17 Aralık 2018 Pazartesi

Fenomenoloji

Fenomenoloji, Alman filozofu E. Husserl (Huserl, 1859-1938) tarafından ortaya atılmış ve çağımız düşüncesi üzerinde Bergson'dan sonra en derin ve kalıcı etkilerde bulunmuş olan bir felsefe akımıdır. O, hem varlık hakkında bir öğreti yani bir varlık felsefesi hem de doğru bilgi üzerine bir kuram yani bir bilgi kuramı öğretisidir. Bilgi kuramı olarak onun bir tür sezgicilik olduğu söylenebilir.

Husserl'e göre, varlık fenomenden ibarettir. Husserl, Fenomenler hakkındaki bilgiyi bir bilim gibi kurmak ister; ona evrensel ve zorunlu bir nitelik kazandırmaya çalışır. Bu yüzden, görüşü, Fenomenoloji olarak anılır. Ona göre, fenomen, insanın bilme yeteneğinin temelinde bulunan "bilincin belirlediği varlık"tır. Başka bir deyişle, bu varlığın suje (insan) için taşıdığı anlamdır, özdür (Örneğin, tek tek algılanan ağaçlar değil, düşünsel olarak kavranan ağaç özü gibi. Yalnız, bu özü yakalamak için tek tek ağaç örneklerinden hareket edilir). İşte varlık alanında, asıl ele alınmak durumunda olan, bu öz fenomenlerinden ibarettir. Bunlar, zaman-mekân üstüdürler. Her türlü rastlantısallıktan kurtulmuşlardır. Hiçbir şeye indirgenemezler.

Özler (fenomenler), Platon'daki ideler gibi, varlıklarını bir asıldan, bir örnekten alan kopyalar değil, doğrudan doğruya varlık'ın kendisindedirler. Bunlar, bütün düşünce verilerinde bulunurlar. Fenomenolojinin asıl konusu olan öze, birtakım "epokhe"ler, yani yargıyı askıda bırakmalar veya "parantez içine almalar" dan sonra ulaşılır. Bu, fenomenolojinin "verilmiş olan şey"de bazı öğeleri dışarıda bırakması demektir. 

Bu paranteze almalar da başlıca üç türdendir:

1)Tarihle ilgili olanlar: Fenomenolojist, her şeyden önce başka insanların düşünceleriyle değil, şeylerin kendileriyle ilgilenir. Örneğin; toplumsal çevreden, dinden vb. den edindiğimiz kanılarımızı bir tarafa bırakmamız gerekir.

2)Özle ilgili olanlar: Bununla da söz konusu nesnenin varlığı ile ilgili olan öğeler paranteze alınır. Varlıkla, varoluşla ilgili herhangi bir yargıda bulunmamak gerekir. Başka deyişle bu, her türlü bilimin terk edilmesi demektir.

3)İdelerle ilgili paranteze alma: Bu da yalnızca varlığın değil, salt bilincin nesnesi olmayan her şeyin dışarıda tutulması ve her şeyin bu salt, aşkın bilince geri götürülmesi, indirgenmesi demektir. Buna transandantal indirgeme veya paranteze alma denir. Bu son indirgemeden de sonra geriye kalan ne ise işte, özneye veri olan odur ve fenomenolojinin asıl ilgi konusu budur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder