3 Ağustos 2020 Pazartesi

Zeka Nedir?

Zeka Nedir?

Bizde ‘zeka testi’ olarak geçen, İngilizcesi ‘zeka bölüm puanı’ gibi bir anlama gelen ‘Intelligence Quotient Score’ veya kısaca 1Q olarak adlandırılan bu test, İngilizcesinde belirtildiği gibi, bir insanın bazı branşlardaki akademik yeteneğinin ve bilgi derecesinin karşılaştırmalı olarak üstünlük derecesini ölçmeye yarayan bir testtir.

Aslında insan yüzlerce değişik zihinsel yeteneklere sahiptir. Bu yeteneklerin bir kısmı bu testlerle doğru olarak ölçülebilir, insanların bazı akademik yetenekleri ortaya çıkartılabilir. Zeka testleri ile insanların zeka derecelerinin diğer yeteneklerine etkisi hakkında az çok bilgi edinilebilir.

IQ test soruları genelde sözcük sorularını, mantık, akıl yürütme ve sayı dizisini tamamlama gibi soruları içerir. Çocuklara uygulanan zeka testlerinde önce çocuğun zeka yaşı hesaplanır.

Çocuğa normal yaşının altındaki ve üstündeki yaş gruplarına ait sorular sorulur. Hangi yaş grubunun sorularını tümüyle bildiyse (birden fazlaysa en yükseği) o yaş grubu çocuğun tavan yaşı olarak kabul edilir. Bunun üstündeki gruplarda bildiği soru sayısı, toplam soru sayısı göz önüne alınarak, ay bazında tavan yaşına ilave edilir.

Zeka yaşının ve zeka seviyesinin bulunmasını bir örnekle açıklayalım. 9 yaşındaki bir çocuğa 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12 yaş gruplarından 12′şer soru soruluyor. 6, 7 ve 8 yaş grubu sorularının hepsini biliyor. 9 yaş grubundan 10, 10 yaş grubundan 8, 11 yaş grubundan ise 6 soruyu doğru cevaplıyor. 12 yaş grubu sorularını bilemiyor. Buna göre çocuğun zeka yaşı :

8 yaş + 10 ay + 8 ay + 6 ay = 8 yaş + 24 ay = 10′ dur.

Zekâ seviyesi (IQ) ise zeka yaşının 100 ile çarpılıp, doğum yaşına bölünmesi ile elde ediliyor. Bu örnekte zeka seviyesi:

IQ = (zeka yaşı x 100)/ doğum yaşı = (10xl00)/9 = 111′dir.

Zekâ seviyesinin değerlendirilmesi ve toplumda bulunma oranı ise şöyle:
Bir kişinin 1Q seviyesini ölçmenin en iyi nedeni, onun gelecekteki akademik yeterliliğini değerlendirmek olabilir. Eğer bir konuda IQ puanı yüksek ise, o konuya yöneltilebilir, eğitim gösterilip eksikler tamamlanabilir. Puan düşükse o konu ile fazla uğraşmayıp bir başka konuya yönlendirilebilir.

Unutulmaması gereken çok önemli bir husus şudur ki, IQ testleri insanların müzik, sanat yeteneklerini, his, psikolojik ve ruhsal durumlarını ölçemez. Yüksek IQ puanı o kişinin ilerde mutlu olacağını, akıl sağlığını ve ruhsal gelişimini garanti edemez. Düşük 1Q puanı da o kişinin ilerde zenginlik, his ve ahlak bakımından başarısız olacağı anlamına gelmez.

Bu nedenlerle günümüzde zeka testleri ile beraber bir de ‘duygusal zeka’ (emotional intelligence) yani EQ testleri de yapılmaktadır. Bu test özellikle kurum ve kuruluşlarda, takım çalışmalarında verimi arttırmak, bireysel başarıyı toplu başarıya dönüştürmek için önem kazanmaktadır.

Dünyada normal insanların yapabilecekleri bütün işler için 50 ve üstü IQ puanı yeterlidir. Zaten insanların çoğu bu seviyededir. Dünyada bu seviyede IQ puanına sahip olup da önemli görevlere gelmiş, büyük iş adamı ve zengin olmuş birçok insan vardır.

Ek Bilgi:
Kavramlar ve algılar yardımıyla soyut ya da somut nesneler arasındaki ilişkiyi kavrayabilme, soyut düşünme, muhakeme etme ve bu zihinsel işlevleri uyumlu şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme yetenekleri zekâ olarak adlandırılmaktadır.
Zekânın farklı tanımlarının olmasına karşılık zekâya ilişkin kuramların tümü zekânın geliştirilebilecek bir kapasite ya da potansiyel olduğu ve biyolojik temellerinin bulunduğu noktalarında birleşir. Buna göre zekâ, bireyin doğuştan sahip olduğu, kalıtımla kuşaktan kuşağa geçen ve merkez sinir sisteminin işlevlerini kapsayan; deneyim, öğrenme ve çevreden kaynaklanan etkenlerle biçimlenen bir bileşimdir.
Zeka bir çok zihinsel yeteneğin değişik durum ve koşullarda kullanılmasını içerir. Bu yetenekler arasında başlıcalar:
Sözel Anlayış: Sözcükleri tanıma ve anlama,
Sözel Akıcılık: Sözel ve yazılı olarak sözcük ve ifadeleri çabucak bulabilme,
Sayısal Yetenek: Aritmetiksel işlemleri çabuk ve doğru olarak yapabilme,
Alansal ve Uzay ilişkileri: İki ve üç boyutlu görsel algılamayı yapabilme,
Bellek: İşitsel ve görsel olarak belleme gücü,
Algısal Hız: Karmaşık bir nesnenin ayrıntılarını görebilme, zemin şekil ilişkisini ayırt edebilme, benzerlik ve farklılıkları doğru olarak algılayabilme,
Mantıklı düşünme: Muhakeme yürütebilme;
olarak sayılabilir.
Bir kişinin zeka seviyesi diğer koşullar eşit tutulduğunda ne kadar zor işler başardığı veya aynı güçlükteki işlerden ne kadar çoğunu başarabildiği veya ne kadar kısa sürede doğru sonuca ulaşabildiği ile belli olur.

Zekânın Biyolojik Temelleri

Zekâ ile beyin arasında çok yakın bir ilişki vardır. Zekânın beyinde yer aldığı kabul edilir. Bir insan beyninde 10 milyardan fazla sinir hücresi bulunmakta, her bir hücre ortalama 10.000 hücre ile bağlantı içerisinde çalışmaktadır. Nöron adı verilen bu sinir hücrelerinde sinyaller çok karmaşık elektro-kimyasal olaylar zinciriyle oluşan ve sayısı saniyede 1000 taneye kadar çıkabilen titreşimler halinde iletilmektedir.
Beynin ne biçimde çalıştığı henüz çözümlenebilmiş değildir. Belleğin işleyiş mekanizması, beyin algılama yaparken gösterdiği esneklik yeteneği gibi konular bilim adamlarını yıllarca uğraştırmış hala da uğraştırmaktadır.
Bir kısım bilim adamları belirli işlerden beynin belirli bölgelerindeki hücreleri sorumlu tutarak konuya açıklama getirirken, ünlü nörolog Karl Pribram hologram teorisini beyinle bağdaştırmak üzere yaptığı çalışmalarda beynin çevresi hakkındaki bilgileri sınıflandırılmamış bir karmaşık düzen içerisinde aldığı, alınan bu bilgilerin holografik, yani üst üste bindirilmiş dalgalar ve onların girişimleriyle oluşan modele dayalı bir biçimde kaydedildiği ve daha sonra dışarıdan gelen frekanslara göre bilgilerin alışkın olduğumuz mekân-zaman için düzenlenerek, bilinen algı dünyasının oluştuğunu söylemektedir.

Zekânın Yaşa Göre Gelişimi

Zeka yaşamın ilk on yılında büyük bir gelişme kaydetmektedir. Bu süre içinde en hızlı gelişme ilk iki yılda gerçekleşir. Başlangıçta davranışı birkaç refleksten oluşan insan, iki yılsonunda kendi başına yürüyebilen, konuşabilen, bazı basit problemleri çözebilen, neden sonuç ilişkisi kurabilen, basit planlamalar yapabilen, hatırlayabilen bir kişi hale gelir.
Sembollerle düşünebilme 11 yaşında başlar. 12 yaştan sonra zekânın hızında azalma olsa da gelişmeye devam eder. Gelişmenin en üst düzeyine 14-18 yaşlar arasında varılır. Zihinsel güç 30 yaşa kadar bu düzeyde kalır. Daha sonraki yaşlarda yeni malzeme öğrenmedeki başarı yavaş olarak azalmaya başlar, ancak öğrenilen bilgiler kaybolmaz tam tersine yaş ilerledikçe, deneyimden dolayı edinilen bilgiyi kullanmadaki beceri artar.

Zekânın Soya çekim ile İlgisi

Doğuştan gelen zekânın değerlendirilmesi için bilinen bir yöntem yoktur. Kalıtımla çevre arasındaki ilişki birbirinden ayrı ve uzakta yetiştirilen ikizlerin davranış ve başarılarının incelenmesiyle bir ölçüye kadar belirlenebilir. Tek yumurta ikizlerinin kalıtımı, birbirlerinin aynıdır. Doğumdan itibaren birbirlerinden farklı çevrelerde yetişen tek yumurta ikizlerinin ve aynı evde yetişen çift yumurta ikizlerinin zekâ puanlarının karşılaştırıldığı bir araştırmada, değişik çevrelerde yetişseler bile, kalıtımı aynı olan tek yumurta ikizlerinin zekâlarının, aynı çevrede yetişip, kalıtımları birbirinden farklı olan çift yumurta ikizlerinin zekâlarından daha çok birbirlerine benzediği ortaya çıkmıştır.
Bir başka araştırmada ise, bebek iken evlat edinilen çocukların zekâlarını, üvey anne-babalarının zekaları ve ayrıca doğal anne-babalarının zekaları ile karşılaştırmışlar ve bu çocukların zeka puanlarının doğal ana-babalarınkine daha çok benzediği görülmüştür. Bunun gibi çok sayıda yapılan araştırmalar, kalıtımın zekâ gelişmesinde önemli bir rol oynadığını ortaya koymuştur.

Zekâ ve Çevre

Zekânın kalıtımla ilişkisi çok belirgindir, ancak çevrenin de zekaya önemli etkisi vardır. Tek yumurta ikizleri birbirinden ne kadar farklı çevrelerde yetişirlerse aralarındaki zekâ farkı da o denli fazla olmaktadır.
Ana-baba evi zihinsel gelişmeyi etkilediği istatistiklerle gösterilmiştir. Çeşitli eğitim seviyesine sahip ailelerden gelen çocukların bir arada okudukları okullarda yapılan araştırmalarda, yüksek eğitim düzeyli ailelerden gelen çocukların diğerlerine göre daha başarılı oldukları saptanmıştır.
1700 ve 1910 yılları arasında yaşayan 4421 ünlü kişinin kökenini inceleyen bir araştırma sonucunda bu kişilerin % 83′ünün üst tabakadan ve ancak %16’sının alt tabakadan geldiğinin ortaya çıkması, çevre faktörünün önceki yüzyıllarda çok daha önemli bir etken olduğunu ortaya koymaktadır. Her ne kadar başarı ve zekâ birbirinden farklı olsa da, başarıda zekânın önemli bir payı olduğu göz önüne alınacak olursa bu bize zekâ hakkında da bilgi verir.
Zekâya çevrenin etkilerinin arasında çevreden etkilenen kişilik yapısı, sosyo-psikolojik çevre, dil yeteneği ve güdü sayılabilir. Kaygılı ve korkak çocuklar problem çözerken yapılan işe dikkatlerini vermede güçlük çekerler ve dolayısı ile zekâ testlerindeki başarı düşük olur.
Bir başka etken de, ailelerinin beklentilerinden dolayı orta ve yüksek sosyo-ekonomik düzeyden gelen çocukların diğerlerine göre daha güdülü olmaları ve test sırasında daha fazla gayret sarf etmeleridir.
Diğer koşullar eşit tutulduğunda orta ve yüksek sosyo-ekonomik düzeyden gelen kişilerin zeka puanları, düşük sosyo-ekonomik düzeyden gelen kişilere kıyasla daha yüksek olmaktadır. En düşük ile en yüksek sosyo-ekonomik düzey arasındaki puan farkı 20′ye kadar çıkmaktadır.
Zekâsı yüksek kişiler daha iyi eğitim görmekte, kazançlı meslek sahibi olarak daha yüksek bir ekonomik düzeye erişmektedir. Sosyo-ekonomik düzeyi yüksek ailelerin çocukları daha fazla öğrenme olanağına sahiptir, bunlar ilerisi için daha iyi başlangıç koşulları elde edebilmektedir. Zekâ testlerinde sözel bölümlerin bulunması, eğitim seviyesi yüksek kişilerin daha yüksek puan almasına yardım etmektedir. Dolayısı ile burada hem kalıtımsal hem de yetişme tarzından gelen bir avantaj söz konusudur.

Zekâ ve Başarı

Üstün zekâlı bir bireyin toplumda bununla orantılı olarak başarılı olacağı varsayılırsa da, kimi zaman denetlenemeyen dış etkenler nedeniyle uzun vadeli tahminler geçersiz çıkabilir. Zekânın toplumsal başarıya dönüştürülebilmesini sağlayan mekanizma henüz yeterince anlaşılamamıştır. Çocukluk döneminde yapılan başarı testlerinin aynı dönemde yapılan IQ testleri ile benzer sonuçlar verdiği görülürse de, yaşamın ileri ki yıllarında ortaya çıkacak davranış kalıplarının tamamen bu sonuçlarla belirlenmesi mümkün değildir.

Çeşitli Zekâ Alanları

Günümüzde en yaygın testler olan Stanford-Binet ve WAIS-R testlerinde zeka ölçümü için Binet’in geliştirdiği yöntem kullanılmasına karşın, zekanın ne olduğunun tanımlanmasında eksiklikler bulunmaktadır. Binet ekolünde zekâ, kişinin test sonuçlarında aldığı derece ile ölçülmektedir. Bu zekâyı ölçmek için pratik bir yaklaşımdır ve kişilerin performanslarını anlamaya yöneliktir, ancak bu testler zekânın doğasını anlamak için fazla ipucu vermezler. Araştırmacılar zekânın doğasını anlamak üzere de çalışmaktadırlar. En çok sorulan sorulardan biri zekânın tek bir faktörden mi yoksa bir kaç bileşenin bir araya gelmesiyle mi oluştuğudur. İlk psikologlar, zekânın ve genel bir g-faktörü olarak adlandırılan genel bir mental faktörden oluştuğunu varsayıyorlardı. Bu faktörün, zekânın her bir yöndeki performansını etkilediğini varsayarak, zekâ testinin bu g-faktörünü ölçmeye yönelik olduğunu kabul ediyorlardı. Daha sonraki araştırmacılar akıcı zekâ ve kristalize zeka olmak üzere zekanın iki çeşidi bulunduğunu öne sürdüler. Akıcı zekâ, yeni problemleri ve durumları başarıyla ele alabilme yeteneğini, kristalize zeka ise bilginin saklanması, beceriler, akışkan zekanın kullanılması ve tecrübelerden elde edinilen stratejileri kapsamaktadır.
Diğer bir kısım bilim adamı ise zekânın daha çok bölümlerden oluştuğunu ileri sürmüştür. Örneğin, Howard Gardner belirli alanlarda olağandışı başarılar sergileyen insanların yeteneklerini inceleyerek yedi değişik zekâ alanı olduğunu savunmuştur. Aşağıda açıklanan bu zeka alanlarının her biri diğerinden bağımsız olmasına karşın, herhangi bir aktivite bu zeka alanlarından bir kaçının aynı anda aktif hale geçirilmesiyle oluşmaktadır:

Müziksel Zekâ: Müzik alanlarındaki beceri.
Bedensel Kinestetik Zekâ: Tüm bedenin veya çeşitli bölümlerinin bir problemin çözümünde, bir üretim veya gösteri sırasında kullanılması ile ilgili becerilerdir; dans etme, atletizm, aktörlük, operatörlük gibi beceriler buna örnek gösterilebilir
Mantık-Matematik Zekâsı: Problem çözme ve bilişsel düşünmedeki beceriler.
Dilsel Zeka: Bir dilin kullanımı ve o dilde eserler üretme ile ilgili beceriler.
Uzaysal-Konum Zekâ: Mimarların, ressamların, heykeltıraşların veya uzay-konum durumlarını anlamadaki becerileri.
Kişiler Arası Iletişim: Diğer kişilerle etkileşimde diğerinin ruh halini, isteklerini, niyetlerini anlamadaki beceriler.
İçe yönelik Zekâ: Bir kişinin iç dünyasındaki yönelimlerini anlaması, duygularına erişebilmesi becerisidir.
Gardner’in her bir zeka alanını açıklamak üzere verdiği örnekler arasında Yehudi Menuhin, T.S. Elliot, Anne Sullivan, Virginia Wolf gibi ünlüler yer almaktadır.
Yehudi Menuhin San Fransisco Orkestrasının konser salonuna gizlice sokulduğunda 3 yaşındaymış. Orada Louis Persinger’in violin çalışından çok etkilenen Menuhin, yaş gününde bir violin alınması ve Louis Persinger’in hocası olması için inatla direnmiş. Her ikisini de elde eden Menuhin, 10 yaşına geldiğinde uluslararası üne sahip bir yorumcu olmuştu.
T.S. Eliot 10 yaşındayken, Fireside adında bir magazini tek başına çıkarmış, üç günlük bir kış tatili sırasında derginin 8 sayısını hazırlamıştı.
Anne Sullivan sağır ve kör Helen Keller’in eğitimine başladığında bu iş, diğer kişilerin yıllarca vaktini alacak zorluktaydı. Bu işe girişmesinden daha iki hafta sonra büyük ilerleme kaydetti, bu süre içerisinde vahşi bir yaratık narin bir çocuğa dönüşmüştü. Virginia Wolf “A sketch of the Past” adlı eserinde, kendi iç yaşamına bakışın iyi bir örneğini sergilemekte, bu eserinde çocukluğundan kalan ve olgunlaşmasına rağmen hala şok etkisinden kurtulamadığı birçok özel anısına yönelip, onlara karşı tepkilerini başarılı bir biçimde açıklamaktadır.

Üstün Zekâ Nedir?

Zekâ dağılım eğrisinin bir ucunda zekâ geriliği gösteren kişiler yer alırken diğer ucunda ise üstün zekalı kişiler yer almaktadır. Toplumu oluşturan kişilerin ancak %2′lik bir bölümü 130 ve üstündeki IQ derecesine sahiptir. IQ derecesi 140′ın üzerine çıkıldığında bu oran % 0.2 ye düşmektedir.
Üstün zekâlıların tipik örnekleri onları sakar, utangaç, sosyal açıdan akranlarıyla uyumsuz gibi gösterse de birçok araştırma onların tam tersine birçok şeyi ortalama insandan çok daha iyi yapabilen, iyi uyumlu, sevilen kişiler olduğunu ortaya koymuştur.
Lewis Terman tarafından yapılan ve 1920 yılında başlatılan bir çalışma halen devam etmektedir. Bu çalışmada IQ derecesi 140′ın üzerinde olan 1500 üstün zekâlı çocuktan oluşan bir grup 60 yıl boyunca düzenli aralıklarla takip edilmektedir. Başından itibaren bu gruptaki kişiler fiziksel, akademik ve sosyal açıdan, normal akranlarına göre daha ileride olmuşlardır. Genellikle daha sağlıklı, daha uzun, daha ağır ve daha kuvvetli oldukları gözlenmiş, okulda daha başarılı olmuşlar ve normal kişilere göre daha iyi sosyal uyum sergilemişlerdir. Bütün bu avantajlar, kariyer başarısına dönüşmüş, bu kişiler normal insanlara göre daha çok ödül almış, daha fazla maddi gelir elde etmiş, sanat ve edebiyata daha fazla katkıda bulunmuşlardır. Örneğin bu gruptaki kişiler 40 yaşına geldiklerinde, toplam olarak 90 kitap, 375 oyun ve kısa hikâye, 2000 makale yazmışlar, 200 üzerinde patente imza atmışlardır. Hepsinden önemlisi bu kişiler hayattan tatmin olduklarını diğer kişilere göre daha fazla belirtmişlerdir.
Bu çalışma diğer yandan, üstün zekâlı olmanın her zaman başarılı bir grafik çizmeyi garantileyemeyeceğini de göstermiştir. Terman’ın incelediği grupta bazı önemli başarısızlıklara da rastlanmıştır. Başka çalışmalardan da anlaşıldığı üzere üstün zekâ her alanda düzgün bir dağılım göstermemektedir. Yüksek IQ derecesine sahip bir kişinin akademik konularda ille de başarı göstermesi gerekmemekte, ancak konulardan bir veya bir kaçında olağandışı bir üstünlük sergileyebilmektedir. Yüksek bir IQ derecesi, her şeyde başarı anlamını kesinlikle taşımamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder