1832-1918 yılları arasında yaşamış ve
tümevarım problemine getirdiği çözüm yoluyla tinselci bir felsefeye ulaşmış
olan Fransız filozofu Jules
Lachelier, felsefenin diğer bilgi dalları gibi herkesin üzerinde
uzlaşabileceği bir anlamı olmadığını bildiği için “Felsefenin tanımı nedir?” sorusuna “bilmiyorum” demişti. Oysa
fizik, maddede hareketin ne olduğunu; kimya, maddenin iç yapısını; biyoloji, canlıları; tarih, insanın
geçmişini; antropoloji ise insanın kökenini inceler ve bu bilim dallarının ne
olduklarına ilişkin bir tartışma söz konusu değildir. Ama felsefede böyle bir
durum yoktur. Eğer felsefenin de bilim gibi kesin doğrular içermesini beklemek
hayal kırıklığı yaratır.
Kant da bu sorunu erkenden fark etmiş ve felsefe için şöyle
demişti: “Felsefe değil, felsefe yapmak
öğrenilir.” (Öğrenilmesi mümkün olan
bir felsefe yoktur, ancak felsefe yapmanın kendisi öğrenilebilir.). Her
filozof ya da her felsefenin amacı, daha öncekini ortadan kaldırmak değil,
aksine yeni ve özgün bir bakış açısı ortaya koymaktır. Bu da felsefenin yeni
sorunlar ve yeni yanıtlarla alanını genişletmesine ve Kant’ın da kısaca dediği
gibi amaç, felsefe yapma olanağı sağlamaktır. Bu yüzden, felsefe tarihindeki tanımlarına baktığımızda
“felsefe” kavramının, farklı çağlarda, farklı filozoflarca farklı anlamlarda
kullanıldığını görmekteyiz.
Felsefe, Yunanca Philla (sevgi) - sophia (bilgelik) kelimelerinden
oluşan Philosophia “bilgelik sevgisi" anlamına gelmektedir. Philosophia, durup dinlenmeden doğru bilgiye ulaşma
eylemidir. Philosophia kelimesinin ortaya çıktığı zaman diliminde iki düşünür tipi vardır, Bunlar: Philosophos: Bilgeliği
arayan, hakikati elde etmeye çalışanlar. Sophos: Bilgeliğe ve hakikate sahip
olduklarına inananlar.
Bilgiyi seven, bilgeliğe ulaşmaya
çalışan ve bu amaç doğrultusunda felsefe yapan kişiye filozof denir. Bütün bunlardan anlaşılacağı gibi philosophia,
insanın hakikate ulaşması için çaba göstermesi gerektiğini ifade eder. Felsefe, bilgiyi ve bilgeliği sevme ve bu alanda çaba gösterme
anlamındadır. Bilgelik, sınırlı varlık alanının bilgisi değil, bütün varlık alanlarını içine alan her şeyin
tümel bilgisini ifade eder. Felsefe sözcüğünden bilgeliği inceleme, bilgelikten de, bütün var olanların tam bilgisi
anlaşılır. Felsefede bilgeliğe ulaşmak için ilk nedenleri, ilkeleri aramakla işe başlamak gerekir. Bu nedenle felsefe diğer bütün
bilimlerle ilişki halindedir. Felsefede bu tümel bilgiye, hakikat (doğruluk) denir. Dolayısıyla felsefe hakikati
arama çabasının ürünüdür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder