Duygusal
bir karışıklık içinde olmadan huzur içinde olmamızın anlamı, içimizde sessiz ve
dingin bulunmaktır. Bu boşluğun dinginliği, içsel huzurun özüdür. Her hangi bir
duygu tarafından ezildiğimiz her zaman kurtuluşumuz, bakış açımızdaki bir
değişimdir. Geri adım atabildiğimizde ne olduğuna bakmaksızın içimizde daima
var olan sessizliği ve dinginliği hissettiğimizde, duygularımızı gerçek
seviyesine indirebiliriz. Hiçbir duygusal tepkinin dolduramayacağı içimizde hep var olan boşluğa sahip bulunduğumuzu unutmayalım.
Duygusal
bir tepki ile an'da var olduğumuzda ayrı bir bakış açısından görebilme fırsatına
sahibiz. Olayın içinden perde perde dışa çıktığımızda onun etkisinden de
uzaklaşarak yeni bir şeyleri anlayabilecek ve hatta etrafımızda olan daha
farklı şeylerle ilgilenebileceğiz. Bu durum herhangi bir duygusal tepki için de
geçerlidir. Hissettiğimize yenik düştüğümüzde veya herhangi bir harekete
zorlandığımızda, duygularımız tüm farkındalığımızı ele geçirebilir. Bizi
olanlara karşı görmez edebilir. Aslında onu gözlemlediğimiz ve fiziksel
duygulara dikkatimizi verebildiğimizde etrafımızda nelerin olduğunu farkında
oluruz. Bu zihnimiz ve bedenimiz içinde aynıdır. Bizimle duygularımız arasında
daha fazla boşluk vardır. Hislerimiz artık tüketici olmaz. Gerçekten neyin
olduğunu anlayabileceğimiz geniş bir bakış açısıyla yeniden bakmayı
başarabiliriz. Olaylara dışarıdan bakmayı başardığımızda duygusal tepkilerimizi
daha gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirebileceğiz.
Anda
kalmayı öğrenerek, dış dünyamıza karşı tepki verirken, hareketlerimiz üzerinden
kontrol sağlıyoruz. Herhangi bir duygunun etkisi dışında hareket etme arzusuyla
tükeneceğimize, büyük resmi görmek için birkaç dakika ayırma şansına sahip
olduğumuzu bilelim. Bununla bize çok daha özgürlük ve fırsat sağlayan yeni
seçenekleri de görme imkânı buluruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder