Objektif Şeyler: İnsanın ” duygu-düşünce-hülya ve
kişisel çıkarlarından ” bağımsız olarak, yani ” neyse o olarak ” var olan
şeylerdir. Fiziksel bilimler, işte bu nedenle ” Objektif Kriterleri ” temel
alır. Bu nedenle felsefe de ” Objektif Kriterleri ” temel alan bir bilimdir.Bu
anlamda OBJEKTİVİZM: Objektif kıstasları temel alan, ” DOĞRU’dan yana –
YANLIŞ’a karşı TARAF ” olan bir felsefedir.
Bireyi temel almayan hiçbir sistem kalıcı, verimli ve
doğru olamaz.Kolektivizm ve toplumculuk,subjektif bencilliğin
maskesidir.Din-devlet-milliyet-sağ-sol, hangi kılıkta olursa olsun, kolektivizm
bunlar adına bireyden “çıkarlarından fedakarlık” beklerken, “akıl-emek ve
riski” inkar ederek, bireyi sömürmekten öte bir amaç taşımaz. Bireyi itaat
etmesi gereken bir kul-köle olarak görür. Haydut-bürokrat-partili yamyamlar
işte böylesi sistemlerde ön plandadırlar. Bunlar fırsatları değil, “insanları”
eşitlemeye çalışırlar. Amaçları sefaletin kalkması değil,sefaletin felsefesini
yaparak, aklımızı felç etmektir. Hiçliği-kulluğu-itaati-kamusal,dinsel v.s
fedakarlıkları-zorbalığı öne çıkararak bireyin aklını felç ederek onun tercih
haklarını gaspeden böylesi felsefeciklerin tuzağına düşmekten, ancak objektif
bir felsefeye sahip olarak korunabiliriz.
Yoksa bu yavuz hırsızlar her zaman ev sahibini
bastırırlar.!!!
Mesela “sosyal devlet” edebiyatı ile 30 milyar
dolarlık telekomu sattırmayı engelleyip devleti yüzde yüz zarara sokar; bol
keseden dağıtıp kamu açıkları oluşturur,yerli-yabancı sermayeyi kaçırtır,
böylece devleti borç batağına sokup, yüksek faizle borç alma mecburiyetine
sokar, sonrada “rantiyeciler” edebiyatına yatarak, devletin çamura yatmasını
yani konsilidosyon yapmasını isterler. Sebeplerin değil sonuçların peşinde
koşarak milleti kör kendilerini alim sanan bu aklıevvel budalalar, ne yazık ki
egemendirler. Hepsi “devleti kurtarma” edebiyatı ile başa gelip onu yeme
peşindedirler. Öyle ya “ya devlet başa, ya kuzgun leşe ..!”…
İNSAN BİLGİSİNİN TEK ARACI “MANTIK” dır.
Objektivizm insanın gerçekliği algılamak ve
eylemlerine yol göstermek için tek aracın MANTIK olduğunu savunur. Mantık,
insanın duyularıyla elde ettiği bilgileri tanımlayan ve düzene sokan işlemdir.
Mevcudiyet duygu,his, dilek, umut ve korkularımızdan, bağımsız olarak
vardır.MANTIK insanın hayatta kalmak için en temel aracı,AKILCILIK ise en yüksek
erdemidir. Aklını kullanarak gerçekliği algılamak ve ona göre eylemlerde
bulunmak insanın en ahlaki zorunluluğudur. Bu anlamda kendine yakışır bir
şekilde hayatta kalması için gerekli herşey, insan için etik değer
standartıdır.Ne kendisini nede başkalarını feda etmeyen insan,eylemlerinin
tercihinde sorumluluk sahibi olduğunun da bilincinde olur. İnsanı tercih hakkı
olmayan,“yaradılıştan” suçlu kabul edenlerin kavramsal çelişkisi ,insanı
suçluluk duygusu içine hapseder.Tercihlerini ahlaka uygun kullanan insan ise
hak etmediği bir suçluluk duygusunu kabullenmez. “Yaratıcı inancı” ile süre
giden ahlaksızlık,soygun,jenosit ve savaşların önlenemediği gün gibi aşikardır.
Rasyonel delillere rağmen ve rasyonel yollarla ispatlanmayan, yalnızca “iman”
yoluyla kabul edilen inançlar bütünü olan “dogmatizm” , MANTIĞIN bastırılmasını
ve bireyi kollektif bir bütünün kurbanı olarak gösterir.
Böylesi
dogmatik, kollektivist felsefe ve dinlerin bir sefalet imkansızlık ve
umutsuzluk kültüründen başka bir şey yaratamamış olması da gün gibi ortadadır.
İnsanın çaresiz, kaderine mahkum bir mahlukat olduğunu öne sürerek onun aklını
ve mantığını inkar eden böylesi mistiklere verilecek en güzel cevap: “En yüce
değerlerimizin: Mantık, Üretici amaç ve Kendine saygı”olduğunu söylemektir.
Akılcı davranmak demek gerçeğe uygun davranmak demektir.
Duygular algılamanın aracı değildirler. Hislerimiz
gerçeği anlatmaz, onlar gerçekler hakkındaki tahminlerimize dair izlenimlerdir.
Duygular değer yargılarımızın sonucudurlar. Gerçeği reddederek eylemlerde
bulunmak sadece yıkım getirir. Duygular sebep değil sonuçturlar. Mantığı ile
duyguları arasındaki ilişkiyi doğru kurabilen insan, bu ikisi arasında bir
çatışmaya, ya birini ya ötekini seçmek zorunda kalmaz. Yanıldığında çaba harcar
eğer ön kabulleri yanlış ise düzeltir. Mantık-duygu dengesini kuran insanın
bilinci mükemmel bir uyum içinde olur. Duygular düşmanı değil hayattan keyif
almasını sağlayan araçlardır. Fakat rehberi duyguları değil aklıdır. Tersi
davranış her ahlaksızlığın nedenidir ve bu kendine zulüm , başarısızlık ve
yenilgiden başka bir sonuç doğurmaz. Kendisini ve başkalarını mahvetmekten
başka bir şeyi de başaramaz. Sağcı-solcu-dinci-milliyetçi tüm bu kollektivist
felsefelere karşı OBJEKTİF BİR FELSEFE birey için ekmek-su-oksijen kadar
önemlidir.
Bunların insanı kullanılacak bir robot -bir hiç-
tercih hakkı olmayan bir varlık- alınteri, göznuru ve alınan risklerin sonucu
üretilen değerleri ve zaferleri “tanrısal-kamusal veya toplumsal lütuflarmış”
gibi göstermek istemeleri, BİREYİN MUZAFFERLİĞİNE duydukları nefreti dile
getiren akıl dışı uydurmalardır. Gelişim,değişim ve devrimlerin lokomatifi
olan; çalışkan-üretken ve kahraman bireyleri takdir, bunların lügatinde yoktur,
ancak
bunları göz boyamak için, bayramdan-bayrama anmaya da
mecbur kalırlar.
Felaketi yaratıp, sonrada bunun “tellallığını” yapmak
gibi bir aczin içinde olmak,
böylesi felsefeciklerin ortak noktasıdır.
Ancak sonuçları ustaca kullanarak, sebeplerin üstünü
küllemektede üstlerine yoktur. Başkalarını suçlamak-tesadüflere sığınmak-sol
gösterip sağ vurmak- ve daha binbir suratla, işin içinden-ama özünde milletin
bilinçsizliğinden- sıyrılmasını becerdiklerini sanırlar. Ama sonuçta
uydurdukları masallar ayaklarına dolanır kalır. Ne hitler ne stalin ne de
osmanlı var kalmayı beceremedi. İşte gerçek de bu, mızrak çuvala sığmaz ..!
Bitki olduğu yerde SABİT beslenerek, hayvan AVLANARAK,
insansa AKLI ile var kalabilir. Akıl dışı yamyamlıklar ile elde edilen
ganimetler ise asla kalıcı olamaz .. OBJEKTİVİZM bireyin mutlu, sağlıklı,
huzurlu ve üretken olmasını sağlarken; yamyamların provakasyonlarına
kapılmamızı da önler .. Suni , yapay bölünmeleri kaldırarak “böl-yönet”
tuzağını da bozar ..
Objektivizm, insanın kendi içinde tutarlı, dürüst ve
rasyonel bir yaşam tarzına sahip olmasını sağlamayı amaçlayan bir felsefedir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder