Panik atak, başta panik bozukluk olmak üzere birçok
psikiyatrik bozuklukta ve bazı fiziksel hastalıklarda görülen yoğun korku,
kaygı, yoğun endişe karışımı bir nöbettir.
Günümüzün değişken, oynak yaşam ortamlarında, yaşam
kaygılarının artması, maddi ve manevi kaos ile belirsizlik durumunun yarattığı
“hiçlik duygusu”nun çoğalmasıyla paralellik gösteren panik atak, tüm dünyada
toplum sağlığını tehdit eder boyuta gelmiş durumdadır.
Uzmanlar tarafından “psikolojik bir sendrom” olarak
tarif edilmesine karşın, hasta, çoğunlukla yaşadıklarının gerçekten fiziksel
kaynaklı sorunlar olduğunu ama kimsenin hastalığının gerçek sebebini
bulamadığını düşünmektedir. Doktorların hastanın durumuna “psikolojik” tanısı
koymasının ardından, bu sefer de bilinçsiz hasta yakınlarının tavrı hastaya
zarar vermektedir. Panik atağın önemsiz bir sorun olduğunun düşünülmesi ve
kişiye “hastalık hastası” yakıştırmasının yapılması panik ataklı hastanın
durumunu zorlaştırmaktadır. Kendisini yalnız ve çaresiz hisseden hasta ise
kısır döngü içine girmektedir.
Özellikleri
Hastalığın başlangıç yaşı değişkenlik göstermektedir.
Çoçuklarda çok nadir ortaya çıkan hastalığın ilk ortaya çıkış yılları 18-25 yaş
arasıdır. Hastalık 30-40’lı yaşlarda yüzünü ciddi biçimde göstermektedir.
Panik atağın genetik olup olmadığı konusunda herhangi
bir bulguya rastlanmamıştır.
Panik atak krizi geldiğinde 5-45 dakika sürmekte ve
şiddeti hastadan hastaya değişmektedir.
Panik atak hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen
bir hastalıktır. Krizler ve ölüm korkusu gibi nedenlerle hasta evde tek başına
kalamamak, tek başına dışarı çıkamamak gibi olumsuzluklarla karşılaşmaktadır.
Sürekli başına kötü bir şey geleceği ve yabancıların ona yardım etmeyeceğinden
korkan bazı hastalar mesleklerini sosyal hayatlarını bırakmak zorunda
kalabilmektedirler. Korkuların ve yaşananların ciddiye alınmaması ise ailevi
ilişkilerin zedelenmesine dahi yol açabilmektedir. İzole bir hayat yaşayan
hastaların durumu ise ağırlaşmaktadır.
Panik atakla panik bozukluk aynı değildir. Panik
bozukluk kalp krizi geçireceğini, öleceğini, atakların tekrar olacağını, felç
geçireceğini düşünerek sürekli endişe, korku içinde bulunma şeklindedir. Başka
bir rahatsızlığa bağlı olarak ortaya çıkmaz. Bu bozukluk iki şekilde
bulunabilir: agorafobili ya da agorafobisiz. Agorafobi yalnız kalma korkusudur.
Kapalı yerlerden kalabalık yerlerden uzak durma, evde tek başına kalmak
istememe gibi durumlar görülür. Dışarıya yalnız çıkmaktan korkar ve sosyal
olmaktan çıkar.
Belirtileri
Panik atakta görülebilen fiziksel belirtilerden
bazıları
Mideye bir şey çöküyor hissi
Avuç içlerinde terleme
Her tarafta sıcaklık hissetmek
Hızlı ve şiddetli kalp atışları
Ellerde titreme
Diz ve bacaklarda güçsüzlük veya esneklik
İç titremesi, titreme duygusu
Ağız kuruluğu
Boğazda yumruk hissi
Göğüste basınç
Hızlı nefes alıp verme
Bulantı veya ishal
Baş dönmesi, sersemlik, göz kararması
Gerçek dışılık hissi (rüyada gibiyim)
Açık olarak (net olarak) düşünememe
Bulanık görme
Kısmen felce uğramışlık duygusu
Ayrılma ya da hayal gibi hareket etme duygusu
Çarpıntılar veya düzensiz kalp atışları
Ellerde, ayaklarda ve yüzde karıncalanma
Göğüs ağrısı
Bayılma hissi
Midede titreme heyecan
Soğuk ve ıslak eller
Bunlara da şu korkular ya da negatif düşünceler eşlik
edebilir
Ölmek üzereyim
Kalp krizi geçiriyorum
Aklımı yitirmek üzereyim
Kendimden geçmek üzereyim
Tıkanmadan öleceğim
Nefes almam mümkün olmayacak
İnme inecek,felç olabilirim
Kontrolümü kaybediyorum
Tansiyonum çok yükseldi ve beyin kanaması geçirmek
üzereyim.
Eşlik eden unsurlar
Tehlike beklentisi
Sonunun geldiği düşüncesi
Bulunduğu ortamdan kaçma isteği (kaçınma davranışı;
“yardım alamazsam, hastaneye yetişemezsem” düşüncesi ile evde yalnız kalamaz,
yalnız sokağa çıkamaz, toplu taşıma araçlarına binemez, kalabalık ortamlara
giremez, asansörü kullanamaz, toplumsal ve mesleki etkinliklere katılamaz.)
Tekrar panik atak geçirme kaygısı (beklenti kaygısı)
Alkol ve madde bağımlılığı
Depresyon sıklığının artması
Atak sırasında yapılması gerekenler
Bir yere oturmalı ya da uzanmalısınız. Kendi kendinize
bunun sadece bir atak olduğunu, korkulacak bir durum olmadığını söyleyin ve
atağın geçmesini bekleyin. Atak sırasında üzücü, heyecanlandırıcı
tartışmalardan kaçmak gerekir. Kafeinli içecekler, sigara ve alkol
kullanımından uzak durmalısınız. Kendinizi kontrol etmeye çalışın. Atak
sırasında derin nefes almayın, çünkü şikayetler artar. Nöbet geçene kadar bir
torbaya soluk alıp verilebilir.
Tedavi
Panik atak tedavisi mümkün olan bir hastalıktır.
Hastaya öncelikle hastalığı nasıl kontrol edebileceği öğretilmektedir. Bunu
başarabilen hasta ilerleyen zamanlarda panik atağı tamamen hayatından
çıkartabilmektedir.
Panik atak tedavisindeki en büyük sorun hastanın
fiziksel bir rahatsızlığı olduğuna inanması ve bu nedenle psikolojik desteği
geç aramasıdır. Yapılan araştırmalar, panik atak tanısı konulan hastaların
yüzde yetmişinin hastalığın ne olduğunu bulmak için en az on doktora gittiğini
göstermektedir. Birçok defa tam sağlık denetimi (check-up) yaptırmış ve
gereksiz bir sürü ilaç kullanmış olan hasta doğru yere geldiğinde panik atak
teşhisi koymak ise kolay olmaktadır.
psikiyatristler ve psikologlar tarafından tedavi
edilen ve dönem dönem ilaç kullanılmasını da gerektiren tedavi aşamasında
hastanın doktoruna güvenmesi çok önemlidir. Güven duyulan ve rahat hissedilen
bir uzmana gidilmesi tedavi sürecini hızlandırabilmektedir.
Tedavi sırasında nefes ve rahatlama egzersizleri,
atağın üstüne gitme teknikleri ve kas gerginliğini yok etmeye yönelik
alıştırmalar hastaya öğretilmekte ve uygulanmaktadır. En sık kullanılan
psikoterapi tekniği bilişsel-davranışçı terapi tekniğidir.
Panik atağın bir hastalık olduğu kavranmalı, buna göre
tedaviye devam edilmelidir.
Geçerli tedavi yöntemleri
Psikoterapi
İlaç kullanımı
Relaksasyon teknikleri
Nefes egzersizleri
Spor ve egzersiz
Biofeedback
İmajinasyon
Üstüne gitme teknikleri
Grup terapisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder