,Kentsiz Kentleşme,Ayrıntı yay,İst,1999,s.31

A. KONUT YETERSİZLİGİ

Kentlere göçün doğurduğu sorunlardan biri konut yetersizliğidir.Yakın gelecekte sorunun daha önemli boyutlara ulaşacağı anlaşılmaktadır.Kongara göre Türkiyede,siyasal iktidarların planlama fikrine soğuk bakmalarından dolayı başarıya ulaşamamıştır.

“Örneğin 1980li yıllardan beri Türkiyenin konut gereksinmesinde önemli katkılarda bulunan konut kooperatifleri birliği, Kent – Koop,bu modelden esinlenen uygulamaların sonunda ortaya çıkmıştır, denilebilir.Daha sonra 1960’tan başlayan planlı dönemde, konut sorunu ve kent planlaması her planda üzerinde önemle durulmuş konular olmasına karşın siyasal iktidarların planlama olgusuna karşı soğuk bakmalarından dolayı uygulamada fazla bir mesafe alınamamıştır”10

Türkiyede konut alanındaki en büyük kamu atılımı 1981 yılında çıkarılan toplu konut yasasıdır.1984te ise toplu konut idaresi kurulmuştur.Toplu konut idaresi hem doğrudan konut üretmiş,hem de toplu konut yapımcılarına ve bireylere kredi açarak konut üretimine katkıda bulunmuştur.Fakat 1988den den beri Toplu konut idaresi etkisizleşmiştir.

“Kentlerdeki ve özellikle büyük kentlerdeki konut mülkiyeti oranları da Türkiye ortalamasına göre oldukça düşüktür. Türkiye’de ortalama yüzde 70 dolayında olan konut mülkiyeti, kentlerde yüzde 50’ye büyük kentlerde ise yüzde 40’a düşmüş görünmektedir”11

Konut yetersizliğinde görülen bu durum toprak rantını çok büyük boyutlara taşımış, öte yandan sağlıksız ve izinsiz konut yapımını ülkenin temel sorunlarından biri haline getirmiştir.

B. GECEKONDU SORUNU

“Gecekondulaşma olayının ilk zamanlarında bir konut bitmiş ise, izinsizde yapılmış olsa, yıkılması için mahkemeden karar almak zorunluydu. Mahkemeden karar almak ise oldukça uzun bir süre gerektiriyordu. Bu yüzden,kendisinin olmayan arsa üzerine konut yapan kişiler, polis işe karışmadan bu işi bitirmek amacıyla, genellikle geceleri hızlı bir biçimde çalışıyorlardı.Bir gecede bile çatısı kapatılan konutlar vardı. Sabah olduğu zaman polis için, konutu hemen yıkmak artık olanaksızlaşıyordu. İşte bu süreçte ortaya çıkan yeni konut biçimine de adını verdi; gecekondu”12
Gecekondulaşmayla birlikte Türkiye’de kentsel arsa fiyatları yukarı doğru sıçramıştır.

10)Kongar Emre,21.Yüzyılda Türkiye,Remzi kitabevi,İst,1999,s.560
11)a.g.e.s.562
12)a.g.e.s.562

“Gecekondu olgusu ile birlikte gelişen ikinci süreç yerel ve merkezi politikada ortaya çıkan yozlaşmadır.Bu yozlaşma her türlü rantın ve özellikle kentsel rantın, politikacılar ile ya mafya türü kişiler ya da örgütler veya üst gelir grupları ile birlikte paylaşılmasının yol açtığı (yasadışı)ittifakları ortaya çıkarmıştır”13

Türkiye’de gecekondulaşmayla beraber ortaya çıkan siyasal yozlaşma ve ekonominin her alanında çeşitli tahsislerden kaynaklanan kayırmacılık,yolsuzluk ve rüşvet başlı başına sorun haline gelmiştir.

Türkiye’de kentleşmenin sonucu ortaya çıkan sorunların en başında gecekondu sorununun olduğunu belirten Kongara göre gecekondu halkı ülkenin ekonomik ve toplumsal siyaseti etkilemesi noktasında ülke yazgısını belirleyecek bir noktaya ulaşmıştır.

“Bütün bu oluşum sırasında siyasal etkenlerde işe karışacak,temel ekonomik ve toplumsal siyasetin istenmeyen doğurganlığını kuramsallaştırıyor…Örneğin ,bir yandan gecekondu yapımını önleyici yasalar çıkartılırken ,öte yandan ,özellikle seçim zamanlarında yasadışı yapılan gecekonduların tapuları verilerek ,bunlara yasal bir nitelik kazandırılıyordu”14

Kırdan kente göç eden ve geleneksel yapısını korumaya çalışan gecekondu halkı çağdaş kent kültürünü benimseyememiştir.Bu noktada aralarında büyük bir uçurum olmasına rağmen kentli ile yan yana olan bu kesim kendi içinde (arabesk kültür)dediğimiz bir yapılanma meydana getirmiştir.

Türkiye’de gecekondu sorunuyla birlikte kentleşmenin ortaya çıkardığı en önemli sorunlardan bir diğeri de işsizliktir.

C. İŞSİZLİK

Tarımsal alanda toprağın makineleşmesiyle beraber topraktan kopan köylü kente göç etmekte ve çeşitli alanlarda çalışmaktadır,Büyük kentleri iş olanakları nüfusun yığılması sonucu özellikle sanayi kesiminde dışardan gelen nüfusun çok gerisinde kalmaktadır.Bunun sonucunda ise niteliksiz işçiyi de içinde barındıran hizmet kesimi ülke koşullarına göre büyük bir gelişme göstermektedir.

Bu nüfus yığılması hizmetlerinde yetersizleşmesine neden olmaktadır. Bölgelerarası dengesizlikler pekişmekte, büyük kentlerde giderek kaynaklar ile gereksinmeler arasındaki uyumsuzluk büyümektedir.

Kentlerde işsizlik Türkiye’de gittikçe büyüyen bir sorundur.Sorunların giderilmesinin yolu ise genel anlamda tarım toplumu olmaktan kurtulmak, tüketici değil, üretici duruma gelmekle sağlanabilir.

13)a.g.e.s.563
14)a.g.e.s.56

“Ülkemizdeki genel duruma bakacak olursak ,yaklaşık 20 milyon çalışan insanın insanın bulunduğunu bunun ise ancak yüzde 31,4 ünün ücretli olduğu görülür.Kendi hesabına çalışanların oranı yüzde 24,5 iken işverenlerin aktif nüfus içindeki oranı yüzde 5,6 dır.Gizli işsizlerin sayısı ise yüzde 31,6 oranı ile ücretli çalışanlardan fazladır.Gizli işsizlerin çoğu tarım kesiminde yer almakta olup toplam sayıları 6 milyon civarındadır”15

İşsizliğin nedenleri,ekonomide işsizliğe savaşımda plansız ve yetersiz olunması ve ülkenin donanım yetersizliğidir.Bir tarafta iş arayıp bulamayan işçi diğer tarafta işçi arayıp bulamayan işveren vardır.İş piyasası iyi organize edilerek , işçi ve işverenleri birbirinden haberdar etmek suretiyle üretim ve gelir kaybı önlenmiş olacaktır.

D. ÇEVRE SORUNLARI

Çevre sorunlarının başında trafik sorunu gelmektedir. Nüfusun plansız bir şekilde artması ulaşımı neredeyse olanaksız hale getirmiştir.

Su sorunu, doğalgaz yetersizliği yanı sıra eğitim ve sağlık hizmetlerindeki yetersiz kalma durumu kent yaşamını zor hale getirmektedir.
Güvenlik de büyük kentlerde sorun olmaya başlamıştır. Yan kesicilik ve araba soygunculuğu gün geçtikçe baş edilmez bir hal almaktadır. Büyük kentlerde uçurum diye nitelendirilecek orana da bir gelir farklılaşması söz konusudur.

BÖLÜM 4 – TÜRKİYEDE KENTLEŞME SORUNLARI ÜZERİNE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Türkiye de kentleşme sorunun ardında yatan en temel neden kentleşme ile sanayileşmenin bir arada yürümemesidir. Sanayileşme öncesi kentleşme meydana gelmekte, sanayileşme onu takip etmektedir.
İşsizlik düşük ücretle çalışma sorununa dair ücret politikalarında gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Tüketici olmak yerine üretici olmaya çalışmalı, eğitime gerekli önem verilmeli böylece bilgi toplumuna geçilmelidir. Zaten bu durumda endüstri toplumu sürecine gireriz.Kaynakların dağıtılması noktasında planlı etkinlikler yapılmalı, gerekli düzenlemeler yapılmalı bölgeler arası dengesizlikler giderilmelidir. Kaynaklar ve gereksinmeler arası dengenin sağlanması zaten sanayileşme-kentleşme arasındaki uyumu zorunlu kılar.

Gecekondulaşmayı önlemenin yolu yıkmakla ya da nüfusu bir yerden bir yere taşımakla çözülmez.Sorunun toplumsal-ekonomik köklerine inmek gerekir.Gelir dağılımının düzeltilmesinin yanında kentleşmenin hızına, biçimine ve yurt yüzeyine yayılmasına egemen olacak politikalarla,sanayileşmede güdülecek politikayla gecekondu sorununa çözüm bulunabilir.Gecekondu ailesinin geleceğe bakışının güvence altına alınmaması, onun güvencesini gecekondusunda bulmasına neden olur.

15)Kocacık Faruk,Çalışma Sosyolojisi,Dilek matbaa,Sivas,2000,s.158

Bölgeler arası dengeli bir yerleşme ve gelişme sağlanması için bölge planlaması yapılmalıdır.Böylece bölgesel dengesizlikler azaltılır.

Bölge planı yapmaya yetkili kuruluş DPT dir.Bölge planlamasının temel amacı geri kalmış bölgelere ulaşım, konut, sanayi, tarım, enerji, ulaştırma, plan, altyapı ve öteki hizmetleri sunmak, yöre halkının eğitim düzeyini yükseltmek ve büyük kentlere göçü ve oradaki nüfus yığılmalarını azaltmaktır. Burada önemli olan bu planların bilinçli bir şekilde yapılması, önlemlerin güzel bir biçimde alınmasıdır. Nitekim daha önce düşünülen bu politikaların alternatif mal oluşu hesaplanmadığı için plancılar ve ekonomistler nereden ne ölçüde özveride bulunacaklarını bilememişlerdir. Bu durum ise kararsızlığa ve sonunda sistemsiz yaklaşmaya neden olmaktadır.

Gecekonduyu ortadan kaldırmayı sağlayacak önlemleri alacak yerde önce yapılmasına göz yumup sonra af yasalarıyla bağışlamak gecekondulaşma sürecini özendirmeye yarar.Bu noktada gecekondu yasasının incelenip yeniden değerlendirilmesi gerekir.
Türkiye’de kent sorunlarını çözmekte en önemli sıkıntılardan biride kent yönetimi konularında ve teknik alanlarda yetişmiş personelin olmamasından kaynaklanır. Bu personelin sayısı ya yetersiz veya yetenekleri eksiktir.

Türkiye de iktisadi plancılar ekonomik sıkıntılar ve verimsizlik gerekçesiyle kentlerde yapılacak altyapı yatırımlarını sınırlı tutmuşlardır.Kentlerde yaşama koşullarının kendiliğinden düzeleceğini söylemektedirler.Bu ise geçerli değildir.Hızlı nüfus artışı ve artan tüketim eğilimi kentsel altyapı yatırımlarına öncelik verilmesini olanaksız kılmaktadır.

Bugünkü durumda Türkiye e kentleşme sorunlarının kaynağı ülkenin içinde bulunduğu toplumsal ekonomik kalkınma düzeyidir.

Kent sorunlarının çözümü için tutarlı kentleşme politikasının saptanması ve ulusal kaynakların bilinçli bir biçimde dağıtılması esastır.Kentleşme ve imar sorunlarının asıl çözümleri geri kalmış ülkelerin gelişmiş ülke seviyesine ulaştırma amacı taşıyan bölge planlarıyla mümkün olmaktadır.Bu noktada vatandaşında yerel özerkliğin ve demokrasinin gelişmesi açısından kendi plan yapımına katılma hakkı tanınmalıdır.

Aliye Baysal

KAYNAKÇA

KIZILÇELİK, sezgin ; ( sosyoloji yazıları,anı yay,Ankara,2000
KELEŞ,Ruşen;kentleşme politikası,imge kitabevi ,ist.1975,
JEAN,Robert,kent ve halk,ütopya yay,Ankara,1999
KOCACIK. Faruk, Çalışma Sosyolojisi,Dilek matbaa,Sivas,2000
ROBERT,jean,Kent ve Halk,Ütopya yay,Ankara,1999
BOOCHİN, Murray,Kentsiz Kentleşme,Ayrıntı yay,İst,1999

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder