Varoluşçuluk (Egzistansiyalizm): İnsanın varoluşunu, somut gerçekliği içinde ve
toplumdaki bireyselliği açısından göz önüne alan felsefi öğretidir. Varoluşçuluk
felsefesinde insan varoluşunun anlamı, insanın kendini gerçekleştirmesi, insan varoluşunun
rastlantılar içinde oluşu, güvensizliği söz konusudur; güçsüzlüğü ve hiçliği
içinde insan, zaman içinde, tarihselliği içinde insan, ölüme mahkum bir varlık olarak
insanın varoluşu, hiçlik karşısında insanın varoluşu, insan varoluşunun arılığı
(katışıksızlığı-saflığı) ve bu asıl olmaya çağrı, özgürlüğü içinde insanın
varoluşu topluluk içinde kaybolmuş insanın, tek insanın kendini bulması, kendi
olması varoluşçuluk felsefesinin konularını oluşturur.
Varoluşçuluk felsefesinin çıkış noktası, insanın bireysel ve yaşanmış
deneyimleriyle belirlenen varoluşudur. Varoluşçu filozoflara göre, birey;
evreni ve toplumu anlamak için biricik dayanaktır. Varoluşçuluğa göre insan,
kendi varlığını kendisi yaratmıştır.
Varoluşçuluk, varlığın özünü değil, kendisini ele alır. İnsanın varoluşu
onun özünden önce gelir. İnsan dünyaya gelir, var olur, sonra kendi kendini tanımlayıp,
belirleyerek özünü ortaya çıkarır, insan ne olacağını kendisi seçer ve özünü
oluşturur. Kendisini çevreleyen tüm şartlara karşı istediği gibi davranır. Varoluş,
bir durum değil, bir eylemdir, bir süreçtir, insanın kendini sürekli var
edebilmesi için özgür olması gerekir. Çağımızın düşünce ve sanatı üzerinde çok etkili olan varoluşçu felsefenin
önemli temsilcilerinden Jean Paul Sartre (Jan
Poul Sartır, 1905-1980)’dır.
Ek Bilgi İçin: Jean Paul Sartre
Ek Bilgi İçin: Jean Paul Sartre
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder