20 Eylül 2020 Pazar

Meditasyon Nedir?


Meditasyon Nedir?

Meditasyon, günlük stresi, kaygıyı azaltıp içsel bir huzur yakalama yoludur. ,

Meditasyon güvenli ve basittir. Kişinin fiziksel, duygusal ve zihinsel hallerini dengeler. Doğu dünyasına aitmiş gibi görünse de batı dünyasında da, şehir yaşamında da yerini almıştır.

Meditasyonu yediden yetmişe herkes yapabilir. Bugün en yoğun ve kalabalık havalimanlarından olan Pittsburg Havalimanında bile geniş bir meditasyon salonu bulunmaktadır. Geleneksel olarak meditasyon ruhsal gelişim için kullanılagelmiştir: Daha bilinçli olmak, içinizdeki ışığı ve sevgiyi çıkarmak, bilgelik, içimizdeki rehberin daha çok farkında olmak, gerçek benliğinize ve ruhunuza ulaşma yolculuğunuzu hızlandırmak için… Ama günümüzde hızla akan dünya içersinde, stresi atmak, rahatlamak için son derece değerli bir araç haline gelmiştir.

Meditasyonun tarihi her ne kadar oldukça geçmişe dayansa da onunla ilgili bilimsel araştırmalar 1960′lı ve 70′li yıllara dayanır. O yıllarda Hindistan’da bazı kişilerin otonom sinir sistemlerini istediklerinde kontrol edebildikleri rapor edildi. Ve birçok sağlıkçı yan etkileri fazla olan stres giderici ilaçların yanında alternatif olabileceğini düşünerek araştırmalara ağırlık verdiler. Harward Tıp Okulu’ndan Dr. Herbert Benson, meditasyonu gevşeme tepkisi olarak tanımlıyor.

Çeşitli yogiler ve uzun süreler boyunca meditasyon yapan insanlar üzerinde yaptığı araştırmalarda meditasyon işleminin sempatik sinir sistemi etkilerine karşı tavrını keşfetti. Sempatik sistem kalp ritmini, solumayı ve kan basıncını artırırken, meditasyon sırasında aktif hale gelen parasempatik sistem bunun tam karşıtını yapmaktadır.

Meditasyonun en sık görülen fizyolojik etkileri azalan kan basıncı, düşük nabız, azalan metabolik hız ve çeşitli maddelerin serum düzeyi konsantrasyonlarındaki değişimlerdir.

Tıp bilim adamlarının araştırmaları meditasyonun getirdiği rahatlamanın tehlike karşısında duyduğumuz ’savaş ve kaç’ tepkisinin tam tersi yönde hareket ettiğini saptamıştır. Böylesine derin gevşeme ve rahatlama hissi uykuya göre çok daha üstün nitelikler taşımaktadır. Günde 1-2 kez yapılan 20 dk.lık meditasyon hem fiziksel hem zihinsel sağlığınız açısından önemli gelişmeler sağlayacaktır.

Kaslardaki gerginlik azalır, kan basıncı düşer, vücudun oksijen ihtiyacı azalır ve beyin dalgaları yoğun beta dalgasından sakin alfa dalgasına değişir.

Harward Tıp Okulu’ndan Dr. Herbert Benson, meditasyonu gevşeme tepkisi olarak tanımlıyor. Beynimizin yaydığı bu elektriksel dalgalar, çeşitli denekler üzerinde yapılan EEG araştırmaları sonucu 4 gruba ayrılmıştır.

Delta: Beyin dalgalarının en ağır frekanslı olanı deltadır. Hızı saniyede 0-4 devirdir. Beyin bu frekansa derin uykuda, komada veya kişi anestezi altındayken geçer.

Teta: Frekansı 4-7 devir arasındadır. Uyuklama halinde rastlanır. Aynı zamanda yeni bilgilerin özümsenmesi durumunda da bu dalgaya rastlanır. En iyi koşullarda dahi, uyanıklık saatlerinde yayınlanan toplam beyin dalgalarındaki teta dalgası oranı %5′i pek aşmaz. Yani Uyanık haldeki bir insanın EEG’sinde bu dalgaya pek rastlanmaz. Teta uyku haliyle alakalı olsa bile ani bir ilham, içsel görü anında, derin gevşeme veya hayal kurulan durumlarda, derin şifa meditasyonunda ortaya çıkar.

Alfa: Saniyede 7-14 devir yapar. Araştırmalara göre bu dalganın üretiminin artması Zen ve Yoga meditasyonlarına eşlik eder. Daha sonra alfa dalgası yerini tetaya bırakır. Alfa ve teta dalgalarının arttığı zamanlarda maddi evrenden uzaklaşma, birlik hissi ve kişisel kimlikten uzaklaşma hisleri geldiği bilinmektedir. Alfa düzeyinin fiziksel beden üzerinde de şifalandırma ve yenileme etkisi vardır.

Beta: Alfa kategorisinin üstüne çıktığımızda yani saniyede 14 devri aştığımızdaki tüm dalgalar beta kategorisine alınabilir. Diğerlerinden farklı bir faaliyeti vardır. Sıklıkla ritmik değildir ve düşük voltajlıdır. Uyanık, mantıklı, analitik davranış ve problem çözerken içinde olduğumuz konsantrasyon durumuyla ilgilidir. Beta halindeyken acı, endişe, korku, mutluluk, sevinç gibi her şeyi hissedebilirsiniz. O belirli bir zihin ve duygu düzeniyle bağlantıda değildir. Araştırmalar erişkinlerin uyanık haldeki beyin dalgalarının beta düzeyinde olduğunu göstermiştir. Oysa buluğ çağına henüz ulaşmamış çocuklar uyanıklık halinde %80 oranında alfa hali içinde geçirirler. Meditatif hal beyin dalgalarını yoğun ve karmaşa halinden daha sakin bir hale getirerek zihin ve beden üzerinde dinlendirici, şifalandırıcı etki yaratır.

Meditasyon her zaman faydalı olmakla birlikte meditasyon yapan çoğu insan sabahın erken saatlerinin meditasyon yapmak için en iyi zaman olduğu konusunda fikir birliğine varmaktadır.

Sabah erken meditasyon yapmak meditasyonun enerji ve huzurunun bir kısmını günlük aktivitelerimize taşıma fırsatı da verir.

Göz önüne alınması gereken önemli bir nokta günlük planın ne zaman meditasyona izin vereceğidir. Günün belli bir zamanının meditasyon için ayrılması düzenliliği sağlamaya yardımcı olur.

Teorik olarak meditasyonu bir kitaptan öğrenmek mümkündür.

Ancak meditasyon öğreten ve uygulayan çoğu insan bir öğretmenin bir meditasyon tekniği öğrenme ve doğru uygulamadaki yardımının paha biçilmez olduğunda birleşir.

Yeni başlayan kişinin genelde öğretmenin cevaplayabileceği birkaç sorusu olur. Aynı zamanda meditasyon grubu gibi bir grupla öğrenmek grup meditasyonunun faydalarının deneyimlenmesini sağlar.

Birçok insan en iyi meditasyon deneyimlerinden bazılarını bir grupla meditasyon yaparken yaşadıklarını farkederler. Çünkü grup meditasyonunda kollektif bir enerji ve odak vardır.

Çeşitli kişiler ve gruplar meditasyon öğretmektedir. Bazıları ücretlidir. Birçok değişik teknik öğretilir, bazıları daha spiritüel doğadadır; bazıları ise daha çok stres azaltılması ve zihne biraz huzur kazandırılması ile ilgilidir.

Her zaman olduğu gibi önemli olan şey neyin sizde işe yaradığını bulmaktır.

MEKAN/YER

Meditasyonu denemeye başlıyacağınız zamanlarda telefonunuzu fişten çekip, kendinizi bağlantılarınızdan soyutlayın.

Kapınıza meditasyon yapıyor olmanız nedeniyle bir saat boyunca kimsenin kapınızı çalmaması gerektiğini belirtir bir not yazın. Ve meditasyon odasına girerken ayakkabılarınızı çıkarın, çünkü kutsal bir yerde yürümektesiniz. Yalnızca ayakkabılarınızı da değil, sizi meşgul etmekte olan her ne varsa hepsini kapıda bırakın. Bilinçli olarak her şeyi ayakkabılarınızla birlikte dışarda bırakın. İçeriye bir şeyle meşgul olmadan, boş bir şekilde girin.

Yirmi dört saatten bir saati herkes alabilir. Yirmi üç saati meşguliyetlerinize, düşüncelerinize, hırslarınıza, arzularınıza, gelecek planlarınıza verin. Bir saati tüm bunların arasından alın, ve sonunda, yalnızca bu bir saatin aslında hayatınızın gerçek saati olduğunu göreceksiniz; şu bıraktığınız yirmi üç saatin ise tam bir kayıp olduğunu… Yalnızca bu bir saat kurtulmuş, ve geriye kalanlar ise kaybolup gitmiş…

Meditasyonu kolaylaştıran bir yer bulmalısınız. Örneğin, bir ağacın altında oturmak yardımcı olacaktır. Bir sinema salonunun önüne gidip oturacağınıza ya da bir tren istasyonu platformunda oturacağınıza, doğaya; dağlara, ağaçlara, nehirlere, Tao’nun hala akmakta olduğu, titreştiği, nabzının attığı, her yöne yayıldığı yerlere gidin.

Ağaçlar sürekli meditasyon halindedir. Sessiz, öylece; meditasyondur bu. Size ağaç olun demiyorum, bir Buda haline gelmelisiniz! Fakat Buda’nın ağaç ile ortak noktası, onun bir ağaç kadar yeşil, öz sıvısı ile dolup taşıyor ve kutlama (coşku, saadet) içerisinde olmasıdır-arada bir fark vardır elbette. O bilinçlidir, ağaç ise değil. Ağaç, bilinçsizce Tao içerisindedir, bir Buda ise bilinçli olarak…İşte büyük fark ta burada, yer ile gök arsındakindedir.

Fakat, bir de hayal edin; güzel kuşların şakıdığı, kumruların etrafında dansettiği bir ağacın yanıbaşında oturuyorsunuz, ya da akmakta olan bir ırmağın ve onun akış sesinin veya bir şelalenin ve onun muhteşem müziğinin yanıbaşındasınız..

Kendinize henüz doğanın zarar verilmemiş, kirletilmemiş bir yerini bulun. Şayet böyle bir yer bulamayacak olursanız da yalnızca kapılarınızı kapayıp kendi odanızda oturun.

Şayet mümkünse evinizde meditasyon için özel bir yeriniz olsun. Sadece küçücük bir köşe bile bu işi görür, yalnız sadece meditasyon için kullanılması koşuluyla.

Peki neden sadece meditasyon için bir yer – çünkü her tür eylem kendi titreşimlerini yaratır. Eğer bu yerde yalnızca meditasyon yapacak olursanız, orası meditatif* hale gelir. Hergün meditasyon yaptığınızda, orası sizin meditasyonda olduğunuz anlardaki titreşimleri içine çekip biriktirecektir. Ertesi gün aynı yere döndüğünüzde birikmiş olan titreşimler tekrar sizin üzerinize düşmeye başlayacaktır. Onlar (titreşimler) size yardımcı olur, size çabanızın karşılığını sunar, size tepki verirler.

Bir kimse gerçek anlamda bir meditasyoncu haline geldiğinde, sinema salonunun önünde, tren istasyonu platformunda oturup meditasyon yapabilir

Fakat böyle bir şey yeni başlayanlara göre değildir.

Ağaç bir kez kök saldıktan sonra ister rüzgar essin, ister yağmur yağsın, isterseniz de bulutlar fırtına kopartsın hepsi kabulüdür artık. Tüm bunlar ağaca bütünsellik katarlar. Fakat ağaç henüz küçük ve nazik iken, küçücük bir çocuk ya da yoldan geçmekte olan bir inek bile tehlikeli olabilir, onu yok edebilir.

RAHAT OLMALISINIZ

Oturuş öyle olmalıdır ki, bedeninizi unutabilmelisiniz.

Rahat olmak ne demektir? Bedeninizi unutabildiğinizde rahatsınızdır.

Sürekli bedeniniz tarafından hatırlatıldığınızdaysa rahat değilsinizdir.

Bu durumda, sandalyede mi, yoksa yerde mi oturuyor olduğunuzun bir önemi yoktur.

Rahat olun, çünkü eğer (bedenen) rahatsız olacak olursanız, daha derin katmanlardaki saadetleri arzulayamazsınız: ilk düzeyi kaçıracak olursanız, tüm diğerleri size kapanacaktır.

Şayet gerçekten mutlu, dingin olmak istiyorsanız o zaman ilk adımdan itibaren zevk almaya başlamalısınız. İçsel esrimeye ulaşmak isteyen bir kimse için temel gereksinim, bedenin rahat olmasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder