Bertrand Russell
18 Mayıs 1872′de Trelleck’de, İngiltere’nin birçok devlet adamı yetiştirmiş olan köklü bir ailesinde doğan Russell, G. E. Moore ile birlikte analitik felsefenin İngiliz kurucularındandır. 1970′deki ölümüne dek akademisyen, politik eylemci, eğitimci, sosyal reformcu, özgür düşünür pasifist ve barışçı olarak yirminci yüzyıla damgasını vuran kişiliklerden biri oldu. Meclis’te yer aldı, evlilik ve ahlak karşıtı fikirleri, Birinci Dünya Savaşı karşıtlığı nedeniyle Cambridge, Trinity Koleji’ndeki derslerine son verildi, Amerikan üniversitelerinden atıldı ve hapsedildi; nükleer silahsızlanma için çağrılarda bulundu, ilerici bir okul kurdu, hakkında birçok dava açıldı, sonuncusu sekseniki yaşında olmak üzere dört kez evlendi, yıkıcı yaramaz çocuk konumundan, büyük bir felsefe ve edebiyat adamı olarak görülmeye, Nobel Ödülü almaya (1959) doğru yol aldı. Bu arada durmaksızın yazarak, hepsi de etkileyici ve çekici biçimde yazılmış, ciddi felsefi çalışmalar ve günlük gazete yazıları seli yarattı.
Başlıca ilk çalışması ve felsefeye yaptığı en kalıcı katkı matematiksel mantık alanında, A. N. Whitehead’le birlikte ortaya koyduğu, matematiği mantığa indirgemeye yönelik bir çalışma olan, anıtsal Principia Mathematica’dır (1910-13). Bir deneyci olduğundan, Russell bu mantıksal dilin değişkenlerinin deneyimlerimizle doldurulacağını öne sürdü. Matematikte bu değerler, sözgelimi ‘bir’, ‘iki’, ‘üç’ gibi sayıların ne anlama geldiğini biliyorsak onunla sağlanacaktı, bilimde ve günlük yaşamda ise deneyimle, duyu verileri ve zihinsel imgeler gibi şeylerle bilinebilen şeylerden oluşacaklardı. Matematikte ya da bilimsel ve günlük bilgideki her şey bu temel verilerden ‘mantıksal inşa’ yoluyla, ilki için Principia Mathematica’da diğerleri için Our Knowledge of the External World’de (1914: Dış Dünya Üzerine Bilgimiz), The Philosophy of Logical Atomism’de (1918: Mantıksal Atomculuğun Felsefesi ) ve Human Knowledge: Its Scope and Limits’de (1948: İnsan Bilgisi: Alanı ve Sınırları) gösterildiği gibi kurulacaktı.
Yaşamının erken bir döneminde Russell öğrenciler için felsefeye oldukça iyi bir giriş olan The Problems of Philosophy’yi (1912: Felsefe Sorunları) yayımlamış ve sonlarına doğru kendi yaşamının felsefi ilerlemesi için yararlı bir rehber olan My Philosophical Development’ı (1959: Felsefi Gelişimim) yayımlamıştır. Ayrıca Türkçede üç cilt olarak yayınlanmış olan History of Western Philosophy (Batı Felsefesi Tarihi) felsefe tarihine Russell’in bakış açısını göstermesi bakımından ilgiye değerdir.
Ek Bilgi:
Mantık ve matematik alanında çığır açıcı çalışmalar gerçekleştiren Bertrand Russell, Whitehead’le birlikte Principia Mathematica adlı ünlü matematik kitabını yazmıştır. O, matematiksel mantık alanındaki çalışmalarını daha sonra felsefe alanına yansıtmış ve bu çerçeve içinde mantıksal atomculuk öğretisini geliştirmiştir. Buna göre, Russell sisteminin en basit tümcelerine atomik önermeler adını vermiş ve bu önermeleri, daha kompleks tümcelere karşılık moleküler önermelerden ayırmıştır. O, moleküler önermelerin birbirlerine ve, veya,ise, ancak ve ancak gibi mantıksal eklemlerle bağlanan atomik önermelerden meydana geldiğini söylemiştir. Russell söz konusu mantıksal öğretiyle, belli bir metafiziksel görüşe ulaşmıştır. Başka bir deyişle, onun mantık öğretisiyle metafiziği arasında çok yakın bir ilişki vardır. Ona göre, biz söz konusu matematiksel mantıktan, felsefi analizden yararlanarak, dünyayı meydana getiren bileşenler hakkında sağlam bir fikir sahibi olabiliriz. O, matematiksel mantığının, dünyanın şeyler, bireyler, basit öğeler çokluğundan meydana geldiği inancı için sağlam bir destek olduğunu düşünmüştür. Dünya tek bir tözden oluşmaz, fakat çok sayıda ayrı ve tikel şeylerden meydana gelir. Üstelik, bu basit öğeler, idealistlerin düşündüğü gibi, tinsel bir yapıda değildir. Bunlar basit oldukları ve yalnızca varoldukları için, kendilerinde hiçbir niteliğe sahip değildirler. Onlar, olgular adı verilen kompleks yapılar içinde ortaya çıkar ve bunlardan bazıları fiziki, bazıları da tinsel bir nitelik taşır. Bilgi kuramı bakımından ampirizmi benimseyen Russell, betimleme yoluyla bilgi ve tanışıklık yoluyla bilgi olmak üzere iki ayrı bilgi türünden söz etmiş ve bunların deneysel bilgimizin temelini meydana getirdiğini savunmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder