Parmenides
Değişmeyi ve
oluşu yadsıyan görüşü, birtakım aşilamaz güçlüklere yol açmış olan ünlü doğa
filozofu.
Parmenides’e göre, evrende değişen hiçbir şey yoktur.
Gerçeklik mutlak anlamda birdir, kalıcıdır, süreklidir, yaratılmamıştır, yok
edilemez; o ezeli ve ebedidir; onda hareket ve değişme yoktur. Parmenides bu
sonucu şöyle bir akılyürütme çizgisiyle elde etmiştir: Var olan herşeyi
gerçeklik, Varlık olarak niteleyelim. Varlık varlığa nereden gelmiştir? Burada
iki alternatif vardır: Varlık varlığa ya varlıktan (yani, varolan bir şeyden)
ya da yokluktan (yani, var olmayan bir şeyden) gelmiş olabilir. İkinci
alternatif, tüm Yunanlı filozoflar gibi, Parmenides için de kabul edilemez olan
bir alternatiftir, çünkü Yunanlılara göre, hiçten hiçbir şey çikmaz. Birinci
alternatif söz konusu olduğunda ise, Varlığın yaratılmamış olduğu sonucu çikar,
çünkü O varlığa kendisinden gelmiştir. Yani kendi kendisiyle aynıdır.
Varlığın, Parmenides’e göre, parçaları da yoktur. Öte
yandan, Varlığın hareketsiz olduğu da söylenmelidir. Öyleyse, Varlık hakkında,
O’nun var olduğu dışında hiçbir şey söylenemez. Varlık hareket edemez,
değişmez, çok olamaz, zira hareket eder, değişir ve çok olursa, var olmayan bir
şey, yani yokluk haline gelir. Varlığın var olmak dışında hiçbir özelligi
yoktur. Nitekim Parmenides, özdeslik ilkesine dayanarak, yalnızca ‘Varlık
vardır, yokluk ya da var olmayan var değildir’ demiştir.
Parmenides Varlıkla ilgili değişmezlik ögretisinin bir
sonucu olarak, içinde yaşadığımız dünyanın gerçek olmadığını, gerçekten var
olmayıp, yalnızca bir görünüş olduğunu öne sürer. O, Varlığın bir parçası
olmadığı için, var değildir ve yalnızca bir görünüş ya da aldatıcı bir
dünyadır. Parmenides’in gerçeklik ve görünüşten oluşan ontolojik nitelikli
ayrımına, akıl ve duyulardan oluşan epistemolojik nitelikli ayrımı karşilık
gelmektedir. Ona göre, duyuların tanıklığına güvenmek, bizi görünüşler
dünyasına, değişmenin gerçek olduğu sonucuna götürür. Oysa, aklın sesini
dinlemek bizim gerçek Varlığa yönelmemizi, gerçek Varlığı temaşa etmemizi
sağlar
Ek bilgi:
Ksenofanes’in yetiştirmiş olduğu öğrencilerin en önemlilerinden birisi Parmenides’ti. Parmenides, görüneni değil, görünenin arkasındakini arıyordu; çünkü gerçek orada saklanmıştı. Ona göre, gerçeğe, gözlem ve deney ile değil, mantıksal düşünmeyle ulaşılabilirdi. Bir matematikçi gibi, “yokluk, boş bir mekandır; mutlak boşluktur; yokluk yoktur ama düşünülebilir” diyordu.
Parmenides, evrenin sınırlı olduğunu söylüyordu; evren, bütün uzayı doldurur ve küreseldir; değişmez ve ölmez. Değişme ve bunun nedeniymiş gibi görünen hareket gerçek değildir. Algılarımız bizi aldatmaktadır. Bu görüşüyle Parmenides, Milet Okulu’nun ve özellikle de Herakleitos’un evrende sürekli bir hareket ve değişim olduğu görüşüne karşı çıkmış oluyordu.
Yer’in küresel olduğunu ve beş kuşağa ayrıldığını bildirmişse de, bu kuşaklara ilişkin hiçbir bilgi vermemiştir. Yer’in küresel olduğu sonucuna nasıl ulaştığını bilmiyoruz ama gözlemlerden yararlanmış olduğunu tahmin ediyoruz. Yunanlılar, yaklaşık olarak 45 derece kuzey enlemi ile 20 derece güney enlemi arasında yaşıyorlardı ve bu geniş enlemsel kuşak, gökyüzündeki değişiklikleri gözlemlemek ve buradan Yer’in küresel olduğu görüşüne varmak için yeterliydi. Kuzeye çıkıldıkça bazı yıldızlar görünmez olurken, bazıları hiç batmıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder