Metafizik; tarih boyunca bilimin ele alamadığı
konuları inceleyen daha çok çözümlenmemiş konularla ilgilenen, tüm varlıkların
ilk nedenlerini araştıran, varlık, bilgi, ahlâk, sanat, din, adalet gibi tüm
konulan bütüncül bir yaklaşımla ele alan felsefe dalıdır.
Aristoteles, felsefe ve bilimi birbirleriyle
özdeş anlamında kullanmıştır. O çağlarda, bilim ve felsefe aynı şeyleri
inceliyordu. Aristoteles ise farklı durumları farklı felsefelerde
incelemekteydi. Bunlar içinde daha temel gördüğü felsefeye “ilk felsefe” adını verdi. Metafizik olarak varlığın
meydana gelişini açıklayan Aristoteles, değişmenin amaçlı olup olmadığını da
inceleyerek, varlığın ilk nedeninin olup olmadığını ortaya çıkarmayı amaçlamıştır.
Metafiziğin sözcük anlamı “fizikten sonra” olmasına rağmen zamanla “fizik ötesi”
anlamında kullanılmıştır.
Aristoteles’in, metafizik olarak incelediği
diğer konu ise, varlığın ve hareketin ilk kaynağı olan varlık, yani Tanrı
konusudur. Çünkü Aristoteles’e göre Tanrı, duyular ve doğaüstü bir varlık
olması nedeniyle metafiziğin konusu olmuştur. Aristoteles’in ölümünden sonra
öğrencileri bu çalışmaları iki sınıfta topladılar. Bunlardan doğa üzerine
yazılanlarına fizik, varlığın ilk ilkeleri üzerine yazılanlara da metafizik adını verdiler.
Metafizikte
ele alınan sorular şunlardır:
1) Genel olarak varlıkla ilgili sorular, yani ontolojik sorular; burada gerçek
varlığın ne olduğu sorulur.
2) Evrenin yapısı ve oluşumu ile ilgili sorular.
Yani Kozmoloji ile ilgili sorular.
3) Ruhun varlığı, ruh-beden ilişkisi, ruhun
ölümsüzlüğü gibi sorular.
Felsefe tarihinde, her zaman var olan bir
etkinlik olan metafiziğe karşı çıkışlar elbette vardır. Ama varlığa, bilgiye,
insana, insanın evrendeki yerine, değere ilişkin tam yanıtlanamayan ve çözümlenemeyen
sorunlar var oldukça metafizik de var olacaktır.
Ek Bilgi İçin: Felsefe Açısından Varlık
Ek Bilgi:
Etimoloji ve Tarihçe
Metafizik terimini ilk olarak Aristo’nun eserlerini
kendine göre düzenleyen Yunan Peripatetik filozof Rodos’lu Andronicus’un, MÖ 70
civarında Roma’da kullandığı sanılıyor. Onun düzenlemesine göre, asıl adı İlk
Felsefe veya Teoloji olan risale, Fizik risalesinden sonra gelmekteydi. Böylece
de, İlk Felsefe meta (ta) physica, ya da fiziği izleyen, olarak biline geldi ve
zamanla kısaltılarak metafizik oldu. Aristo’nun Metafizik’indeki konular
(cevher, nedensellik, var olmanın mahiyeti, ve Tanrının varlığı) yüzyıllarca
metafiziksel spekülasyonların içeriğini belirledi. Metafizik Ortaçağın
skolastik filozofları arasında transphysical (fizik ötesi) bilim olarak
bilinirdi. Bunun nedeni de onların, bir öğrencinin fiziksel dünyadan algıların
ötesindeki dünyaya metafizik vasıtasıyla felsefi olarak geçiş yapabileceğine
inanmalarıydı. 13. yüzyıl skolastik filozof ve ilahiyatçısı Aziz Thomas
Aquinas, metafiziğin amacının, sonlu ve algılanabilir varlıkların nedensel
açıdan incelenmesi yoluyla Tanrının tanınması olduğunu bildirdi. 16. yüzyılda
bilimsel araştırmaların yükselişiyle birlikte bilim ve imanın uzlaştırılması
gittikçe önem kazandı.
Akademik Anlam
Metafizik, geleneksel olarak, görünen-görünmeyen tüm
gerçekliğin esas mahiyetini anlamaya çalışan felsefi bir alandır. Metafizikçi,
ilahi, insani veya başka ne türlü olursa olsun, her şeye uygulanabilecek en
temel, esas itibariyle en basit ve her şeyi kapsayan bir tanımlama peşindedir.
Bu geleneksel ve felsefi anlamda birine metafizikçi
demek, onun her şeyin neden, öz ve mahiyetini anlamaya çalışan biri olduğunu
söylemekle aynı anlamdadır. Bu anlamda fizikçiden tek farkı, fizikçinin bu
kavramları açıklamak için gözlenebilen, ölçülebilen ve denenebilen nicelikler
araması, metafizikçinin ise sadece bunlara başlı kalmayıp fiziksel alemin
ötesindeki, gözlenemeyen, ölçülemeyen ve denenemeyen açıklamaları da kabul
etmesidir. Bu da fizikçinin metafiziksel açıklamaları kabul etmeyeceği fakat
metafizikçinin fiziksel açıklamaları kabul edebileceği anlamına geliyor.
Böyle bakınca, madde ve hareketten başka bir şey
yoktur diyen eski materyalistler ve her şeyin cansız ve deneyim kazanamayan
enerjiden ibaret olduğunu söyleyen yeni materyalistler kadar, ideler veya zihin
ya da ruhtan başka bir şeyin var olmadığını benimseyen idealistleri de
metafizikçi kategorisine sokmak yanlış olmaz.
Popüler Anlam
Metafiziğin yaygın olarak kullanılan popüler ikincil
anlamı, bir çok insanın inandığı, fizikselin ötesindeki ve tartışmalı bir çok
olguyu içerir. Popüler metafizik, tamamen ayrılması mümkün olmasa da,
geleneksel olarak birbirine zıt iki alanı birbirine bağlar : Mistisizm: Nihai
olanla (ki buna genel olarak Tanrı denir) bir olma deneyimlerine verilen isim
(hakk al-yakin veya fena fillah).
Occultism (Gizli bilimler, gizlicilik, okültizm)
Telepati, duru-görü veya uza-görü (algıların
ulaşamayacağı kadar uzaklardaki olay ve nesneleri görme, clairvoyance), hissi
kablel-vuku veya geleceği bilme (precognition), uzak geçmişi bilme (kaydı
olmayan tarihsel olaylar gibi, retrocognition) ve medyumluk gibi bilmenin
uzantılarına (duyu ötesi algı, extrasensory perception, ESP) ve telekinezi,
psikokinezi, büyü gibi bunların tatbikatına verilen isim; çoğunlukla normal
insan faaliyetlerinin dışındadır. Occultün akademik incelenmesi psişik
araştırmalar adıyla anılırdı, daha sonra parapsikoloji olarak isimlendirildi.
Metafizik Ek Bilgi
Metafizik
nedir?
Metafizik felsefenin
belirli bir bölümüdür. Bu bölüm de «Varlık nedir?» «Bir dış dünya var mıdır?»
«Vücut ile ruh arasındaki ilişkiler nelerdir?» «Tanrı var mıdır?» «Ruh ölümlü
müdür ölümsüz müdür?» gibi sorulara cevap aranır. Ayrıca bilgimizin nereden
geldiği; neleri bilmemiz mümkün olduğu gibii problemler de ele alınır.
Filozoflar tarih boyunca metafizik kelimesini çeşitli biçimlerde
kullanmışlardır; metafizikten yana olmuşlar ya da metafiziği eleştirmişler ve
yermişlerdir. «Metafizik» kelimesi ilk olarak isa'dan önce birinci yüzyılda
Rodoslu Andronikos tarafından ortaya atılmıştır. Andronikos büyük yunan
filozofu Aristoteles'in (İ.Ö. 384-322) eserlerini bir araya getirdiği zaman
fizikle ilgili bölümden sonraya gelen esere «metafizik» yani «fizikten - sonra
- gelen» ya da «fizik -ötesi» adını vermiştir. Daha sonraları Aristoteles'in bu
eserinde incelediği konular metafiziğin konuları olarak kabul edilmiştir.
Metafizik konular deyince duyularımızı ve algılarımızı (idraklerimizi) aşan
konular kastedilmiştir. Aristoteles bu kitabında incelenen konulara «ilk
felsefe» diyordu. İlk felsefe yani metafizik varlığı varlık olarak inceliyor;
genel olarak varlığın şartlarını kaç çeşit «neden» (illet) olduğunu bütün
varlıkların kaynağını yani tanrıyı açıklıyordu. Ortaçağın sonuna kadar klasik
felsefenin temel konusunu metafizik teşkil etmişti. Bilimlerin ilerlemesiyle
felsefe içinde metafiziğe karşı eleştirici bir tavır ortaya çıktı. Duyularımızı
ve algılarımızı aşan konuları inceleyen metafiziğin sağlam bilgiler
veremeyeceği ileri sürüldü. Bilgilerimizin kaynağının ve değerinin
araştırılması gerektiği ileri sürüldü. Böylece modern çağlarda felsefenin
ağırlık noktası metafizikten bilginin kaynağını imkânlarını ve değerini
araştıran «bilgi teorisi» ne kaydı. Bundan ötürü modern çağlar felsefesi
eleştirici bir tutumu benimseyerek felsefe (philosophia) kelimesinin ilk
anlamına ' yeniden döndü ilerde felsefe tarihîni kısaca gözden geçirirken
felsefeyi geniş anlamda ele alarak çeşitli filozofların hem metafizik alanında
hem de felsefenin öteki kollarında ileri sürdükleri görüşleri bir arada vermeye
çalışacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder