Absürdizm
Absürdizm, herhangi bir yaratıcı olmadığından insanlığın evrende bir anlam bulmasına
yönelik uğraşlarının boşa bir çaba olduğunu ve eninde sonunda bu anlam
uğraşının başarısız olacağını söyleyen felsefi düşünce akımıdır.
Absürdizm, varoluşçuluk ile bağlantılıdır fakat
birbiriyle karıştırılmamalıdır. Absürdizmin kökenleri 19. yüzyıl Danimarkalı
filozof Søren Kierkegaard`a dayanır. Albert Camus`nün Sisifos Söyleni`yi
yayınlanmasıyla Absürdizm`in sınırları belirlenmiş ve tam anlamıyla ortaya
çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında işgal edilen Fransa`da absürdist
(saçma, uyumsuz) görüşler yaygınlık kazanmıştır
Søren Kierkegaard
Camus`den bir yüzyıl önce Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard dünyanın absürtlüğü (usa aykırı olması, saçmalığı) hakkında birçok yazı kaleme almıştır. Günlüklerinde Absürt için şöyle der:
“Absürt nedir? Kolayca görülebileceği üzere, ben
rasyonel bir varlık olarak mantığım ve amacım doğrultusunda, düşüncelerimin
yansıttığı biçimde hareket etmek zorundayımdır: Başka bir şey yaptığmı sanmam
da mantığımın ve düşüncelerim doğrultusunda olur, kısacası başka türlü hareket
edemem ve yine hareket etmemin zorunlu olduğu yerdeyimdir… Absürt ya da
absürtün erdemiyle hareket etmem inancımın doğrultusunda olur… Hareket etmek
zorundayım fakat düşüncelerim yolu kapatıyor ve olasılıklardan birini alarak
şöyle diyorum: Yaptığım hareket budur, başka türlü yapamam çünkü buraya düşüncelerimin
yansıtmasıyla getirildim.” Ünlü eseri Korku ve Titreme`de Yaradılış hikayesinde
adı geçen İbrahim`den örnek verir. Tanrı İbrahim`e oğlu İsmail`i öldürmesini
söylemiştir. Oğlunu öldürmek üzereyken bir melek onu durdurur. Kierkegaard bu
hikayenin absürtün erdemi olduğunu düşünür.
Amaç nedir?
Absürdizm`e göre insanlar tarih boyunca yaşamlarında bir anlam bulmaya çalışmışlardır. Fakat bu dünyayla ilgili usa uygun bir cevap bulmak mümkün olmayacağından bu arayış kaçınılmaz olarak faydasız olacaktır. Sonunda ise insanları iki yoldan birine seçmeye itecektir: “Hayatın anlamsız olduğu sonucu” ya da “Tanrı`ya inanmak, bir dine yapışmak” . Fakat yukardaki argüman tekrar uygulanabilir: “Tanrı`nın amacı nedir?” Kierkegaard, Tanrı`nın bilinebilir mantıklı bir amacının olmadığına inanır, absürtü Tanrı`da da bulur.
İntihar etmek hayatın saçmalığına karşı “uğraşmaya
değmez” demektir ve rasyonel bir tepki gibi görülebilir. Fakat birçok insana
göre bu bir çözüm değildir, ölüm absürtü ortadan kaldırmaz, absürt ile
bağlantıyı koparır sadece. Albert Camus, Sisifos Söyleni`de intiharın faydalı
bir çözüm olmadığını söyler, çünkü hayat bütünüyle absürt ise onunla savaşmanın
yolu aradaki bağı sürdürmekten geçer. Eğer bilinç yaşamıyorsa ki absürtü trajik
yapan Sisifos`un taşın düşeceğinin farkında olmasıdır, akıl ve absürt
arasındaki etkileşim var olmayacaktır. Ölüm ise bunu ortadan kaldırır ve ölümde
de bir anlam yoktur, kısacası intihar insanın nihai yazgısını hızlandırmaktan
başka bir işe yaramayacaktır. Camus, asıl isyanın yaşarken absürte baş
kaldırmak olduğunu söyler.
Örnekler
Korku ve Titreme, Søren Kierkegaard
Ölümcül Hastalık Umutsuzluk, Søren Kierkegaard
Godot’yu Beklerken , Absürt tiyatro örneği, Samuel
Beckett
Yabancı, Düşüş ve Sisifos Söyleni , Albert Camus
Dönüşüm, Franz Kafka`nın uzun öyküsü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder