1820 yılında Derby’de doğmuştur. Babası, George,
geleneklere uymayan, Anglikan mezhebine bağlı olmayan bir okul öğretmeniydi.
Babası da dahil olmak üzere birçok aile üyesi öğretmen olan Spencer, kırk
yaşına kadar hiçbir eğitim görmemiştir. Garip bir gururla, “Ne çocukluğumda, ne
de gençliğimde, hiç İngilizce dersi almadım, şu ana kadar gramer konusunda tek
bilgim yok” demiştir. Sistematik bir eğitim almamasına, okumayı fazla
sevmemesine karşın birçok bilim dalında binlerce fikir ortaya atmış, ve “evrim”
teorisinde Charles Darwin’in bir numaralı rakibi olmuştur. Edindiği büyük
başarıları mükemmel gözlem yeteneğine borçludur, doğrudan doğruya yaptığı
gözlemlerle binlerce fikrini destekleyecek binlerce olguyu rahatlıkla
bulmuştur.
1851′de yazdığı ilk kitabı “Toplumsal Statik”, insan
haklarının gelişimini, ve bireysel özgürlüklerin savunusunu evrimsel bir
teoriyi temel alarak açıklar. 1858′de evrim teorisini biyoloji bilimi ile
sınırlamayıp, bu teoriyi bütün bilimlere uygulamak fikri kafasında belirdi.
Sağlık sorunları nedeniyle günde sadece birkaç saat yazabiliyor olmasına, ve
maddi durumunun kötülüğüne rağmen, 1862′de dokuz ciltlik şaheseri Statik
Felsefe’yi yazmaya başladı.
Statik felsefe kısaca birçok farklı bilim dalına evrim
teorisini uygulamayı konu alır. Bu şaheserin en çok dikkat çeken, ve Spencer’ın
da üzerinde en çok çalıştığı bölüm, sosyoloji’ye evrim teorisinin
uygulanmasını, toplum evrimini inceleyen, “Sosyoloji İlkeleri” adlı 3 cilttir.
“Biyolojinin İlkeleri” , ve “Ahlâkın İlkeleri” bu şaheserin üzerinde en çok
konuşulan ve kuşkusuz bilim dünyasına en çok katkıda bulunan diğer
bölümleridir.
1858′de evrim teorisini biyoloji bilimi ile
sınırlamayıp, bu teoriyi bütün bilimlere uygulamak fikrini uygulamaya koyar.
1862′de dokuz ciltlik Sentetik Felsefe’yi yazmaya başladı. Sentetik Felsefe, kısaca
birçok farklı bilim dalına evrim teorisini uygulamayı konu alır. Bu kitabın en
çok dikkat çeken ve Spencer’ın da üzerinde en çok çalıştığı bölüm, sosyolojiye
evrim teorisinin uygulanmasını, toplum evrimini inceleyen, “Sosyoloji İlkeleri”
adlı 3 cilttir. Spencer, ahlaki ve siyasal inançlarını, çağdaşı olan Toplumsal
Darwinciler gibi bir Doğa felsefesi zemininde geliştirmeye çalıştı. Darwin’in
doğal evrim teorisinin ve bu teoriden önce kendisinin türettiği “uyum yeteneği”
doğal seçilimin toplumsal hayatta uygulamasında başı çekti. Spencer’a göre,
tıpkı doğada verilen var olma mücadelesinde “uyum yeteneği en çok olan”ın
hayatta kalması gibi, toplumda yaşanan rekabet de en iyi olanın ortaya
çıkmasını sağlayabiliyordu.
Spencer, toplumların tıpkı canlı organizmalar gibi
işlediğini de öne surdu. Toplumlar ne kadar karmaşıklaşırsa parçaların
karşılıklı bağımlılığı da o ölçüde artıyordu. Doğal bir özellik olarak kendi
dengelerini sağladıkları için, kendi üyelerinin daha ileri düzeyde evrim için
mücadele etmelerine ihtiyaç duyarlar. Ancak mücadele feodal toplumda askeri bir
form kazanırken, Spencer, sanayileşmiş toplumda rekabet ve işbirliği
bileşiminin bu formun yerini almasını gerekli görür. Ayrıca, evrimin özel
çıkarları genel faydaya dönüştürerek bir tur “görünmez el” gibi işlediğini
düşünür. Evrimin en uzun vadeli yönelimi egoizmden özgeciliğe doğrudur. Süreç
içinde toplumsal hayat, toplumsallaşmanın en yüksek düzeye ulaşmasıyla
bireysellikte en büyük gelişimi sağlayacaktır.
1870′lerde ve 1880′lerin başında özellikle Amerika
Birleşik Devletleri, Rusya ve İngiltere’de ünü doruk noktasına varmıştı.
1902′de Edebiyat dalında Nobel Ödülüne aday gösterildi. Bir çok ödülü ve övgüyü
çoğu zaman reddetti. Uzun bir hastalık döneminin ardından 1903′te vefaat etti.
Herbert Spencer geniş bir alana yayılmış farklı
türdeki bilgileri uyumlu bir şekilde birleştirerek Viktorya çağına damgasını
vuran kişilerden olmuştur. Evrim kuramının gelişiminde ve kabulunde en az
Charles Darwin kadar büyük bir rol oynamış, bugün evrim kuramını açıklarken
kullanılan birçok terimi de ilk kez kullanan kişi, o olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder