İhtiyacı olmadığı, hemen kullanmayacağı
halde ve maddi değeri nedeniyle satma düşüncesi olmadan bir takım nesneleri
izinsiz olarak alarak, onlara sahip olma şeklinde bir dürtü kontrol
bozukluğudur. Kişinin aslında o malı satın alabilecek yeterli maddi
birikime sahip olduğu, ancak buna rağmen bu davranışı gerçekleştirdiği
gözlenmiştir. Bu davranış daha önceden düşünülmemiş ve planlanmamış olup, aniden
gerçekleştirilir. Bu davranış birinden intikam alma amacıyla yapılmamıştır.
Birey bu davranışın yanlış ve uygunsuz olduğunun bilincindedir. Kişiler bu
davranışı gerçekleştirmek için başkalarından yardım istemezler. Tarihte Fransa
kralı 4. Henry ve Sardunya kralı Victor un bu özelliklere sahip olduğu
bilinmektedir. Rahatsızlığın çocukluk yaşlarında başladığı belirlenmiştir.
Kişi bu davranışı gerçekleştirmeden önce, yoğun bir gerilim hisseder. Bu
davranış akabinde, mutluluk, rahatlama ve büyüklük hissi içine girmektedir. Rahatsızlık
hakkında yapılan çalışmaların azlığı ve bu durumların kişiler tarafından
gizlenmesi ve bu durumu gerçekleştiren kişilerin sağlık hizmetlerinden çok,
adli makamlara sevk edilmeleri nedeniyle gerçek sıklığı tam olarak bilinemese
de bin kişide altı kişide rastlandığı saptanmıştır. Yakalanan dükkan
hırsızlarının % 5-25 inde saptanmıştır.
Hastaların genel özellikleri:
Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık dört
kat daha sık görülmektedir. Cinsiyetler arasındaki oranın bu kadar yüksek
olmasının bir nedeni de, erkeklerin böyle bir durumda çoğunlukla hastaneler
yerine cezaevlerine gönderilmeleri olabilir. Kadınlarda ortalama olarak
30-35 yaşta; erkeklerde 50-55 yaşta daha sık görülmektedir. Hem erkek hem de
kadınlarda diğer dürtü kontrol bozuklukları rahatsızlığa eşlik
edebilir. Erkeklerde daha çok piromani (dürtüsel olarak ateş yakıp, yangın
çıkarma) ve hastalık derecesinde kumar oynama ve tekrarlayıcı patlayıcı
davranım bozukluğu ile bir arada iken; kadınlarda trikotilomani (dürtüsel olarak
saç ve vücut tüylerini yolma hastalığı) ile beraber
bulunabilmektedir. Rahatsızlık sosyoekonomik düzey ile doğrudan ilişkili
olmayıp, bu durumdaki kişinin sosyokültürel düzeyi yüksek de olabilmektedir.
Kişiler bu davranışlarına engel olabilmek için sosyal hayatlarını
kısıtlayabilir ve çevrelerinden uzaklaşabilir, alışveriş yapmamaya
çalışabilirler.
Hastalığa neden olabilecek etmenler:
Çocukluk döneminde yaşanan olumsuz
koşulların sonucu gelişen kayıp yaşantıları önemli etkenler arasındadır.
Kleptomanik davranışlar da bunların etkisini gidermeye yöneliktir.
Bilinçaltındaki bu anıların kişiyi zorlaması ile oluştuğu düşünülmektedir. Bu kişilerin
çocukluklarındaki aile hayatlarının oldukça travmatik ve sorunlu olduğu
saptanmıştır. Bu bireylerde narsisistik (kendine olan sevgi,ilgi ve destekler)
kırılmaların, özgüven yaralanmalarının sonucu olarak ortaya çıktığı da
düşünülmektedir. Kişinin özsaygısı ve değerliliğine yönelik yapılan saldırılar,
ilerleyen dönemlerde kişinin olgun bir benlik yapısı geliştirmesine engel olur
ve bu tür davranışlara zemin hazırlar. Kleptomani eylemleri bir kayıp
yaşantısını izleyerek de gelişebilmektedir. Bu duruma kadınlarda çocukların
evden uzaklaşması; erkeklerde andropoz döneminde rastlanabilir. Kadınlarda
gerilimin arttığı adet dönemleri ve hamilelik dönemlerinde bu tür eylemler
artmaktadır. Özellikle bizim toplumumuzda hamile kadınlarda başkasının evinde
misafir iken, yiyecek maddelerine karşı olan bu davranış ilgi
çekicidir. Bu tür davranışlarda odaklanılan maddeler kişi için cinsel bir
anlam da taşımaktadır. Çok etkileyici bir parfüm ya da kişi için cinsel anlam
ifade eden bir kitap kolayca çanta ya da elbise içine girebilmektedir. Bu
kişilerde sıklıkla cinsellikle ilgili sorunlara da rastlanabilmektedir. Çeşitli
psikiyatrlara göre çocukta 3-5 yaş arasında gözlenen ve Freud tarafından
“fallik dönem” olarak adlandırılan, çocuğun cinsel organlara yönelik ilgi ve hareketlerinde
artışın olduğu dönemlerde karşılaşılan sorunlarla ilişkili olduğu
düşünülmektedir.
Tedavi:
Kişinin geçmişi ve şu anı ile ilgili
zedeleyici olayların saptanarak, bunlara yönelik uygun düşünce şemaları
geliştirilmesi ve toplumsal ilişkilerdeki uygunsuz savunma mekanizmalarının
değiştirilmelerini hedefleyen terapiler, dürtüsel hareketleri ve kaygı durumunu
azaltmaya yönelik ilaç tedavileri ve gerekirse hipnoz ile başarılı sonuçlar
alınmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder