6 Haziran 2019 Perşembe

Felsefe Ders Notları-4

DOĞRU BİLGİNİN İMKANINI SAVUNANLAR:
1--Rasyonalizm (Akılcılık): Bunlara göre genel geçer bilginin kaynağı ve ölçütü akıldır. İnsan bilinci düşünmemin temel ilkelerine doğuştan sahiptir. (Bilgilerin doğuştan geldiğini kabul ederler.) Duyu organlarımızın verdiği bilgiye güvenilmez. Çünkü bu bilgiler kişiye, koşullara ve duruma göre farklılık gösterir.böyle değişken olan bir bilgide sarsılmaz ve evrensel olamaz. Oysa akıl bilgisi sarsılmaz bilgidir. Duyu bilgisinin karşısına “akıl bilgisini” koyarlar.Yöntem olarak tümden gelimi kullanırlar. Genel-geçer akıl bilgilerinden hareketle tekil konuların bilgileri türetilir.İdeal bilim olarak matematik ve mantığı görürler.
-temsilcileri Sokrates, Platon, Aristotales, Farabi, Descartes, Hegel.
2--Empirizm (Deneycilik): Bunlara göre doğru bilginin kaynağı ve ölçütü deneydir. Tecrübe ve yaşantı buna dahildir. Akla dayalı bilgilere değil duyulara dayalı bilgilere güvenirler. Günlük yaşantılarımız deneyimlerimiz sonucunda elde ettiğimiz bilgi doğru bilgidir. Doğuştan bilgilerin olmadığını, bilginin sonradan  deneyimlerimizle kazanıldığını savunurlar. Yöntem olarak tümevarımı öngörürler. İdeal bilim deney olanağının en çok olduğu fiziktir
Temsilcileri: J. Locke, D. Hume, Berkeley, Condillac.
J. Locke’ye göre insan zihni doğuştan boş bir levhadır. Duyu ve deney verileri bu levhayı doldurur. D. Hume’ye göre ise bilginin temelinde izlenimler vardır. İzlenimler ise duyu organlarıyla elde edilir.
3--Kritisizm (Eleştiricilik):  Rasyonalizm ve Empirizmi eleştirip yeni bir sistem geliştiren 18. yy. alman filozofu Kant olmuştur. “Her türlü bilgi deneyle başlar, ancak deneyden çıkmaz.” Bunun içinde bilginin öğelerinin ortaya konması, özneden gelen öğelerle nesneden gelen öğelerin belirlenmesi gerekir. Kant’a göre bilginin bütün malzemesi duyulardan algılardan deneyden gelir. Ancak bu malzemenin bilgi haline gelebilmesi için belli bir işlemden geçmesi gerekir. Bilen özne (insan, akıl ile) bu malzemeyi alır, işler ve bilgi halinde ortaya koyar.
4--Pozitivizm (Olguculuk): Pozitivizmin en ünlü temsilcisi Aguste Comte’tur. Buna göre bilginin konusu olgudan ibarettir. Olgular ise gözlem, deney ve ölçüm alanına giren her şeydir. Comte’a göre duyuların sağladığı gerçekleri bilmek bunların doğru bilgisini edinmek mümkündür. Bu bilgi olayların özünü ve gerçek nedenlerini değil, olayların yasalarını bu yasaların bilgisini verir.
--pozitif yöntem, yasalar bulmak için gözlem, karşılaştırmalar, deney ve uslama yapan yöntemdir. pozitivizme göre bilim gözlenebilen ve denenebilen olay ve olguları incelemelidir.  Pozitivizmin başlıca tezi bilimsel bilgi tek geçerli bilgi çeşidi ve sadece olguların doğru bilginin nesnesi olduğudur. pozitivizm bilgiyi bilimsel bilgiye ve bilgi nesnesini olgulara indirdiği için bunu dışında kalan töz, ruh, geist, tanrı, öz vb. metafizik öğeleri reddeder. Bilimin haricinde hiçbir bilginin olmadığını ileri sürer. Olguların arkasında veya ötesinde bir bilgi nesnesi ve bu nesnenin bir bilgisi yoktur. Gerçek bilgi bilimsel bilgidir.
5--Entüisyonizm (Sezgicilik):  Sezgiyi bilginin özelliklede felsefe bilgisinin temeli olarak gören görüşlere sezgicilik adı verilir. Sezgici görüşün temsilcileri, sezginin nesnesini doğrudan doğruya araçsız kavrayan bir bilme yetisi olduğunu düşünürler.
-Felsefi anlamda sezgi, bir tür açılma, doğrudan doğruya keşfedilme ve dolaysız, aracısız birden bire kavranılma anlamında kullanılmaktadır. Bergson'da, kendi bilincine varmış içgüdüler sezgi olarak değerlendirilir ve bu kavram felsefenin merkezine oturtulur
Entüisyonizm’in temsilcilerinden H. Bergson’a göre hayat süreden ibarettir. Aralıksız bir oluştur, parçalanmayacak bir bütündür. Zeka bu hayatın bilgisini veremez. Süre olan hayatın bilgisini sezgiyle kavrayabiliriz demektedir.
Gazali ise bu sezgi gücünü “kalp gözü” olarak ifade eder.
6--Pragmatizm ( Faydacılık ): Pragmatizm, hem bilginin alanı sınırları hem de ölçütü hakkında faydacı bir görüş içerir. Faydacılığa göre bir önermenin doğru olduğunun biricik göstergesi onun işe yaramasıdır.  bilgiler, karşılaştığımız problemleri çözmek için kullandığımız araçlardır. bilgilerimizin doğru olup olmadığını pratikte işe yarayıp yaramaması belirler. Yani bilginin ölçütü faydasıdır. faydacılık doğruyu karşılaştığımız problemleri çözmemizde bir araç olarak tanımlar. Doğru hareket en güzel faydayı verendir. Bilgi bize faydalıysa ve bizi mutlu kılıyorsa doğrudur. Bize faydası olmayan bizi mutlu kılmayan bilgi yanlıştır.
-önemli temsilcisi Jermy Bentham,   J. Dewey ve w. James dır.
7--Fenomenoloji (Görüngü bilim):   Fenomonolojinin kurucusu olan E. Husserl’e göre duyusal, deneysel olarak verilmiş olan her tek nesnenin bir özü bulunduğunu, bu özün ise yalnızca bilinçle, bir çeşit görüyle kavranabileceğini ileri sürer. Fenomonolojinin temel ilkesi bu özlere gitmek, bu özlerin bilgisini elde edebilmektir
--her nesnenin bizim ona verdiğimiz anlamın ve yakıştırdığımız özelliklerin dışında, kendine özgü ve kendinde olan, her zamanda geçerli ve değişmez bir yapısı vardır. Nesne, insanların değil, insanların dışında öncesiz ve sonrasız bir nesneler dünyasının varlığıdır. Fiziğin ürünü olmadığı gibi metafiziğin de ürünü değildir, kendi mutlak yapısı içindedir.  Fenomenoloji özlerin araştırılmasıdır.
fenomenolojinin ele aldığı konu , algısal ve deneysel nesneler dünyası değildir, tersine nesnelerin özüdür. örnekle; "önümde duran masayı ben duyularımla kavrıyorum. bu deneysel bir kavramadır. ama masayı bütün duyu verilerinden soyutlarsam, geriye yalnız masa ideası  kalır ki , bu masayı masa yapan düşünsel özdür. " . başka bir deyişle, " masayı bana bildiren duyusal niteliklerinden, renginden, sertliğinden, mekanda yer kaplamasından soyutlarsam, geriye kalan Edmund Husserlin fenomen dediği özdür. fenomenoloji bu özleri araştırır.
8—Analitik felsefe (çözümleyici felsefe): dili incelemiş, sınıflamış ve çözümlemeye çalışmışlardır. Neo-pozitivizm ya da mantıkçı pozitivizm olarak da bilinen bu anlayışa göre felsefenin asıl uğraş alanı dildir. Felsefenin görevi dildeki kavramları çözümlemektir. Bu felsefe anlayışına göre bilime dayanan bilgi doğru bilgidir. Bir bilginin doğru olup olmadığını anlamak için de bilginin analizi gerekir. Bu da dil analizidir. felsefe sorunlarını ana nedeni  değişik anlamları olan sözcüklerin bir birine karıştırılmasıdır. Yapılması gereken tek anlamlı sözcüklerden oluşan yapay bir dil sistemini kurmaktır. 
temsilcileri; Ludwig Witgenstein, Rudolf Carnap, Hans Reichenbach

1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder