21 Temmuz 2020 Salı

Sanayi Devrimi Nedir?

Sanayi Devrimi Nedir?
Sanayi Devrimi ya da Endüstri Devrimi, Avrupa’da 18. ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların üretime uygulanması ve buhar gücüyle çalışan makinelerin makineleşmiş endüstriyi doğurması, bu gelişmelerin de Avrupa’daki sermaye birikimini arttırmasına denir.
Sanayi Devrimi Nedenleri
Rönesans ve Reform hareketlerinin yol açtığı özgür düşünce, bilim ve teknik alanda gelişmelere ortam hazırladı. Coğrafi Keşiflerin başlattığı sömürgecilik hareketleri ile Avrupa zenginleşti. Teknik gelişmelerin üretim alanına uygulanmasıyla da endüstri devrimi doğdu.
Sanayi Devrimi Hazırlayan Düşünsel Nedenler
Sanayi devrimini 16. ve 17. yüzyıldaki dinsel, siyasal, bilimsel ve felsefi düşünceler hazırlamıştır. Protestan Reformu “bugün çok çalışıp yarını düşünmeyi” önemli bir değer olarak yerleştirmiştir. 17. yüzyılda Aydınlanma Çağı filozofları bilimsel yöntemi ve rasyonel düşünme ilkelerini geliştirmişlerdir. Fransız Devrimi Napolyon aracılığıyla bu düşünceleri Avrupa’ya yaymıştır. 17. yüzyılın bilimsel buluşları, sanayi devriminin teknolojik gelişmelerine kaynak oluşturmuştur.
Sanayi Devrimini Hazırlayan Sosyo-Ekonomik Nedenler
Düşünsel nedenlerin yanında, sanayi devrimini doğuran diğer nedenler şunlardır:
Hızlı nüfus artışı. 16. yüzyıldan başlayarak Avrupa’nın nüfusu hızla arttı. Tarımdaki gelişmeler bu sektördeki nüfus ihtiyacını azaltarak bu nüfusun kentlere göç etmesine neden oldu. Böylece kent sanayisine hazır işgücü oluştu. Yaşam düzeyi yükseldi.. Eskiden lüks sayılan şeker, kahve, çay gibi mallar artık orta sınıf ve alt sınıflar için doğal bir gereksinme olmaya başlıyordu. Bu da dolaylı olarak tüketim malı talebini arttırdı. Geniş çaplı yağmalar, sanayi devriminin en önemli finans kaynağı olmuştur. Gerek İspanyollar tarafından yağmalanan Orta Amerika altınları, gerekse de İspanyol gemilerini vuran, yağmacıları yağmalayan İngiliz gemileri, Avrupa’ya tonlarca altın taşımıştır. Bütün bunlar 16. ve 17. yüzyıllarda, sanayi devrimine götüren süreçleri desteklemiştir. Hindistan’da 23 Haziran 1753 tarihinde, Fransız birliklerini savaş alanında yenen İngilizler (Plessey Savaşı), Babür imparatorlarının devasa hazinesine el koymuşlardı. Bu hazinenin İngiltere’ye taşınmasıyla bu ülke ekonomisinde ortaya çıkan para ve finans olanaklarının, dokuma ve buhar makineleriyle ilgili tüm teknik buluşların 1758-1791 tarihleri arasında gerçekleşmesini açıklamada birincil argüman olduğu söylenebilir.18. ile 19. yüzyıllar arası oluşmuştur. Sömürgecilik. Avrupa ülkeleri yeni koloniler oluşturarak buradan getirdikleri malları sanayide kullanmaya başladılar, işlediler ve tekrar sömürgelere sattılar. Küçük burjuvazinin gelişmesi ve orta sınıfın zenginleşmeye başlaması bir itici kuvvet oldu. Kapitalizm. Orta sınıfın zenginleşmesi sürecine paralel olarak kapital birikimi oluşmaya başladı. Böylece yeni yatırım alanları aranmaya başlandı. Taşıma ve teknolojide meydana gelen gelişmeler Protestan reformu; “Bugün çok çalışıp yarını düşünmek” öğretisinin önemli bir değer olarak yerleşmesi, 17. yy Aydınlanma Dönemi’nde, aklın başat konumu ve bilimsel bilginin akıl yoluyla inşa edilme süreci. Bilimsel yöntem ve rasyonel düşünme ilkelerinin bilimleri ortaya çıkarması ve teknolojik gelişmeleri etkilemesi, Fransız Devrimi aracılığıyla sanayi toplumuna uygun siyasal bir yapılanmanın temellerinin atılması.
Sanayi Devriminin Başlangıcı
Tüm ürünlerin artması ve aynı zamanda işgücünün açıkta kalması sanayi devrimine yardımcı oldu. Endüstride hammaddeye ihtiyaç vardı. Ürünler için Pazar gerekiyordu. Fabrika araç ve gereçleriyle binaların finansmanı için de sermaye lazımdı. Hammadde ve pazarın bir kısmını deniz aşırı koloniler sağlıyordu. Bu yüzden, ticaretteki atılım da sanayi devriminin yardımcısı oldu. Sanayi devrimi aile içi üretimi büyük ölçüde etkiledi. Makineler basit el araçlarının yerini aldı. El Tezgâhları ve eğirme makineleri su veya buhar, kol gücünün ve hayvan enerjisinin yerini aldı. 1789’lardaki bu değişim yalnız bir kaç endüstriyi etkilemişti. Bunlar ancak, madencilik, mühimmat, tekstil gibi anahtar sanayi kolları idi. Demir üreticilerinin artan kömür ihtiyacı yüzünden, kömür madenciliği 18. yüzyılda büyük bir iş alanı idi. Yüzyıllarca bu işte mangal kömürü kullanılmıştı. Ancak bu maliyeti oldukça arttırıyordu. Bunun önüne kok kömürü kullanılarak geçildi. Böylece daha yüksek kalitede demir üretimi gerçekleştirildi. Askeri ihtiyaçları karşılamak için yeni döküm haneler ve askeri fabrikalar kuruldu. Öte yandan tekstilde ucuz yünlü elbiselerin üretiminde devrim oldu. “Uçan Mekik” denilen araç ilk kez el dokumalarında uygulandı. Büyük başarı sağladı. Daha sonra su gücüyle çalışır hale getirildi. Kapasite 100 misli arttı. Ancak 1760’larda su gücüne dayalı endüstri yerini buhar gücüne bıraktı. 1789’larda İngiltere 150 adet pamuk eğirme makinesine sahip olmasına rağmen, yünlü ve diğer ara ürünlerin önemli bir kısmı halâ elde yapılıyordu. Endüstri gelişiminin bütünüyle tamamlanması ucuz ve ağır kargoların, ulaşıma yarayan kanal ve demiryollarının yapımına ve eğitilmiş insan gücü ile sermaye yokluğunun
üstesinden gelmesinden bağlıydı. Bütün bu gelişmeler ve çabalar 18. yüzyıl Sanayi Devriminin ilk adımlarını oluşturdu.
Sanayi Devriminin Aşamaları
Birinci aşama: Makineleşme Çağı
18. yüzyılda başlayıp 19. yüzyılın ortalarına kadar (1870′ler) süren bu endüstrileşme sürecine demir ve kömürün asıl enerji kaynağı ve hammaddeyi oluşturduğu makineleşme çağı denilebilir. Temel ve ayırıcı özelliği makine kullanımının yaygınlaşması sonucu büyük fabrikaların ortaya çıkmasıdır. Böylece, Avrupa’da temelde tarım işçilerinin toplumundan, fabrikalarda eşya üreten nüfusa doğru düzenli bir değişim olmuştur. Bu dönemde İngiltere’nin sahip olduğu zengin kömür yatakları bu devletin öteki devletler üzerinde ekonomik üstünlük sağlamasına yol açmıştır. Endüstri devriminin ilk aşamasında buhar, kömür ve demirin birleşimi önemli siyasal, ekonomik ve toplumsal sonuçlarıyla birlikte “demiryolu Çağı”nı da açmıştır. Kömür yalnızca demiryolunda hareket eden araçlara güç sağlamakla kalmamış, aynı zamanda demiryolları da kömürü çok uzak ve eskiden taşınamayan yerlere götürmüştür. Böylece Avrupa’da kömürle çalışan makineleri barındıran fabrikalar hem büyümüş hem de en uzak noktalara kadar yayılmıştır.
İkinci Aşama
Sanayi devriminin ikinci aşamasında (1870′ler sonrası) temel hammadde ve enerji kaynaklarında değişiklik ortaya çıktı. Kömür ve demirin yanında çelik, elektrik, petrol kimyasal maddeler de üretim sürecine sokulunca endüstrileşme bugün etrafımızda görülen biçimini almış oldu. ve Demir, endüstri devriminin birinci aşamasında büyük ama başat olmayan bir rol oynamıştı. İkinci aşamasında çelik tam anlamıyla her alana egemendir. Çeliğin en önemli yararı demiryollarında görülmektedir. Örneğin bu dönemde çelik sayesinde gelişen demiryolları Birinci Dünya Savaşı’nda savaşan devletlere temel lojistik desteği sağlamıştır.
Üçüncü Aşama
Bilgisayarın keşfinin ve ileri teknolojik gelişmelerin sanayi devriminin üçüncü aşamasını oluşturduğu varsayılmaktadır.
İngiltere de Sanayi Devrimi
Sanayi devriminin önce İngiltere’de başlamasının birkaç nedenini şöyle sıralayabiliriz. İngiltere’de uzun süredir bir anayasal monarşi düzeni oluşmuştur. Bu düzenin temelinde mülkiyet hakkının ve bireysel hak ve özgürlüklerin korunması yatar. 18. yüzyıl İngiltere’si zaten dünyanın mali merkezi konumunda idi. Borsa ve bankacılık sektörleri diğer ülkelerden çok ileri idi. Parlamento, kapitalizm ilkeleri doğrultusunda iç piyasada özgür rekabeti önleyici bütün engelleri kaldırmıştı. İngiltere, sanayi için gerekli en temel hammaddeler olan kömür ve demir yönünden zengin yeraltı kaynaklarına sahipti. İngiltere, dünyanın en büyük sömürge imparatorluğu idi. Bu da ona hammaddekaynakları ve üretilmiş mallar için geniş pazar olanağı sağladı. İngiliz donanması ve güçlü ticaret filoları, taşımacılığı kolaylaştırdı. İngiltere Avrupa’da zaten Rönesans döneminden beri dokumacılık sanayinde başı çekiyordu.
Fabrika Sistemine Geçiş
Fabrika sistemi ile üretim, talep artışı doğrultusunda bir gereksinme olarak ortaya çıktı. Büyük makineler ev üretimi için elverişsizdi. Bu nedenle evler yerine işçilerin makinelerin bulunduğu büyük binalara giderek çalışma sistemi, başka deyişle fabrika sistemi süreç içinde meydana geldi. Fabrika sistemi hızlı üretim gibi olumlu sonuç yanında sosyal açıdan olumsuz birtakım sonuçlar da doğurdu. Erkek işçiler yanında, hatta onların yerine (daha ucuza çalıştıkları için) çocuk ve kadınlar çalıştırılmaya başlandı. 20 saate kadar varan iş saatleri küçük çocuk ve kadınları eziyordu. Buna rağmen ücretler yetersizdi. İşçilerin kalifiye olması artık o kadar önemli değildi. Makineler tekdüze, basit, mekanik hareketler yapabilen herkesle çalışabiliyordu. Kalifiye işçilerin normal ücretle iş bulması imkânsızlaşıyordu.
Diğer Teknolojik Gelişmeler
Buharlı makine. Sanayi devriminin en önemli gelişmelerinden birisi buharlı makinenin bulunuşudur. 1763′de James Watt, İskoçya’da buharla çalışan makineyi buldu. Bu makinenin gelişmiş biçimi, makine çağının gerçek başlangıç noktasını oluşturur. 1807′de Robert Fulton adındaki Amerikalı buharlı makineyi gemilere uyguladı. 1840′da ilk düzenli okyanus ötesi buharlı gemi seferleri başladı. 1825 tarihinde ilk kez buharlı makine lokomotiflerde kullanılmaya başlandı. 1844′de Samuel Morse Amerika Birleşik Devletleri’nde ilk ticaret amaçlı telgraf servisini hizmete soktu. 1876′da Alexander Graham Bell telefonu buldu. Tarım teknolojisinde gelişmeler sağlandı. Almanya bu alandaki gelişmelere öncülük etti. Almanlar pancardan şeker çıkarma tekniğini buldu. Bir başka Alman kimyager suni gübreyi yaptı. 1834′de bir Amerikalı mühendis bir biçerdöver icat etti. 1870′lerden sonra konserve yiyecek imalatı hızlı bir biçimde arttı. 1830–1860 arasında İngiltere’de daha etkili maden tasfiye yöntemlerinin geliştirilmesine paralel olarak kömür üretimi hızla arttı. Çünkü yüksek demir çelik talebi bu yöntemler sayesinde kolayca karşılanabiliyordu. ve Bu üretim sayesinde 1800–1830 arasında köprü, kanal, demiryolu vb. gibi inşaatlar hızla arttı. 1850′lere kadar genelde İngiltere’nin tekelinde olan sanayi devrimi, bu tarihten sonar tüm Avrupa’ya ve Amerika Birleşik Devletleri’ne yayıldı.
Sanayi Devriminin Sonuçları
Batının Toplumsal Sınıf Yapısında Değişmeler
Sanayi devrimi
Avrupa’da burjuva sınıfının yapı değiştirmesine ve yeni bir işçi sınıfı doğmasına yol açtı. Eski burjuva sınıfına şimdi fabrika sahipleri de katılmıştı. Burjuva sınıfı artık her ülkede en zengin sınıfı oluşturuyordu. Ancak ülkelerin çoğunda orta sınıf pek çok siyasal ve sosyal haklardan mahrumdular. Bu haklarını elde etmek için 19. yüzyılın bitişini beklemek gerekecektir. Avrupa’da sanayi devrimi öncesinde de bir işçi sınıfı vardı. Ancak bu sınıf her zaman çoğunlukta ama bilinçsiz durumda idi. Sanayi devrimi sonucunda işçi sınıfı bilinçlenmeye başladı. Toplumların hemen hepsinde en kalabalık sınıfını oluşturdu. İşçi sınıfı, yoğunluğuna karşın ekonomik ve siyasal haklardan mahrumdu. Ücretleri düşük, yaşama ve çalışma koşulları çok kötüydü. Çalışma saatleri uzun, fabrikalar havasız ve her türlü sağlık koşullarından uzaktı. Siyasal açıdan oy hakları yoktu. Sendikalaşma ve grev yasaktı. Ancak işçiler artık bu durumun farkında ve bilincindeydiler.
Kentleşme ve Nüfus Artışı
Sanayi devriminin bir başka etkisi de nüfus artışı konusunda oldu. Sanayileşme sayesinde tarım makineleşmiş, böylece aynı miktar toprak daha fazla insanı besleyebilir hale gelmişti. Ayrıca kent sanayi tarım sektörü dışındaki insanlara iş sağlayarak daha fazla insanı besleyebilir duruma gelmişti. Sanayi devrimi kentlerde nüfus yığılmalarına da neden olmuştur. 1920′lerde A.B.D. nüfusunun yarısı kentlerde yaşıyordu. Kentleşme önemli sorunları da beraberinde getirdi. Gecekondu bölgeleri büyüdü. Bu bölgeler havasız, pis ve kalabalıktı.
Kitle Toplumu
İşçilerin fabrikalarda toplanması ve fabrikaların da kentsel alanlara yığılmasıyla giderek kentler kırsal alanları yutmaya başladı. Bu gelişme tıp bilimindeki yeniliklerle ortaya çıkan nüfus artışı ve bu nüfusu doyurmak için gıda maddesi bulma çabalarıyla birleştiğinde 20. yüzyılın değişmez özelliği olan kitle toplumu tarihteki yerini aldı.
Emperyalizm
Sanayileşmenin getirdiği hammadde ihtiyacı ve mamül mallara pazar bulma çabası hızla saniyeleşen devletleri daha yoğun emperyalist (sömürgeci) politikalar izlemeye itti.
Uluslararası Rekabet
Sanayi devriminin bir başka sonucu da hızlı sanayileşen ülkeler arasında başlayan rekabet ve gerginliktir. Ülkeler doğal kaynak ve pazar kapmak için adeta yarışmaya başladılar. Bu yarış gitgide artan bir hızla, kanlı ya da kansız savaşlarla, günümüze kadar sürecektir.
Sanayi devriminin önce İngiltere’de başlamasının nedeni
İngiltere’de uzun süredir bir anayasal monarşi düzeni oluşmuştur. Bu düzenin temelinde mülkiyet hakkının ve bireysel hak ve özgürlüklerin korunması yatar. 18. yüzyıl İngiltere’si zaten dünyanın mali merkezi konumunda idi. Borsa ve bankacılık sektörleri diğer ülkelerden çok ileri idi. Parlamento, kapitalizm ilkeleri doğrultusunda iç piyasada özgür rekabeti önleyici bütün engelleri kaldırmıştı. İngiltere, sanayi için gerekli en temel hammaddeler olan kömür ve demir yönünden zengin yeraltı kaynaklarına sahipti. İngiltere, dünyanın en büyük sömürge imparatorluğu idi. Bu da ona hammadde kaynakları ve üretilmiş mallar için geniş pazar olanağı sağladı. İngiliz donanması ve güçlü ticaret filoları, taşımacılığı kolaylaştırdı. İngiltere Avrupa’da zaten Rönesans döneminden beri dokumacılık sanayinde başı çekiyordu. İngiltere bir ada ülkesidir. Bundan dolayı Avrupa’daki derebeylik mücadelesi, savaşlar, mezhep kavgaları gibi olaylardan uzak kalmıştır. Fabrika sistemi ile üretim, talep artışı doğrultusunda bir gereksinme olarak ortaya çıktı. Büyük makineler ev üretimi için elverişsizdi. Bu nedenle evler yerine işçilerin makinelerin bulunduğu büyük binalara giderek çalışma sistemi, başka deyişle fabrika sistemi süreç içinde meydana geldi. Fabrika sistemi hızlı üretim gibi olumlu sonuç yanında sosyal açıdan olumsuz birtakım sonuçlar da doğurdu. Erkek işçiler yanında, hatta onların yerine (daha ucuza çalıştıkları için) çocuk ve kadınlar çalıştırılmaya başlandı. 20 saate kadar varan iş saatleri küçük çocuk ve kadınları eziyordu. Buna rağmen ücretler yetersizdi. İşçilerin kalifiye olması artık o kadar önemli değildi. Makineler tekdüze, basit, mekanik hareketler yapabilen herkesle çalışabiliyordu. Kalifiye işçilerin normal ücretle iş bulması imkânsızlaşıyordu.
Sanayi Devriminin Osmanlı Üzerindeki Etkileri
Özet: Sanayi İnkılâbı sonucunda Osmanlı İmparatorluğu’nda küçük atölyeler ortadan kalkmış işsizlik artmış, dış ticarette denge bozulmuştur. Osmanlı Devleti, XIX yüzyılının ortalarından itibaren Avrupa mallarının istilasına uğramıştır. Osmanlı Devleti, dışarıya hammadde satan ve dışarıdan mamül alan bir ülke haline gelmiştir. Sanayi İnkılâbı’nın sonunda sanayileşmesini tamamlayan Avrupalı devletlerin sömürge ve pazar arayışları arttı, bu durumun sonucunda Osmanlı Devleti toprakları üzerinde çıkar çatışmaları başladı. Avrupalı devletler 19 yüzyılda azınlık haklarını ve kapitülasyonları bahane ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karıştılar. Ekonomide başlayan bu gerileme siyasi çöküşü hızlandırmıştır. Sonuç olarak Osmanlı Devleti, Avrupa’da meydana gelen bu gelişmeleri yeterince takip edemediğinden ve ekonomik olarak gerilemesinden dağılması/çöküşü hızlanmıştır.
Osmanlı Üzerindeki Etkileri
Sanayi İnkılâbı, buhar gücünün bulunması, bu gücün üretimde kullanılmaya başlanması sonucunda ortaya çıkan üretimin basit el aletleri ile pahalıya ve yavaş yapılması uygulamasının terk edilmesi, üretimin fabrikalarda hızlı ve ucuza gerçekleştirilmesi olayıdır. Yani Sanayi İnkılâbı üretimde basit el aletlerinin yerini, makinenin almasıdır. Sanayi İnkılâbı,”Globalleşme” denilen, pazarları ve üretimi dünya boyutuna taşıyan ekonomik dönüşümün de başlangıcını teşkil etmektedir. Sanayii İnkılâbı küçük sermayeden, büyük sermayeye, yani kapitalizme geçilmesini sağlamış, küçük sanayii kuruluşlarının yıkılması, ucuz ve bol üretimi dünya ticaret dengesini değiştirmiştir. Sanayii İnkılâbı ile birlikte Avrupa’da hammadde ve Pazar problemi yaşanmıştır. Bu problem batılı ülkeleri hem milli sınırları içinde, hem de sömürgelerinde koruyucu tedbirle almaya ve yeni pazarlar bulmaya zorlamıştır. Kalabalık nüfusu, yer altı ve yerüstü zenginlikleriyle Osmanlı Devleti bu açıdan Batılılar için önemli bir Pazar niteliği taşımıştır. Osmanlı Devleti’nin Sanayii İnkılâbı’ndan olumsuz yönde etkilenmemek için alması gereken önlem yüksek gümrük uygulayarak Avrupa mallarına karşı yerli sanayisini korumak ve sanayiini çağdaş teknolojiyle güçlendirerek, Batı malları ile rekabet edebilecek duruma getirmektir. Ancak bunların hiçbiri yapılmadığı için Osmanlı Devleti, Sanayii İnkılâbı’ndan olumsuz yönde etkilenmiştir. Mal üretimi çoğaldıktan sonra, artık kapitülasyonların tanıdığı ayrıcalıkları da yeterli görmeyen Batılılar, Osmanlı Devleti’nin uyguladığı ticaret yasaklarından, tekel uygulamalarından şikâyetçi olmaya başlamışlardır. İngilizler, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşanın çıkarttığı isyan ortamından faydalanarak,1838 Ticaret Antlaşmasıyla bu şikâyetlerden kurtulma imkânını elde etmiş, bunu diğer büyük Batılı devletler izlemiş ve ülke adeta bir yarı sömürge ağı içine düşmüştür. Avrupa malı ucuz ve bol miktarda Osmanlı pazarına girerken, Osmanlı ülkesindeki hammadde daha ucuza yurt dışına çıkarılmış, bu da yerli sanayinin gelişmesini engellemiştir. Osmanlı Devleti’nin savaşlar yüzünden mali durumunun bozulması ve izlediği yanlış ekonomik politika, Onu Batılı devletlerden borç almaya zorlamıştır. Alınan borçlar yerinde kullanılmadığı için, devlet bu paraların faizlerini bile ödeyememiş ve iflas ettiğini açıklamıştır. Batılıların, Osmanlı Devleti’nden alacaklarını tahsil etmek gayesiyle 1881’de kurulan Duyun-u Umumiye Teşkilatı, devletin gelirlerinin önemli bir bölümünü el koydurmuştur. Bu da Osmanlı Devleti’nin mali bağımsızlığını yitirmesine neden olmuştur. Osmanlı Devleti’nin bu şekilde borçlanması yabancı müteşebbise yaramış, Türk müteşebbisler ya tamamen ortadan silinmiş, ya da yabancılarla anlaşarak çalışmalarına devam etmek zorunda kalmışlardır. Bunun sonucunda demiryolu, limanlar, elektrik-havagazı, su ve maden ocakları hep Avrupalı işletmeciler tarafından işletilmiştir. amacı kar etmek olan bu şirketler, milli kaynakları rasyonel olmayan bir şekilde kullanarak zenginleşirken, ülke kaynaklarını kurutmuşlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder